Ahmet İnsel

Türkiye cumhurreisliği polis devleti

26 Ağustos 2017 Cumartesi

Bir ülkede polis ve yardımcı kolluk güçlerinin, ülke nüfusuna oranının hızla artması, o ülkede yönetimin otoriterleşmesinin, güvenlik devleti görünümü altında polis devletinin kurulmasının şaşmaz göstergelerinden biridir. Bunun bir ileri aşaması, doğrudan siyasal amaçlı kolluk kuvveti kurmak ve geliştirmektir. Genellikle gizli servis kılıfı altında yürütülen siyasal polisin yaygınlaşması, mahkemelerde istihbarat örgütünün fezlekelerinin tartışılmaz delil olarak kullanılması, o ülkenin totalitarizm sularında yüzmeye başladığını gösterir. Artık zihniyet polisi, ahlak polisi, siyasal denetim polisi, hayatın çeşitli alanlarında gözetim, denetleme ve “önleyici müdahale” yetkilerini kullanıyordur.
Bütün otoriter rejimler, bir noktadan sonra polis devleti olmaya, istihbarat örgütünün Önder’in/Şef’in/Reis’in şahsi örgütüne dönüşmesine açıktırlar. Hatta mahkûmdurlar. Bu tür siyasal polis uygulamalarının son derece karanlık tarihi örnekleri arasında, Romanya’da Çavuşesku zamanında Securitate, günümüz Rusya’sında FSB’nin selefi KGB, Mussolini faşizminde OVRA, Nazi Almanya’sında GESTAPO, Doğu Almanya’da STASI, Arnavutluk’ta SİGURİMİ, Şili’de Pinochet diktatörlüğünde DINA vb. sayılabilir.

***

Türkiye’de de rejim totaliter eğilimlerini giderek daha fazla gösteriyor. Bir yanda, eğitim ve kültür alanında İslamcı-milliyetçi bir tek tipleşmeyi artan bir yoğunluk ve yaygınlıkta dayatıyor. Diğer yanda, devletin içinde, doğrudan Reis’e bağlı bir istihbarat teşkilatını giderek daha fazla siyasal polise dönüştürüyor. Bunun yanında, kamu kuruluşları içinde kadro artışı en yüksek kurumun Emniyet teşkilatı olması, kamu yatırımları içinde cezaevi inşaatının ön sıralarda gelmesi, gidişatın yönünü daha açık biçimde gösteriyor.
Dün açıklanan KHK. 7 bin 500’ü bekçi olmak üzere, 31 bin 000 kadro Emniyet Genel Müdürlüğü’ne verildi. Bu teşkilat içinde Özel Harekât Başkanlığı kuruldu. Gece bekçilerinin, güvenlik yanında, giderek ahlak bekçisi görevi yapmaları riski yüksek. İktidar aldığı KHK yetkisini, aylardır yaptığı gibi, darbe girişimiyle ilgili olmayan konularda yoğun biçimde kullanılıyor. Anayasayı açıkça çiğneyerek, yeni bir devlet teşkilatlanması örgütlüyor ve bunu yaparken, KHK’lere hukuki kılıf sağlayan olağanüstü halin, geçici değil, gerçek kalıcı anayasal düzen olduğunu ilan etmiş oluyor. OHAL ismen bir gün yürürlükten kalksa da bu rejim ayakta kaldıkça, ruhen olağanüstü hal varlığını sürdürmeye devam edecek.
Bunun son işareti, KHK ile MİT yasasına getirilen değişiklikler. MİT’in cumhurbaşkanına bağlanması, Reis’in 2019’daki değişimi beklemeden, bütünüyle kendi denetiminde bir siyasal polis oluşturma telaşını ele veriyor. Bundan böyle, MİT personelinin atama, derece yükselmesi, kademe ilerlemesi ve disiplin hükümlerini düzenleme yetkisi, yurtdışı görevlendirme talimatları, alacakları özel hizmet zammının miktarı, bu teşkilata sözleşmeli personel alımı ve ödenecek ücretler, Reis tarafından belirlenecek. MİT, Milli Savunma Bakanlığı ve TSK içinde de istihbarat faaliyeti yürütme yetkisine sahip olacak.
MİT’in 2019’u beklemeden, aynı zamanda parti genel başkanı olan ama cumhurbaşkanı olarak yaptığı işler konusunda sorumsuz olan bir Reis’e bütünüyle bağlanması, iktidarın tek elde toplanmasının yanında, aşırı şahsileştiğini gösteriyor. Sanki bu son önlemlerle Reis, kendi partisinden, kendi hükümetinden de şüphe ederek, doğrudan ve bütünüyle kendi denetiminde olacak bir gizli polis teşkilatına güvenliğini teslim etmeyi arzuluyor. Bu arzu totaliter diktatörlüklerde istisani değildir. Bütün totaliter rejimlerde, reisler en çok kendi çevrelerinin kendilerini alaşağı etmesinden korkar ve ona karşı önlem alırlar. 2019’u bile beklemeden yürürlüğe giren cumhurreisliği devletinin yaptığı gibi.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir otokrat prototipi 1 Eylül 2018
Kayırma ekonomisinin bedeli 28 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları