Dış politikada değişim, Türkiye’nin ateşle imtihanı

Dış politikada değişim, Türkiye’nin ateşle imtihanı

04.07.2016 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Dış politikada Rusya ve İsrail ile anlaşma konusu, “dün onu söylüyordun, bugün bunu söylüyorsun” eksenine oturdu gibi. Oysa asıl mesele o değil, asıl mesele, dış siyaset alanında yaşanan bu bu değişimlerin aslı faslı, mahiyeti, maliyeti. Rusya ile anlaşmanın neresindeyiz o belli değil, ama velev ki işler bu rayda aksamadan devam etsin, rahatça domates satmaya başlayabilelim; işin orası kolay da “cihatçı satmak” domates satmaya benzemez, bu konu çok başımızı ağrıtacak. Nitekim, İstanbul havalimanı patlaması işaret fişeği niteliğinde değil mi? Patlamayı gerçekleştiren IŞİD’lilerin Rus vatandaşı olan “cihatçılar” çıkması tesadüf sayılabilir mi?
Türkiye’nin, Rusya’nın baş düşman saydığı radikal Çeçen savaşçılara verdiği destek, AK Partisi iktidarı ile başlamadı. Soğuk Savaş dönemi sona erdiğinde, Rusya’nın dağılma sürecinde, Türkiye bu parçalanma sürecine balıklama atlamıştı. Bir yandan “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne Türk dünyası” hamleleri, diğer yandan Balkanlar’da yaşanan çatışma alanlarında aktif rol üstlenme, Rusya ve Rus nüfuz alanlarında savaşan İslamcı örgütler ile sıkı fıkılık, AK Parti devrinden önce neredeyse resmi politika halini almıştı. İşin bir de daha öncesi, Soğuk Savaş dönemi var, ama konuyu uzatmayalım, hızla son döneme gelelim. En son, Suriye karıştığında Türkiye Suriye’ye savaşmak için giden cihatçıların geçiş yolu oldu, başlangıçta Türkiye bu konuda yalnız değildi, tam tersine Batılı müttefikleri tarafından teşvik ediliyordu, sonra işler karıştı, orası ayrı. Suriye’ye savaşmaya giden cihatçıların bu ülkenin “ılımlı muhalefetine” destek için değil, orada İslam devleti kurmak için savaşmaya gidenler olduğunu hepimiz biliyoruz. Dahası, bunların bir kısmı, “yolunu şaşırmış” genç Müslümanlar ise pek çoğunun da Afganistan, Çeçenistan gibi önceki cihat alanlarında deneyim kazanmış profesyonel savaşçı olduğunu da biliyoruz. IŞİD dediğimiz yapı işte böyle oluştu, ne gökten indi ne laboratuvarda üretildi. IŞİD içinde karanlık istihbarat sızlamalarının olduğunu da biliyoruz, ama bu pek çok başka gerçeği ortadan kaldırmıyor.
Kısacası, Türkiye bu süreçte, özellikle Kafkas ve Orta Asyalı cihatçılar için güvenli bir merkez idi, ama şimdi, dün “Suriye’ye yardıma koşan cihatçı” dediğimiz, bugün Nusra’cı, IŞİD’ci diye terörist sayılıyor. Bu işin sarpa sarmaması imkânsızdı, nitekim, Batı ülkeleri de Türkiye de bunun bedelini ödemeye başladı. Şimdilerde Türkiye-Rusya yakınlaşması, bu sorunu katmerli hale getirdi, daha da getirecek. Dün rahatça Suriye’ye gidip gelen, ailesi ile Türkiye’ye yerleşen adamları bugün terörist diye kovalamaya başlarsanız, ortalık karışır. Dün Rusya ile savaşında destek bulan Çeçene, Dağıstanlıya, Rusya ile anlaşmayı anlatmak zor olur, oluyor. Diğer taraftan, anlaşmaya çalıştığınız Rusya ile işlerin düzelmesi, bu unsurları daha da dışlamayı gerektirecek, ama bu iş nasıl olacak, bize neye mal olacak meselesi, içinden çıkılmaz bir mesele olmaya devam edecek. Zira, “cihatçı, savaşçı” dediğiniz AK Partisi seçmenine benzemez, “bir bildikleri vardır” diye siyaset büyüklerinin kararlarına razı gelmez veya gelmeyebilir.

Mezhepçi gerilim
İsrail ile anlaşma derseniz, o da ayrı bir hikâye. Her iki ülkede iktidarda olanların ve de Suudi Arabistan gibi Sünnici rejimlerin, barışseverlik, ılımlılık adına değil, bölgede İran’a karşı denge için bir noktada buluştuğu aşikâr. Böylesi bir ittifak bölgeye barış değil, sadece daha fazla mezhepçi gerilim vaat ediyor, dahası Türkiye-İran ilişkilerini tehlikeye atıyor. Hal böyle iken, sanki asıl mesele, Cumhurbaşkanı ve iktidar partisinin tutarsızlığı imiş gibi, bu noktaya takılmak tam anlamıyla siyasi körlük.
Son olarak, Cumhurbaşkanı’nın Türkiye’ye sığınan Suriyelilere vatandaşlık vaadi, Suriye savaşının Türkiye’nin iç politik dengeleri açısından karşımıza çıkan büyük sorunlardan biri olmaya aday. İktidarın bu konuyu “insani” zeminde satmaya, daha doğrusu dayatmaya çalışacağı kesin. Ama hepimiz biliyoruz ki bu konu Sünnileştirme siyasetlerinin bir aracı ve Türkiye’de Alevi- Sünni gerilimi yükseltecek bir etken olacak. Dahası, işin Kürt- Arap dengesine, hesabına giden boyutları var. İktidar zihniyeti, ülkemizde ve bölgemizde olanlardan hiç ders çıkarmıyor, inatla ateşle oynamaya devam ediyor.  

Yazarın Son Yazıları

‘Yeni devlet’

‘Yeni devlet’

Devamını Oku
07.08.2017
Müftü nikâhı ve İslami rejim

Müftü nikâhı ve İslami rejim

Devamını Oku
04.08.2017
‘Hans’ın ne dediği’

‘Hans’ın ne dediği’

Devamını Oku
31.07.2017
‘Evrim teorisi’

‘Evrim teorisi’

Devamını Oku
28.07.2017
Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Devamını Oku
24.07.2017
15 Temmuz’un anlamı

15 Temmuz’un anlamı

Devamını Oku
17.07.2017
15 Temmuz

15 Temmuz

Devamını Oku
14.07.2017
Parayla saadet olmaz

Parayla saadet olmaz

Devamını Oku
10.07.2017
‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

Devamını Oku
07.07.2017
Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Devamını Oku
03.07.2017
Katar krizi

Katar krizi

Devamını Oku
30.06.2017
Yine hüzünlü bir bayram

Yine hüzünlü bir bayram

Devamını Oku
26.06.2017
Adalet istiyoruz! (23.06.2017)

Adalet istiyoruz!

Devamını Oku
23.06.2017
Nerden başlasak nasıl anlatsak

Nerden başlasak nasıl anlatsak

Devamını Oku
19.06.2017
Katar’ın başına gelenler

Katar’ın başına gelenler

Devamını Oku
09.06.2017
ABD, Türkiye ve Kürtler

ABD, Türkiye ve Kürtler

Devamını Oku
05.06.2017
Toplum yorgunluğu

Toplum yorgunluğu

Devamını Oku
02.06.2017
Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Devamını Oku
29.05.2017
İki veda

İki veda

Devamını Oku
26.05.2017
‘Devrime hazır olun’

‘Devrime hazır olun’

Devamını Oku
22.05.2017
Kötü yönetim ve dış siyaseti

Kötü yönetim ve dış siyaseti

Devamını Oku
19.05.2017
‘Türbe, tarih, siyaset’

‘Türbe, tarih, siyaset’

Devamını Oku
15.05.2017
Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Devamını Oku
12.05.2017
İslamcılık, çirkin itiraf

İslamcılık, çirkin itiraf

Devamını Oku
08.05.2017
Yeni siyasi arayışlar

Yeni siyasi arayışlar

Devamını Oku
05.05.2017
Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Devamını Oku
01.05.2017
Referandum sonrası Kürt meselesi

Referandum sonrası Kürt meselesi

Devamını Oku
28.04.2017
Nafile analizler

Nafile analizler

Devamını Oku
24.04.2017
Her şeye rağmen

Her şeye rağmen

Devamını Oku
17.04.2017
Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Devamını Oku
14.04.2017
İslamcıların Suriye ile İmtihanı

İslamcıların Suriye ile İmtihanı

Devamını Oku
10.04.2017
Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Devamını Oku
03.04.2017
‘Vicdan ve adalet nöbeti’

‘Vicdan ve adalet nöbeti’

Devamını Oku
31.03.2017
En büyük tehlike (27.03.2017)

En büyük tehlike

Devamını Oku
27.03.2017
Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Devamını Oku
24.03.2017
En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

Devamını Oku
20.03.2017
18 yaşında seçilme hakkı

18 yaşında seçilme hakkı

Devamını Oku
17.03.2017
‘Hollanda krizi’nin ötesinde

‘Hollanda krizi’nin ötesinde

Devamını Oku
13.03.2017
‘Erdoğan ve liderlik’

‘Erdoğan ve liderlik’

Devamını Oku
10.03.2017
‘Milli Kültür Şûrası’

‘Milli Kültür Şûrası’

Devamını Oku
06.03.2017