‘Yalnız o kasetçi kapandı bayım!’

12 Nisan 2017 Çarşamba

Bu haftanın özlü sözü yine Cumhurbaşkanlığı makamından geldi.
Makam sahibi Kılıçdaroğlu’nu kast ederek “Kasetle gelen kasetle gider” dedi.
Bu ülkede kasetle gidenin ve gelenin anlamına yeniden bakmak;
“Kim gitti, kim geldi” diye değil, “Ne gitti, ne geldi” diye sormak;
Şahıslar üzerinden oynanan bir oyunun, kavramlara yönelik olduğunu artık bir zahmet anlamak lazım.
Bu ülkede o belden aşağı kaset kumpasıyla sadece muhalefet partisinin lideri değişmedi;
Tüm siyasi dengeler değişti.
Akıllar karıştı, refleksler şaştı.
Liderle birlikte partinin dili de değişti.
Endişeleri değişti, itirazları değişti.
Öncelikleri değişti.
Aklı değişti, etkisi değişti, anlamı değişti.
Kendine inancı bile değişti.
Ve iktidar bu değişiklik hengâmesinden, hedeflediği gibi, fazlasıyla faydalandı.
O yüzden mevzubahis kaset tuzağı bir politikacının şahsına yapılmış, öyle sıradan bir tuzak değildi.
Halkın kültürel ve ahlaki zaaflarına oynadılar.
Ve bu oyunda ihtiyaçları olanı fazlasıyla kazandılar.
Baykal’ı sevmeyebilir, “Şimdikinden daha mı matahtı” diyebilirsiniz.
Ama yine de hukuktan eğitime, medyadan orduya her yere sızmış bir çetenin marifetiyle gerçekleşmiş gibi görünen bir müdahalenin anlamını en azından bundan sonra tekrardan gözden geçirmelisiniz.
Bu müdahaleyle değişen politik işleyişin kime faydası olduğunu düşünmeden geçemezsiniz.
Geçerseniz...
İşte bugün olanlar olur.
O kaset kumpasıyla Baykal gitmedi; yerine de Kılıçdaroğlu gelmedi.
O kaset kumpasıyla muhalefetin kültürü gitti; dili yozlaştı; enerjisi düştü.
O yüzden o kaset kumpası bu ülkenin kaderinde çok önemli bir dönüm noktasıdır.
Düne kadar aralarına karışmaya can attığımız “medeni” ülkelerinin aklının ve reflekslerinin zerresine sahip olmadığımız için...
Çabuk tufaya geldik.
Biraz aklımız olsaydı, bu tuzağın yersizliğine ve kalleşliğine o an öfkelenirdik.
Bir insanın “hatasına” değil;
O hatayı deşifre edenlerin yöntemine ve niyetine odaklanırdık.
Ama “ahlak” bu tür tuzaklarda, en lezzetli yemdir.
Herkes düşünmeden genetik bir iştahla onu yutar.
Bir insanın özel hayatının bir ülkenin genel hayatına mal oluşu, kalabalıkları pasifleştiren o hileli ahlak sayesinde uzaktan film gibi seyredilir.
Kimse olan bitene itiraz etmeye kalkmaz;
Kurulan tuzağı işlevsizleştirmek kimsenin aklına yatmaz.
“Parti, gerektiğinde kendi liderini kendisi, yangından mal kaçırır gibi değil, layıkıyla değiştirir” diye diklenen çıkmaz.
Neticede de bugün olduğu gibi muhalefet liderine hadsiz bir moralle,
“Kasetle geldin kasetle gideceksin” diyebilen kendinden fazla emin bir politikacının hudutsuz hırslarına kurban gideriz.
Ve iktidarın karşısına dikilip;
“Yalnız o kasetçi kapandı bayım!” diyemeyiz.
Çünkü bugüne kadar yaşananlara bakar ve sezeriz;
Bize kapandı gibi gösterilen o kasetçi ve adamları muhtemelen hâlâ ortalarda cirit atmaktadır.
Ve kim bilir aklımıza gelen gelmeyen hangi politikacıları halihazırda kasetlerle parmaklarında oynatmaktadır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları