Özgür Mumcu

Cinnet treni

21 Mayıs 2016 Cumartesi

Binali Yıldırım’ın başbakanlığına sevinenlerdenim çünkü sabık başbakan Ahmet Davutoğlu’nun tahammül edilemez uzun nutuklarından kurtulduk. Yanlış şeylere yanlış şekilde, yanlış bilgilerle inanmayı başarmış, samimi bir fanatikti. Kendisine övgüler düzüldüğü dönemde yurtdışında dış politikası hakkında yaptığım bir sunumun başlığı “kuru gürültü”ydü. Siyasi kariyeriyle o başlığı ispat etti.
Yazık ki AKP’nin çıkarabildiği en başarılı ideolog Sayın Davutoğlu’ydu. Artık süslü laflara karnı tok, entelektüel kompleks sebebiyle bazılarını sırtında taşımaktan vazgeçmiş bir iktidar var. Binali Bey de iktidarın bu yeni safhası için biçilmiş kaftan.
Sahte entelektüel, kendi sesine âşık, büyümüş de küçülmüş bir zat yerine hepimizin çok iyi bildiği bir taşra politikacısı tiplemesinin başbakan olması hayırlıdır. Artık her şey pek aşikâr.
Keşke Pamukova’da yitirdiğimiz 41 kişi de aramızda olsa ve Sayın Yıldırım’ın başbakanlığına şahit olsaydı. Kısmet.
Tayyip Erdoğan ve Binali Yıldırım ilişkisi denince insanın aklına Cüneyt Ülsever’in yazdıkları geliyor. Malum, o hızlı tren kazasında Tayyip Bey başbakan, Binali Bey ise Ulaştırma Bakanı’ydı. Ülsever, Erdoğan’ın kısa hapishane misafirliği döneminde kendisine ilk geçmiş olsun diyenlerden ve sonrasında da ilk dönemlerinde Erdoğan’ı destekleyen biri.
Bakın nasıl anlatıyor aralarının açılmasını:
“2004’ün sonlarına doğru, ilk olarak hızlı tren kazasıyla, benim içime kurt düşmeye başladı. Çok net öğrendim ki, hızlı trenin emrini veren kendisidir. Kendisine teknik olarak o raylar üzerinde belli bir hızın üzerinde gitmenin mümkün olmadığı söylendiği halde ‘Ben emrediyorum’ diyen kişidir. 35 kişinin hayatına mal oldu o kaza. Bunun liberallikle alakası yok, bunun insanlıkla alakası var. Hızlı tren gündeme geldiğinde eski TCDD genel müdürüyle temasa geçtim. O, dedi ki; ‘ya Cüneyt, Türkiye Cumhuriyeti’ne ne zaman yeni bir Başbakan, yeni bir Ulaştırma Bakanı gelse ilk hayalleri İstanbul-Ankara arasında hızlı tren koymaktır. Fakat hemen önüne bilimsel raporlar konulur. Denir ki, bu ray sistemini değiştirmeden, dünyanın hangi trenini getirirseniz getirin, hızlı treni bu ray sistemiyle açmak cinayettir. Bu yapılırsa, cana mal olur.’ Gerçekten de adamın dediği oldu, cana mal oldu. Bu raporlar Başbakan’a bildirildi. Başbakan ‘Emrediyorum, ben söz verdim’ dedi. Bu, beni çok rahatsız etti.”
Tayyip Erdoğan ile Binali Yıldırım’ınki bir seyahat arkadaşlığı. Bu seyahat gemiyle de olabilir trenle de. Önemli olan emir aldığında derhal uygulayacak olması.
Şimdi de bir duvara doğru hızla seyreden bir trende yan yana oturdular. Yine de Cumhurbaşkanı, arzuladığı yetkileri anayasal teminat altına alamazsa, Binali Yıldırım’ın dahi kendine pürüzler çıkaracağını görecektir. Eşyanın ve siyasetin tabiatı böyledir.
Tren hızlandı, raylarda sallanarak ilerliyor. Biz de o trendeyiz. Dokunulmazlıklar kaldırılarak duvara vurmak üzere olan trenin bazı yolcuları camdan atılmak isteniyor.
Bakalım bu cinnet treninin akıbeti ne olacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları