Dünyanın değişen halleri - II

23 Kasım 2017 Perşembe

Kapitalist dünya ekonomisi yapısal krizi içinde bocalarken kapitalizmin, ABD liderliğindeki Batı merkezli ekonomik siyasi-kültürel şekillenmesinde, mali krizden bu yana ilginç dönüşümler yaşanıyor.

Kitlenin geri dönüşü
Kitleler (halk sınıfları), özellikle kapitalizmin merkezlerinde, egemen siyasi ekonomik yönetim modeline (liberal demokrasi ve neo-liberalizm) uluslararası finans-sanayi tekellerinin temsilcisi olarak bu modeli yöneten seçkinlere başkaldırıyorlar. Bağımlı ülkelerde de Arap isyanlarının, en son Zimbabwe örneğinin gösterdiği gibi halk kitleleri, artık toplumsal işlevlerini yerine getiremeyen, varlıklarını haklı çıkaramayacak düzeyde çürümüş otoriter yönetimlere karşı sokaklara, meydanlara çıkıyorlar.
Böylece, halk sınıflarının tepkileri, egemen düzenin iktidar koridorlarının cazibesine kapılmamış entelijansiyanın eleştirileri “yıkıcı” siyasi, kültürel sonuçlar yaratarak yükseliyor. Uzun bir aradan sonra kitleler yeniden politize oluyor, siyaseti doğrudan etkilemeye başlıyor.
Buna karşılık, egemen sınıflar, onlara hizmet veren siyasi akademik entelijansiya, halk kitlelerinin tercihlerini eskisi gibi yönlendiremiyor, seçim süreçlerini denetleyemiyor, liberal-demokratik “kültürel sermaye” (Bourdieu) hızla değersizleşiyor.

‘Yeni bir kapitalizm aranıyor’
Neo-liberal küreselleşmenin en önemli ve en etkili düşünce kuruluşu, serbest piyasa Ayetullahlarının tapınağı, Dünya Ekonomik Forumu’nun internet sitesindeki bir yoruma göre “Kapitalizm toplumsal desteğini kaybediyor.” Belli ki, her yıl 450 bin dolara varan kayıt ücretleri ödeyerek Davos zirvesinde bir araya gelen “dünyanın efendileri” de kitlelerin siyasete aktif katılımının verdiği mesajı almışlar.
Yorumun yazarına göre, bir YouGov araştırması, gelişmiş ülkelerde, halkın yarısından çoğunun, “kapitalizmin zengini daha zengin yoksulu daha yoksul yaptığına”, “teknolojinin ve küreselleşmenin meyvelerinin sermaye sahiplerine, yüksek eğitimlilere” gittiğine inandığını gösteriyor.
Yazar “Sorun esas olarak kapitalizm değil. Sorun, serbest piyasa uygulamasını mantıklı sınırların ötesine götüren politikalarda” diyor. Böylece Dünya Ekonomik Forumu, neoliberal modelin iflas ettiğini itiraf ediyor. Yazara göre, “Kitlelerin güvenini yeniden kazanabilmesi için kimi değişiklikler yapmak, kapitalizmin değerleri üretme ve dağıtma biçimini yeniden düşünmek gerekiyor”.
Yazar, robotların ve serbest ticaretin, özellikle vasıf ve eğitim düzeyi düşük işçiler arasında işsizliği arttırdığını, ABD’de, 1990’larda S&P 500 borsa indeksi yüzde 250 artarken ücretlerin durakladığını aktarıyor. Yazar, biri, servetin kapsamlı bir yeniden dağılımına, öbürü, sermayesi olmayanları serbest-piyasanın etkilerine karşı koruyacak mekanizmaların yeniden devreye sokulmasına ilişkin iki öneriye dikkat çekiyor. Yazar bu önerilerin, bir yeni mutabakatın (New Deal) oluşturulmasına yönelik olarak göz önüne alınması gerektiğini savunuyor.
“Devleti geri getirinalt başlıklı bölümde, “özel sektör ve kamu politikaları, kamusal değer yaratma yönünde yeniden uyumlandırılmalıdır” diyen bir üçüncü yaklaşım aktarılıyor. Bu bağlamda devletin anahtar rol oynaması gerektiği savunuluyor. Bu yaklaşım “devletin, yeni piyasalar yaratabilecek, şekillendirebilecek zaman ufkuna ve mali kapasiteye sahip özelliğini” vurguluyor. ABD’nin 1960’larda teknoloji sektörünün gelişmesine verdiği destek, teşvikler, bunlardan yararlanarak gelişen Apple, Compaq, Intel gibi şirketler, bu miras üzerinde gelişen sosyal medya ve internet satış devleri anımsatılıyor.
Yazıda, Norveç’te petrolün devletleştirilmesinin dünyanın en zengin, mutlu ve istikrarlı devletlerinden birini yarattığına dikkat çekiliyor. İklim krizini önleyebilmek için, yalnızca üretimin değil, tüketimin, uzun ömürlü ürünlerin bakımına-servisine ilişkin sistemlerin de düzenlenmesi, paylaşım ekonomisinin teşvik edilmesi gerekiyor”. Yeni güler yüzlü bir kapitalizm aranıyor. Ne diyelim? Hayırlı olsun!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları