Bilinmeyenlerin referandumu
Aslı Aydıntaşbaş
Son Köşe Yazıları

Bilinmeyenlerin referandumu

13.04.2017 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Seçimlere 3 gün kala, gerilim dorukta.
“Gerilim” derken, sadece siyasi tansiyondan bahsetmiyorum. Hepimiz şu ya da bu şekilde referandumun stresini günlük hayatlarımızda hissetmiyor muyuz? “Ya sabır!” diyerek haberlere bakıyoruz. Bazen dayanamayıp zaplıyoruz. Sık sık daralıyoruz. Telefonu “Hadi hayırlısı...” diye kapatıyoruz. Kâh “Evet”, kâh “Hayır kazanır” diyoruz. Memleketle olan duygusal bağımızı, umutlarımızı ve gelecek planlarımızı, tümüyle pazar günkü oylamaya endekslemiş haldeyiz.
Ortası yok: O gece ya güleceğiz ya ağlayacağız...
Mevcut anayasa değişikliğine yönelik itirazlarımı, geçmiş yazılarımda sıraladım. Gücün merkezde toplanmasının, “tek adam” rejimine yönelik sistemsel değişimin, Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılamayacağını, demokrasi açığını gidermeyeceğini, sorunları daha da derinleştireceğini düşünüyorum. Bu konudaki görüşlerim değişmedi.
Ancak “Hayır” kampanyasının böyle güçlü argümanları gümbür gümbür bir “Hayır” üstünlüğüne dönüştürememiş olmasını, referandumun hâlâ “bıçak sırtı” görülmesini üzüntüyle karşılıyorum.
Kuşkusuz ki “Hayır” önünde büyük engeller kondu. Örneğin “Evet” için tüm devlet imkânları seferber edilirken, imamlar bile oy isterken, “Hayır” videosu yapan üniversite öğrencisi bile gözaltına alındı. Afiş asanlar taciz edildi, bildiri dağıtanlar tartaklandı. Medyanın hali ortada. Her kanalda “C vitamininin faydaları”nı anlatır gibi Evet güzellemeleri yapılıyor; nadiren Hayır’cılara mikrofon tutuluyor. “İyi üne sahip değil” diye HDP ve CHP’nin seçim gözlemcilerinin YSK tarafından yasaklandığını gazetelerde okuyoruz. HDP’ye yönelik baskılar zaten aşikâr: Partiye topyekûn boykot uygulanıyor; parti kadroları tutuklu; partinin en etkili sesi Selahattin Demirtaş devre dışı.
Haliyle ortada hakkaniyetli bir yarış olmadığı ortada.
Yine de “Hayır” argümanının güçlü gerekçeleri var ve Hayır kampının bunları yeterince iyi anlatabildiğini düşünmüyorum.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kampanyayı geçen haftaya kadar çok başarılı götürdü; ancak “kontrollü darbe” çıkışı, yanlış oldu. Darbeyle ilgili resmi söylemi sorgulamanın ne yeri, ne de zamanıydı. Son düzlükte iktidar partisinin eline bir koz vermiş oldu. Bu çıkışın “kararsız” denilen seçmende olumsuz etki yapabileceğini düşünüyorum. Çok olmasa da bir puanlık bir farka tekabül edebilir.
Hiç konuşmadığımız bir başka sıkıntı, Temmuz 2015’ten bu yana PKK ve güvenlik güçleri arasındaki operasyonlardan dolayı yerinden yurdundan olan ve İnsan Hakları Gözlemevi (Human Rights Watch) ve Birleşmiş Milletler raporlarına göre sayıları 500 bini bulan Kürt seçmenin akıbeti. Kimsenin bu insanların hangi sandıkta oy vereceğine, sandıkların nasıl denetleneceğine, örneğin Batman’da neden 38 bin seçmenin bir gecede sessiz sedasız sandığının değiştirildiğine kafa yorduğunu sanmıyorum. Kafa yoran varsa da, sesini çıkarmış değil. Anlayamıyorum.
Sandık güvenliği ve gözlemciler konusunda “Hayır” kampının yeterince organize olduğundan emin olamıyorum.
Ancak diğer taraftan muhafazakâr mahallede de “Evet” oyu aleyhine “ölçemediğimiz” bir hissiyat olduğunu düşünüyorum. Örneğin 15 Temmuz’dan bu yanda KHK ve tutuklama dalgalarıyla oluşan mağduriyetlerin Anadolu’da nasıl bir etkisi olduğunu bilmiyoruz. Hiçbir medya organı bu konuyu araştırmıyor. Ayrıca günlerdir herkes “AKP’li Kürtler” denilen bir grubun belirleyici olacağından söz ediyor ama birinin de mikrofon tuttuğunu görmedim. Gerçekten de memlekette sessiz ve küskün bir muhafazakâr kitlesi var mı, yoksa iktidar partisi bu grubu arzuladığı biçimde bir “kimlik mücadelesinin” içine çekip büyük ölçüde yanına aldı mı?
Dedim ya, bilemediğimiz, ölçemediğimiz, anlamlandıramadığımız onlarca etken var. Bir gazeteci olarak ilk defa bu kadar gözleri bağlanmış hissediyorum.
Pazar gecesi büyük bir sürpriz de olabilir, kıran kırana bir yarış da...  

Yazarın Son Yazıları

Yaklaşan facia

Yaklaşan facia

Devamını Oku
06.09.2018
Yalancı bahar mı ikinci bahar mı?

Yalancı bahar mı ikinci bahar mı?

Devamını Oku
30.08.2018
Bu mu devlet aklı?

Bu mu devlet aklı?

Devamını Oku
26.08.2018
Lale Devri bitti!

Lale Devri bitti!

Devamını Oku
23.08.2018
Mutsuzluk beter umutsuzluk daha beter

Mutsuzluk beter umutsuzluk daha beter

Devamını Oku
19.08.2018
Avrupa ile yakınlaşmak için

Avrupa ile yakınlaşmak için

Devamını Oku
17.08.2018
Trump, Brunson’la ilgili ne demiş?

Trump, Brunson’la ilgili ne demiş?

Devamını Oku
12.08.2018
Alis harikalar diyarında

Alis harikalar diyarında

Devamını Oku
09.08.2018
Takas formülü: Önce Rahip Brunson sonra Hakan Atilla

Türkiye ile ABD arasında tarihin en büyük krizinde gerilim düşüyor. Henüz bir “el sıkışma” olmasa da, Brunson krizinin nasıl aşılacağı konusunda bir formül yavaş yavaş şekillenmeye başladı. Formül, iki ülkenin de aylardır konuştuğu “Andrew Brunson-Hakan Atilla” takası. Brunson’ın ABD’ye gönderilmesi karşılığında Atilla bir süre sonra Türkiye’ye gelecek.

Devamını Oku
05.08.2018
Brunson yaptırımları ve devam eden pazarlıklar

Brunson yaptırımları ve devam eden pazarlıklar

Devamını Oku
02.08.2018
Brunson’la takas fikri kimden çıktı

Brunson’la takas fikri kimden çıktı

Devamını Oku
29.07.2018
Al Papaz’ı ver Halkbank’ı

Al Papaz’ı ver Halkbank’ı

Devamını Oku
26.07.2018
Sessizlik

Sessizlik

Devamını Oku
22.07.2018
Bir demokrasi kendini nasıl savunur?

Bir demokrasi kendini nasıl savunur?

Devamını Oku
19.07.2018
Batı’yla pazarlık

Batı’yla pazarlık

Devamını Oku
15.07.2018
Osmanlı bu değildi

Osmanlı bu değildi

Devamını Oku
12.07.2018
Yeni dönem ne olur?

Yeni dönem ne olur?

Devamını Oku
08.07.2018
Dünya karıştıkça biz geriliyoruz

Dünya karıştıkça biz geriliyoruz

Devamını Oku
05.07.2018
Hüzün

Hüzün

Devamını Oku
01.07.2018
Sonuçlara bir de böyle bakın

Sonuçlara bir de böyle bakın

Devamını Oku
28.06.2018
Kazanacağız

Kazanacağız

Devamını Oku
24.06.2018
25 Haziran Türkiye’si

25 Haziran Türkiye’si

Devamını Oku
21.06.2018
Emanetim sende saklı

Emanetim sende saklı

Devamını Oku
17.06.2018
İki seçim arası

İki seçim arası

Devamını Oku
14.06.2018
MERKEL: Kendine gel! TRUMP: Dükkân benim

MERKEL: Kendine gel! TRUMP: Dükkân benim

Devamını Oku
11.06.2018
"Akşener'in İnce'yi desteklemesinin önünü kesmeye çalışacaklar"

Oyun büyük

Devamını Oku
10.06.2018
Ver Papaz’ı, Al Münbiç’i

Ver Papaz’ı, Al Münbiç’i

Devamını Oku
07.06.2018
Ben sana iktidar olamazsın demedim...

Ben sana iktidar olamazsın demedim...

Devamını Oku
03.06.2018
Sessiz çoğunluk

Sessiz çoğunluk

Devamını Oku
31.05.2018
Burası Rusya değil kardeşim

Burası Rusya değil kardeşim

Devamını Oku
27.05.2018
Ne yapmalı? (24.05.2018)

Ne yapmalı?

Devamını Oku
24.05.2018
Dip dalga ne gösteriyor?

Dip dalga ne gösteriyor?

Devamını Oku
20.05.2018
Baskıda kaosa geçiş süreci

Baskıda kaosa geçiş süreci

Devamını Oku
17.05.2018
Dışarıda olan seçimi nasıl etkiler?

Dışarıda olan seçimi nasıl etkiler?

Devamını Oku
13.05.2018
Attım bunu cebe

Attım bunu cebe

Devamını Oku
11.05.2018
Bilinenler, bilinmeyenler

Bilinenler, bilinmeyenler

Devamını Oku
06.05.2018
Piyesin son sahnesi

Piyesin son sahnesi

Devamını Oku
03.05.2018
Diktatörlüğün sıradanlaşması

Diktatörlüğün sıradanlaşması

Devamını Oku
29.04.2018
CHP’nin zor kararı

CHP’nin zor kararı

Devamını Oku
26.04.2018
İki çift lafım var...

İki çift lafım var...

Devamını Oku
22.04.2018