Çöküyor, çöküş giderek hızlanıyor

13 Ekim 2015 Salı

Küreselleşmeyle oluşan ekonomik “düzen” (kriz yönetme modeli) 2007 mali krizinde sürdürülebilirliğini kaybetti. Bu küresel düzen “uzun durgunluk” içinde çökmeye başladı. Hafta sonu Lima’da yapılan IMF-Dünya Bankası toplantısının öncesinde ve sonrasında yoğunlaşan tartışmalar, yorumlar, toplantıda dile getirilen analizler, çöküşün giderek hızlandığını, daha da vahim olanı, gidişi durduracak olası önlemlerin gündeme gelemediğini, daha doğrusu ekonomileri tutsak almış mali sermayenin engeline takıldığını gösteriyordu.

Krizin III. aşaması
Pazar günü, The Guardian yazarlarından Will Hutton, İngiltere Merkez Bankası Baş Ekonomisi Anday Haldane’nin, artık krizin üçüncü, en tehlikeli, ve hiçbir çıkış umudu vermeyen aşamasına gelindiğine ilişkin saptamalarını aktarıyordu.
Haldane’e göre krizin I. aşaması 2007-2008 arasında öncelikle ABD ve İngiltere’de yaşandı. Bir önceki on yılın, kredi balonunun desteklediği “sahte refah” bankaların bu kredileri geri alamayacaklarını fark ettikleri noktada bitti. Para hızla banka sisteminden çıkmaya başladı. Yalnızca İngiltere’de banka sistemini ayakta tutabilmek için 1 trilyon sterlinden fazla devlet yardımı devreye sokuldu.
Krizin II. aşaması 2010-12 arasında Avrupa’da yaşandı. Avrupa’da kredilerin gerçeklikle uyumlu olmayan varsayımlarla bol keseden dağıtıldığı, ülkelerin riskleri arasında büyük farklar olduğu ortaya çıkınca, yine para banka sisteminden kaçmaya başladı. Banka sisteminin çöküşü Avrupa Merkez Bankası’nın olağanüstü müdahaleleriyle önlenebildi. Yükün büyük kısmı Portekiz, Yunanistan ve İrlanda’nın üzerine yıkıldı.
Haldane, şimdi krizin III. aşamasının, bu tür önlemler almaya uygun kurumsal ve mali güçten yoksun, banka sistemi çok kırılgan Türkiye, Brezilya, Malezya, Çin gibi yükselen piyasalar ekonomilerinde yaşanmaya başladığını söylüyor. Krizin ilk iki aşamasında merkez ülkelerden kaçan sermaye özellikle 2010-13 arasında yükselen piyasalara doluştu. Buralarda gerçekte altı boş, kredi balonuna, inşaat sektörü balonuna dayalı bir ekonomik büyüme yaşandı. Şimdi bu büyümenin sonuna gelindi. Hızla düşen emtia fiyatları, ABD faizlerinin artma olasılığı, Çin ekonomisinin resmen açıklanandan daha düşük büyümekte olmasına ilişkin kaygılar, sermayenin, geçen hafta aktardığım ölçülerde yeniden merkeze dönmeye başlamasına yol açtı. Şimdi bu altı boş olan büyüme gerçeğiyle yüz yüzeyiz. Yeni bir mali kriz ve resesyon olasılığı gündeme oturuyor.
 
Üç sorun çıkış yok diyor...
Bu noktada, üç kaygı verici sorun yeni bir mali kriz başladığında, krizin içinden çıkma olasılığının son derecede zayıf olacağını düşündürüyor.
Birincisi bir belirsizlikle ilgili: Harvard’dan Carmen Reinhart, yükselen piyasalar, ekonomik yavaşlama, cari açık, bütçe açıkları, kaldıraçlı yatırımlarda artış, nihayet sermaye çıkışı gibi, mali krizlerin tipik işaretlerini sergiliyorlar ama bir sorun daha var diyor: Gizli borçlar. Çeşitli bilanço oyunlarıyla, yolsuzluklarla ilişkili gizli borçlar, çoğu kez artık çok geç olana kadar dikkat çekmiyor. O noktada mali kriz beklenenden daha büyük boyutlarda patlak veriyor. Bu sorun, birçok ülkeyi etkilemekle birlikte çapı itibarıyla en kaygı verici ülke Çin. Bu sorun ortaya çıktığında Çin devletinin soruna müdahale biçimleri hemen herkesi etkileme kapasitesine sahip.
İkinci sorun ise siyasi istikrarsızlıkla, risk algısıyla ilgili. İlk elde, akla Brezilya ve Türkiye geliyor. Türkiye, sonuçları ne olursa olsun bir istikrar vaat etmeyen bir genel seçimlere gidiyor. Tam bu sırada, ülkenin siyasi yaşamında çatışmalar öne çıkıyor, ülkeyi kökünden sarsan bir canlı bomba saldırısı başkentte yüzden fazla insanın canını alıyor. İlk veriler Suruç’tan sonra, yine IŞİD’i, dolayısıyla bu belanın ülke toprağına geldiğini düşündürüyor.
Üçüncü sorun çözümsüzlükle ilgili. Dünya ekonomisinde deflasyon ortamı devam ederken, yeni bir küresel (merkezi ve çevreyi aynı anda kapsayan) resesyon hızla gelişirken merkez bankalarının elindeki araçlar, Lawrence Summers’in vurguladığı gibi, tamamen tükenmiş durumda...
Bu kapitalizm, büyük bir çöküş yaşamadan bu krizden çıkacak gibi görünmüyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

AKP’de travma... 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları