Suya sabuna dokunmanın bedeli
Tayfun Atay
Son Köşe Yazıları

Suya sabuna dokunmanın bedeli

02.11.2016 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bizi karşılıksız seven, canından parça bilen, kalbimizden, dürüstlüğümüzden, niyetimizden emin, o yüzden iftihar eden, duasını eksik etmeyen…

Ama yine de bu halkın iktidarlar, muktedirler, mütegallibeler, zalimler, diktatörler karşısında yüzlerce yıllık öğrenilmiş çaresizliğini en çarpıcı acılıkla özetleyen deyişle…

“Aman sen yine de suya sabuna dokunma” diyenlerimizin sözünü dinlemememin bedelini ödüyoruz.

Suya sabuna dokunmanın yunmuş-yıkanmışlık, temizlik-tertemizlik, paklık-pirüpaklık olduğunu bildikleri halde…

Karşımızda suya sabuna dahi dokunamayacak kirlilikleriyle gemi, üstelik “Din” diye diye azıya almışlar olduğunu bildikleri halde…

Ahlâkımızdan, namusumuzdan, haklılığımızdan asla tereddütleri olmadığı halde…

Ahlâksızlığın, namussuzluğun, nâhaklığın kararttığı memleket havasında güvercin ürkekliğiyle yaşar hale gelmiş sevenlerimizin sözünü dinlememenin bedelini ödüyoruz.

Suya sabuna dokunmanın bedelini ödüyoruz.

***

Gazetemize darbenin hemen ardından adeta yaralarımızı sarma yolunda birbirimize sokulduğumuz büroda duayenimiz Orhan Erinç bir anısını paylaştı. 1961’de çalıştığı gazetede, bir dönem yazı yazan Necip Fazıl Kısakürek’le ilgili…

Necip Fazıl gazeteye “Büyük Doğu”ya gönül vermiş İslâmcı gençlerle gelir, faksın dahi olmadığı o günlerde yazısını bir odada yazar, bırakır ve yine “Büyük Doğu”lu gençler eşliğinde gidermiş.

Bir gün Orhan Abi, kapıda Necip Fazıl’ın yazısını bitirip çıkmasını bekleyen gençlere dayanamamış, sormuş: “Yahu bu adam kumar da oynuyor, içki de içiyor, siz buna nasıl bu kadar adadınız kendinizi” diye…

Cevap net gelmiş: 

“Olsun, İslamiyet’e hizmet ediyor ya!..”

***

Başlı başına bu anıyı zikretmek dahi suya sabuna dokunmaktır!..
Peki, bu bakımdan bugün değişen bir şey var mı?..
Yok.

Baksanıza CHP milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ı Aydın’da bir restoranda ayağından vuran saldırgan, “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak, zorla alıkoymak ve çeksenet tahsilatı yapmak”tan sabıkalı şahıs kendini nasıl savunmuş:

“Arkadaşımla yemek yiyorduk. Bülent Tezcan ve yanındakiler de aynı mekâna geldi. Cumhurbaşkanı hakkında konuşuyordu. O sırada aklıma HDP kongresine katıldığı ve saygı duruşunda bulunduğu geldi. Dayanamadım ve yanına gittim, ‘Reis hakkında düzgün konuş’ dedim. O da bana ters bir cevap verdi, ateş ettim.

Alkollüydüm.”

Budur!..

Ve hiç suya sabuna dokunmanın; “Kafa kıyak gençlik istemiyoruz” diye mangalda kül bırakmayan lidere çek-senet mafyalı ve alkollü bu adanmışlık karşısında “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” diye sormanın âlemi yok.

Hem zaten ne deseniz cevap yine net olacaktır:

Olsun, “Reis”e hizmete ediyor ya!..

***

Ama işte dayanamıyor ve böyle insan olunmaz, böyle Müslüman da olunmaz diyerek suya sabuna dokunmanın bedelini ödüyoruz.

“Olsun, alnı secdeye değiyor mu, değiyor” demeyip alnı secdeye değse de hırsız hırsızdır, arsız arsızdır, tacizci tacizcidir diyerek suya sabuna dokunmanın bedelini ödüyoruz.

Din adına kalpleri çalıp, ruhları teslim alıp, paraları sıfırlayıp, hesapları “off-shore” layıp bu topraklarda dini de var olduğuna pişman ettiniz diyerek suya sabuna dokunmanın bedelini ödüyoruz.

Sınır ötesindeki kirli iç savaşta bir o kadar kirli operasyonlara bulaştınız; ülkeyi hem içerde hem dışarda savaş cehennemine boğup cehennem ateşinde iktidarınızı pekiştirdiniz diyerek suya sabuna dokunmanın bedelini ödüyoruz.

Etle tırnak olduğunuz bir yapıyla kanlı bıçaklı olunca şimdi mağduru oynarken aslında “mesul” olduğunuzu unutturmak için OHAL’i de fırsat yapıp size muhalif herkese cadı avı başlattınız diyerek suya sabuna dokunmanın bedelini ödüyoruz.

Bu memleket bu faşizan dinbazlığı hak etmiyor diyerek her şeye rağmen hâlâ temiz, tertemiz bir Türkiye var kılma inancı ve inadıyla suya sabuna dokunmaya devam etmenin bedelini ödüyoruz.

“Cumhuriyet” olmanın, olmaktan vazgeçmemenin bedelini ödüyoruz.  

Yazarın Son Yazıları

Kalacak bir türkü söyler gideriz

Kalacak bir türkü söyler gideriz

Devamını Oku
10.09.2018
Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın!

Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın!

Devamını Oku
05.09.2018
Betona tapanların mabedi yapıldı

Betona tapanların mabedi yapıldı

Devamını Oku
03.09.2018
Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri

Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri

Devamını Oku
20.08.2018
‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu!

‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu!

Devamını Oku
15.08.2018
Doların da Allah’ı var!

Doların da Allah’ı var!

Devamını Oku
13.08.2018
‘Üniversite pazarı’nın düşündürdükleri

‘Üniversite pazarı’nın düşündürdükleri

Devamını Oku
08.08.2018
Üniversite pazarı

Üniversite pazarı

Devamını Oku
06.08.2018
Diyanet, sayende gidiyor din elden, dikkat et!

Diyanet, sayende gidiyor din elden, dikkat et!

Devamını Oku
01.08.2018
‘Topluma karşı devlet’ ve polisi

‘Topluma karşı devlet’ ve polisi

Devamını Oku
30.07.2018
‘En doğru, en hakiki tarikat’ hangisi?

‘En doğru, en hakiki tarikat’ hangisi?

Devamını Oku
25.07.2018
Bikinili Müslümanlık, tesettürlü münafıklık

Bikinili Müslümanlık, tesettürlü münafıklık

Devamını Oku
23.07.2018
Meşihat makamı

Meşihat makamı

Devamını Oku
18.07.2018
‘Adnan Hoca’ya da ne istediyse verdiler!

‘Adnan Hoca’ya da ne istediyse verdiler!

Devamını Oku
16.07.2018
Ters köşe (10.07.2018)

‘Cülus töreni’

Devamını Oku
10.07.2018
Düzyatan Gazi’nin ABD seferi

Düzyatan Gazi’nin ABD seferi

Devamını Oku
08.07.2018
Matbaa kapitalizmi ya da ‘Gutenberg Galaksisi’nin sonu

Matbaa kapitalizmi ya da ‘Gutenberg Galaksisi’nin sonu

Devamını Oku
04.07.2018
Şehit cenazesinde ‘protokol’ olur mu?

Şehit cenazesinde ‘protokol’ olur mu?

Devamını Oku
02.07.2018
‘Yüzde yedi’yi kim yedi?

‘Yüzde yedi’yi kim yedi?

Devamını Oku
26.06.2018
Bitmiş iktidarın uzun ölümü sürüyor

Bitmiş iktidarın uzun ölümü sürüyor

Devamını Oku
25.06.2018
‘Yüzde yedi'yi kim yedi?

‘Yüzde yedi'yi kim yedi?

Devamını Oku
25.06.2018
‘Antroposen’, ama umudu kesme Doğa’dan!

‘Antroposen’, ama umudu kesme Doğa’dan!

Devamını Oku
11.06.2018
Uçtuğunu zanneden şeyh: Aziz Yıldırım

Uçtuğunu zanneden şeyh: Aziz Yıldırım

Devamını Oku
06.06.2018
Kıyametin jeolojik adı: ‘Antroposen’

Kıyametin jeolojik adı: ‘Antroposen’

Devamını Oku
04.06.2018
Başkanın değil babanın Ali’sisin Ali Koç!

Başkanın değil babanın Ali’sisin Ali Koç!

Devamını Oku
30.05.2018
Markalaşıp ‘makara’laşan tarikatlar

Markalaşıp ‘makara’laşan tarikatlar

Devamını Oku
28.05.2018
İmam-hatipten kaçanlar Galatasaray kuyruğunda

İmam-hatipten kaçanlar Galatasaray kuyruğunda

Devamını Oku
23.05.2018
‘Allah ruhumu diğer bedene koymuş Hocam!’

‘Allah ruhumu diğer bedene koymuş Hocam!’

Devamını Oku
21.05.2018
Eğlenceli ciddiyet: İnce

Muharrem İnce’nin mevcut iktidar ağzı karşısında en büyük avantajı, yerli ve milli “mizah duyusu”na sahip olması. Sanki Erdoğan, hiç beklemediği bir “lügat”le karşı karşıya kalmış gibi geliyor bana. Öyle hissediyorum.

Devamını Oku
17.05.2018
İnanç borsası nefslere açılırken…

İnanç borsası nefslere açılırken…

Devamını Oku
16.05.2018
‘Rabia gösterdikçe adalet görünmez oldu’

‘Rabia gösterdikçe adalet görünmez oldu’

Devamını Oku
13.05.2018
‘Afrin Türküsü’nde kim başrolde?

‘Afrin Türküsü’nde kim başrolde?

Devamını Oku
09.05.2018
Eşeğe kurban olun!

Eşeğe kurban olun!

Devamını Oku
07.05.2018
Fenerbahçe ‘Türk takımı’ mı?

Fenerbahçe ‘Türk takımı’ mı?

Devamını Oku
02.05.2018
Hitler’i anıyoruz (!)

Hitler’i anıyoruz (!)

Devamını Oku
30.04.2018
Biz tarihin yüzüne bu fotoğrafla bakacağız

Eve dönüş yolunda...

Devamını Oku
25.04.2018
‘Çocukluğun ilanı’dır 23 Nisan!

‘Çocukluğun ilanı’dır 23 Nisan!

Devamını Oku
23.04.2018
Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri

Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri

Devamını Oku
18.04.2018
ABD ‘simülasyon’a dönüşürken…

ABD ‘simülasyon’a dönüşürken…

Devamını Oku
16.04.2018
Dört duvar arasında havadır sudur kâğıt kokusu!

Dört duvar arasında havadır sudur kâğıt kokusu!

Devamını Oku
11.04.2018