Suudi Arabistan yok, orası ‘Suudi Amerika’!
Tayfun Atay
Son Köşe Yazıları

Suudi Arabistan yok, orası ‘Suudi Amerika’!

06.07.2016 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Suudi Arabistan’a terör saldırısını, kaderin cilvesi mi demeli, okuduğum bir kitapta yer alan, başlığa da yansıttığım şu satırlar eşliğinde öğrendim:

“Çünkü Suudi Arabistan diye bir şey yok. Sadece Suudi Amerika var. (...) Sana hatırlatayım, orada gerçek şeriat yoktur. Eğer şeriat olsaydı, genelev de alkol de olmazdı orada.”

Bu sözler, Suriye’de önce IŞİD ve El Nusra’ya bağlıyken şimdi Cundu’l-Aksâ saflarında çarpışan bir militana ait. Okuduğum kitabın yazarı, Alman gazeteci Jürgen Todenhöfer’e internet söyleşisinde telaffuz edilmiş. Gazeteci, “Neden Suudi Arabistan’da cihat yok” diye sormuş. Bir Türk-göçmen aileden köken aldığı anlaşılan ve Almanya’dan Suriye’ye gitmiş militan da yukarıdaki cevabı vermiş.

Todenhöfer çok tartışmalı, daha doğrusu “arıza” bir isim. Temel çalışma stratejisini Roma hukukunun “audiatur et altera pars”, yani “diğer tarafı da dinle” ilkesine dayandıran gazeteci, Pinochet’den Esad’a ve Afgan Taliban liderlerine kadar, Batı’da “kötü”yü temsil eden herkesle görüşmüş. Bu nedenle hem diktatörlükleri desteklemekle, hem de terör sempatizanlığıyla suçlanmış.

Ama hiçbir şey, onun içindeki “gerçeği keşfetme” arzusunu bastıramamış.
Bu doğrultuda IŞİD kontrolündeki Musul’da kendisi gibi gazeteci olan oğlu Frederic’le birlikte örgütün izniyle 10 gün geçirerek görüşme, gözlem ve izlenimleri temelinde yazdığı kitap (“IŞİD’in İçinde”) 2015’te Almanca basıldığında çok ses getirdi. Kitap bu sene çıkmış İngilizce baskısıyla ve hoş bir tesadüfle Frankfurt Goethe Üniversitesi’ne davetli olduğum geçen hafta elimin altındaydı.

Todenhöfer’in altını çizdiği hususlar bilinmedik değil: Olup biten her şeyi Amerika’nın Irak Savaşı’na (2003) borçluyuz. IŞİD’in “döl yatağı” Ebu Garib Cezaevi, ona rüştünü ispat ettirense Suriye Savaşı’dır. Tabii “reşitlik töreni”ne âlâyıvala ile iştirak edenler de ABD, Fransa, Britanya gibi Batılı güçlerle onların işbirlikçisi Katar, Suudi

Arabistan ve elbette (alkış lütfen!) Türkiye, daha doğrusu “AKP Türkiye’si”dir.

Esad’ı devirmek için para ve silah yardımlarının, o para ve silahlarla şimdi Suriye’de savaşan cihatçının “Orası aslında Suudi Amerika” dediği Suudi Arabistan’ın büyük desteğiyle, yani bir bakıma kendi kuyusunu kazarcasına yapıldığını vurgulamış Todenhöfer.

Tabii aynı şekilde ABD’nin izni, CIA’nın onayıyla kargolarca silahın Türkiye üzerinden Suriye’deki muhalif güçlere nasıl iletildiğini de kaydetmiş. Üstelik, bir kez sınırın öbürün tarafına geçtikten sonra o silahların öngörülen direniş gruplarına değil, fakat en tehlikeli terörist oluşumlara ulaşacağının herkesin bal gibi farkında olduğunu da ekleyerek...

Kitabı okurken Atatürk Havalimanı saldırısından, kendi dar çıkarları, başkanlık sevdası uğruna Suriyeli mültecilere vatandaşlık kapısı açma yolundaki Erdoğan’a kadar çağrışımlar uçuştu zihnimde.

Suudi Arabistan yardımlarıyla savaşıp Suudi rejimini lânetleyen cihatçı misali, vatandaş yapılmış Suriyelilerin içinden de zamanla Erdoğan rejimine nasıl “tağut” yakıştırmasında bulunanlar çıkabileceğini düşündüm mesela!..

AKP, ABD’nin “koçbaşı” olarak Suriye Savaşı’na başrol sevdasıyla müdahil oldu. Bu yolda Türkiye’nin laik birikimi ile yürüyemeyeceği kanısına vardıkça da kendi ülkesinin kültürel dokusunu ve toplumsal barışını tahrip etme pahasına selefileştikçe selefileşti.

Sonra öyle bir noktaya gelindi ki ortada AKP diye “Erdoğan” adından başka bir şey kalmadı. Şimdi bu adı koruma yolunda yapılıyor her şey. Ama yapılan “dinbazlıklar”, bir yandan Türkiye ve dünyada demokrasi ve laiklik doğrultusunda karşı çıkışlara sebep olurken, diğer taraftan da cihatçı selefileri “din adına” hiç mi hiç ikna edemiyor.

Erdoğan rejminin dinbazlıklarına onların da karnı tok!..

Nasıl ki hepimizin şeriat ülkesi bildiği Suudi Arabistan’ı bile öyle saymayıp “Peygamber Mescidi”nin (“Mescid-i Nebevî”) yakınına kadar “Dârü’l-harb”i genişletebiliyorlarsa...

Dinbazlıklarıyla kendi ülkesinde seküler toplumu boğan bir rejimin bu yaptıkları da “kesmiyor” cihatçıları.

Cihatçılar için bile burası AKP’nin “Yeni Türkiye”si değil demek ki. Büyük ihtimal, aynen Suudi Arabistan’ın onlar için “Suudi Amerika” olması gibi, burası da AKP’nin değil “ABD’nin Yeni Türkiye’si” sayılmakta.

Malûm, bu cihatçıları kendileri Suriye’de de, Türkiye’de de beslediler, büyüttüler.
Ama bakın, ektiklerini dahi biçemiyorlar.

Ektikleri, onları biçiyor!..

Yazarın Son Yazıları

Kalacak bir türkü söyler gideriz

Kalacak bir türkü söyler gideriz

Devamını Oku
10.09.2018
Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın!

Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın!

Devamını Oku
05.09.2018
Betona tapanların mabedi yapıldı

Betona tapanların mabedi yapıldı

Devamını Oku
03.09.2018
Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri

Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri

Devamını Oku
20.08.2018
‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu!

‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu!

Devamını Oku
15.08.2018
Doların da Allah’ı var!

Doların da Allah’ı var!

Devamını Oku
13.08.2018
‘Üniversite pazarı’nın düşündürdükleri

‘Üniversite pazarı’nın düşündürdükleri

Devamını Oku
08.08.2018
Üniversite pazarı

Üniversite pazarı

Devamını Oku
06.08.2018
Diyanet, sayende gidiyor din elden, dikkat et!

Diyanet, sayende gidiyor din elden, dikkat et!

Devamını Oku
01.08.2018
‘Topluma karşı devlet’ ve polisi

‘Topluma karşı devlet’ ve polisi

Devamını Oku
30.07.2018
‘En doğru, en hakiki tarikat’ hangisi?

‘En doğru, en hakiki tarikat’ hangisi?

Devamını Oku
25.07.2018
Bikinili Müslümanlık, tesettürlü münafıklık

Bikinili Müslümanlık, tesettürlü münafıklık

Devamını Oku
23.07.2018
Meşihat makamı

Meşihat makamı

Devamını Oku
18.07.2018
‘Adnan Hoca’ya da ne istediyse verdiler!

‘Adnan Hoca’ya da ne istediyse verdiler!

Devamını Oku
16.07.2018
Ters köşe (10.07.2018)

‘Cülus töreni’

Devamını Oku
10.07.2018
Düzyatan Gazi’nin ABD seferi

Düzyatan Gazi’nin ABD seferi

Devamını Oku
08.07.2018
Matbaa kapitalizmi ya da ‘Gutenberg Galaksisi’nin sonu

Matbaa kapitalizmi ya da ‘Gutenberg Galaksisi’nin sonu

Devamını Oku
04.07.2018
Şehit cenazesinde ‘protokol’ olur mu?

Şehit cenazesinde ‘protokol’ olur mu?

Devamını Oku
02.07.2018
‘Yüzde yedi’yi kim yedi?

‘Yüzde yedi’yi kim yedi?

Devamını Oku
26.06.2018
Bitmiş iktidarın uzun ölümü sürüyor

Bitmiş iktidarın uzun ölümü sürüyor

Devamını Oku
25.06.2018
‘Yüzde yedi'yi kim yedi?

‘Yüzde yedi'yi kim yedi?

Devamını Oku
25.06.2018
‘Antroposen’, ama umudu kesme Doğa’dan!

‘Antroposen’, ama umudu kesme Doğa’dan!

Devamını Oku
11.06.2018
Uçtuğunu zanneden şeyh: Aziz Yıldırım

Uçtuğunu zanneden şeyh: Aziz Yıldırım

Devamını Oku
06.06.2018
Kıyametin jeolojik adı: ‘Antroposen’

Kıyametin jeolojik adı: ‘Antroposen’

Devamını Oku
04.06.2018
Başkanın değil babanın Ali’sisin Ali Koç!

Başkanın değil babanın Ali’sisin Ali Koç!

Devamını Oku
30.05.2018
Markalaşıp ‘makara’laşan tarikatlar

Markalaşıp ‘makara’laşan tarikatlar

Devamını Oku
28.05.2018
İmam-hatipten kaçanlar Galatasaray kuyruğunda

İmam-hatipten kaçanlar Galatasaray kuyruğunda

Devamını Oku
23.05.2018
‘Allah ruhumu diğer bedene koymuş Hocam!’

‘Allah ruhumu diğer bedene koymuş Hocam!’

Devamını Oku
21.05.2018
Eğlenceli ciddiyet: İnce

Muharrem İnce’nin mevcut iktidar ağzı karşısında en büyük avantajı, yerli ve milli “mizah duyusu”na sahip olması. Sanki Erdoğan, hiç beklemediği bir “lügat”le karşı karşıya kalmış gibi geliyor bana. Öyle hissediyorum.

Devamını Oku
17.05.2018
İnanç borsası nefslere açılırken…

İnanç borsası nefslere açılırken…

Devamını Oku
16.05.2018
‘Rabia gösterdikçe adalet görünmez oldu’

‘Rabia gösterdikçe adalet görünmez oldu’

Devamını Oku
13.05.2018
‘Afrin Türküsü’nde kim başrolde?

‘Afrin Türküsü’nde kim başrolde?

Devamını Oku
09.05.2018
Eşeğe kurban olun!

Eşeğe kurban olun!

Devamını Oku
07.05.2018
Fenerbahçe ‘Türk takımı’ mı?

Fenerbahçe ‘Türk takımı’ mı?

Devamını Oku
02.05.2018
Hitler’i anıyoruz (!)

Hitler’i anıyoruz (!)

Devamını Oku
30.04.2018
Biz tarihin yüzüne bu fotoğrafla bakacağız

Eve dönüş yolunda...

Devamını Oku
25.04.2018
‘Çocukluğun ilanı’dır 23 Nisan!

‘Çocukluğun ilanı’dır 23 Nisan!

Devamını Oku
23.04.2018
Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri

Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri

Devamını Oku
18.04.2018
ABD ‘simülasyon’a dönüşürken…

ABD ‘simülasyon’a dönüşürken…

Devamını Oku
16.04.2018
Dört duvar arasında havadır sudur kâğıt kokusu!

Dört duvar arasında havadır sudur kâğıt kokusu!

Devamını Oku
11.04.2018