Hegemonya ve robotlar

02 Mayıs 2016 Pazartesi

ABD hegemonyasının gerilemesi, Çin’in yükselmeye, Rusya’nın askeri gücünü yeniden kazanmaya başlaması, Ortadoğu, Kuzey Afrika gibi kronik savaş bölgelerinin oluşması, büyük güçler arasındaki rekabet hızlanırken, potansiyel olarak daha önce olmayan riskleri de gündeme getirerek robotlaşma alanını da kapsamına alıyor.

Kapitalizm ve potansiyelleri
Bir üretim tarzında üretici güçler ile üretim ilişkileri arasında uyumsuzluğun ortaya çıkması, üretici güçlerin, üretim tarzının gelişme potansiyellerini yitirdiğini gösterir. Bence bu savı, “o zaman yok edici güçlerin gelişmesi hızlanır” savıyla tamamlayabiliriz. Bu konu aklıma, Financial Times’da robotlaşmayla ilgili bir araştırmayı okurken geldi.
Kapitalizmin ilk büyük krizi, ona eşlik eden iki dünya savaşı, faşizm, Yahudi soykırımı, iki atom bombası, “o zaman yok edici güçlerin gelişmesi hızlanır” saptamasının doğru olabileceğini düşündürüyor. Sonra kapitalizm krizinden çıktı. Kapitalizmi aşmaya yönelik ilk büyük deneyim de 1930’lardan başlayarak uzun bir süre çürüdükten sonra, kapitalizmin bir başka büyük krizi içinde 1989’da çökünce artık “o savı” düşünmek adeta olanaksızlaştı.
Küreselleşme, “ideolojilerin sonu” derken bir mali kriz 2007 yılında kapitalizmin büyük krizlerinden birini yaşamakta olduğunu hatırlattı, “uzun durgunluk”, depresyon filan, küresel ısınma, kronik savaşlar, dinci gericiliğin en aşırı biçimler sergileyerek yayılması; üretici güçler yıkıcı güçler ve üretim ilişkileri diyalektiğine ilişkin soruları, şimdi yeniden gündeme getiriyor.

Yok edici güçler
Yok edici güçler söz konusu olduğunda, bir tarafta büyük servetler yığılırken öbür tarafta çocukların kitlesel ölçekte açlıktan, salgın hastalıktan ölmesi, kronik savaşların milyonlarca insanı yerinden yurdundan ederek tarihin en büyük göç dalgalarından birini yaratması, sırf mali sermaye denetlenemediği için gelişmiş ülkelerde sağlık, eğitim sistemlerinin hızla çürümesi, siyasi,ekonomik boyutu oluşturuyor. Terörizme karşı savaş kapsamında devletlerin kapitalizmin bireysel özgürlükler, kişi özeli gibi kazanımlarını hızla kısıtlaması, denetim, gözetim altına alması, ırkçılığın, milliyetçiliğin, dinci fanatizmin yükselmesi de kültürel boyutu...
Kısacası gezegen, küresel ölçekte kapitalizmin “yok edici güçlerinin gelişmesinin” sonuçlarını yaşıyor. Daha da korkutucu olanı, bu zemin üzerinde, hegemonyasını yitirmekte olan ABD, kendisine yer açmaya çalışan Çin ve Rusya arasındaki askeri rekabet de hızlanıyor. Bu rekabetin yansıdığı alanlar içinde, “yok edici güçler paradoksunu” sergileyen en önemli alan robotlaşma.
Robotlaşma, üretkenliği artırarak insanlığı yeni bir refah dönemine taşımak yerine yalnızca, işsizliği, yoksulluğu artırmakla kalmıyor, “yapay zekâ” alanındaki gelişmelerle birlikte, kendi kendine karar verebilen, insan savaşçıların zaaflarından arınmış, yok etme araçlarının ortaya çıkmasına yol açıyor. Financial Times’daki araştırma ABD’nin küresel üstünlüğünü koruyabilmek için savaş gücüne, robot teknolojisine dayanmaya karar verdiğini gösteriyor.
Robotlaşma alanındaki rekabet yapay zekâ alanındaki rekabetle de destekleniyor, ister istemez karşımıza “Terminator” filmindeki senaryoyu bir olasılık olarak getiriyor.
İnsanlık karanlık bir tünelde. Buradan çıkmanın yolu, üretim ilişkilerini kapitalizmin önceliklerinin baskısından kurtarmak, yeniden düzenlemek, yok edici güçlerin gelişmesini durdurmaktan geçiyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları