Prof. Dr. İbrahim Ö. Kaboğlu: AYM kararları bağlayıcı
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Prof. Dr. İbrahim Ö. Kaboğlu: AYM kararları bağlayıcı

25.01.2018 02:33
Güncellenme:
Takip Et:

OHAL-KHK’leri denetimden kaçınması ve KHK’zedelerin başvurularını toptan reddetmesi nedeniyle AYM’yi eleştirenler, şimdi AYM kararlarının Ağır Ceza Mahkemeleri (ACM) tarafından uygulanmaması nedeniyle AYM’yi savunmak durumunda. Bu bir çelişki olmayıp hukuk devletinin gereği.

OHAL-KHK ve AYM

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), 668-671 sayılı Olağanüstü Hal (OHAL) Kanun Hükmünde Kararnameleri (KHK) üzerinde anayasaya uygunluk yönünden denetim başvurularını reddetmesi yazısının sonuç kısmı şöyle: “Israrla ve çok dar anlamda ‘lafzi ve tarihi’ yorum yöntemini, -üstelik tek yanlı olarak- kullanan AYM, aslında sistematik ve amaçsal yorum yapmalı idi. Neden tek yanlı? Çünkü AYM, “Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz” (m. 6) ve “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” (m. 11) hükmünü, yürütme organına değil, sadece kendisine uyguluyor. (...) Tarihi yorum tarzı da yanlış. Başlıca iki nedenle: Danışma Meclisi’ndeki konuşmayı, md. 148 gerekçesi olarak kabul ediyor. Ama daha önemlisi, 1982 Anayasası’nda yapılan kayda değer değişiklikler hiç yokmuş gibi davranıyor. Oysa, sistematik yoruma başvurabilirdi ve bunu pekiştirmek için anayasal iyileştirmeleri kullanabilirdi. Amaçsal yorum ise, AYM’nin başvurabileceği en güçlü yöntem olurdu. Başlıca şu üç nedenle: AYM’nin 1991 ve 2003 kararları. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin 1990’lı yıllarda verdiği kararlar. Anayasa’da özgürlükler lehine ve iktidarı sınırlayıcı yöndeki değişiklikler: Bu çerçevede, özellikle bireysel başvuru hakkı, AYM’nin denetim kararını haklı kılacak başlıca gerekçe olabilirdi. Şöyle ki, KHK uygulamalarından kaynaklanan mağduriyetlere karşı AYM’ye, yüzlerce hatta binlerce başvuru yapılacak. Olası mağduriyetlere yol açılmaması için, OHAL kapsamı dışında kalan veya Anayasa’ya açıkça aykırı kuralları iptal etmesi, AYM’nin varlık nedeni gereği olurdu. Üstelik, bunun anayasal dayanağı da açık: “İnsan haklarına dayanan hukuk devleti”. Nitekim, AYM’nin, adları OHAL-KHK ek listelerinde yer alan on binlerce mağdurun başvurusunu aylarca beklettikten sonra, OHAL Komisyonu’nun başvuruları almaya başlamasıyla herhangi bir ilke kararı vermeksizin reddetmesi (Temmuz 2017) de, anayasal yetkilerinden kaçınması anlamına gelmekte idi.

Hükümeti özendirdi

AYM’nin kategorik ret kararları, hükümetin hukuken yok hükmünde KHK imal faaliyetini özendirdi. Bu icraat, hukuka güveni ve inancı zedeledi, hukuk güvenliğini yok etti. AYM’nin 11.01.18’de verdiği Mehmet Altan, Şahin Alpay ve Turhan Günay kararları henüz RG’de yayımlanmadan hükümet kanadından, “AYM’nin beraat kararı verme yetkisi yoktur” (Bekir Bozdağ) vb. tepkiler dillendirilmeye başlandı. Eğer AYM, o zaman asgari yargı denetimini yapsaydı, hükümet kendini Anayasa ve AYM üzerinde görme cüretini gösteremezdi. Kuşkusuz AYM’nin önceki kararları, hükümete AYM’nin yeni kararlarını yorumlama yetkisini tanımadığı gibi, ne AYM’nin önceki çelişkili kararları ne de hükümetin Anayasa tanımazlığı, Ağır Ceza Mahkemeleri’nin anayasal yükümlülüğünü ortadan kaldırır.

AYM ihlal kararları

AYM’nin, bireysel başvuru üzerine vermiş olduğu Alpay, Altan ve Günay kararları, OHAL ortam ve koşullarında “özgürlük lehine” verilen ilk kararlar: Basın ve ifade özgürlüğü ile kişi özgürlüğü ve güvenliği açısından “hak ihlali” kararları verdi (11.01.2018). Alpay ve Altan karar hüküm fıkralarının ortak paydası: “Tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine” (oybirliği ile), “Tutuklama dolayısıyla ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine”, “Anayasa’nın 19. maddede güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine” (oyçokluğu ile), “Kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için...” ACM’ye gönderilmesine. Yargılama giderlerinin başvuruculara 4 ay içinde ödenmesine, aksi halde faiz uygulanacağına, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine. Turhan Günay kararındaki fark ise, madde 19 ihlalinin oybirliği ile verilmiş olması. Kararlar, Reski Gazete’de de yayımlandı: 19.01.2018-30306.

Gereğini yerine getirme

Bu kararlar, 6216 sayılı AYM K. md. 50 kapsamında verildi: "Esas inceleme sonundai başvurucunun hakkının ihlal edildiğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi halinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir."

Hemen belirtelim ki, mahkemelerin hangi neden ve gerekçe olursa olsuni kararı uygulamama seçeneği bulunmuyor.

Gereğinin yerine getirilmesi, muhatap İstanbul ACM'leri için Mehmet Altan ve Şahin Alpay'ın serbest bırakmak; Maliye Bakanlığı için yargılama giderlerini ödemektir. Turhan Günay kararı ise benzer durumda olan gazeteciler için tipik  bir emsal karardır. Bir diğer önemli nokta ise, çoğunluk kararına katılmayan üyeler, AYM'nin ihlal kararı verme yetkisini sorgulamamıştır.

Emsal oluşturur

AYM’nin değinilen üç kararı, Akın Atalay, Ahmet Şık ve Murat Sabuncu gibi tutuklu bulunan gazeteciler için de emsal oluşturur. AYM’ye bireysel başvuru hakkı, mutlaka her bireyin başvurması gereğini değil, tıpkı Avrupa Mahkemesi açısından geçerli olan ikincillik ilkesinde olduğu gibi, yargı mercilerinin AYM tarafından saptanan ilkelerin gerekçeleriyle birlikte bağlayıcı olması nedeniyle, bu doğrultuda karar vermelerini gerekli kılar. Üst yargı mercilerine başvuru yolunun açık tutulmasının mantığı da budur.

HSK ve Avrupa Mahkemesi

Anayasa’nın md. 138, 153 ve 40 ( Temel hak ve hürriyetlerin korunması) gereği, AYM kararını uygulamak, bir yorum sorunu değil, teknik bir konu. Ulusal düzlemde başlıca denetim organı, “Hâkim ve savcıların görevlerini; kanun, tüzük, yönetmeliklere uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetleme; “(Anayasa md.159/9) görev ve yetkisine sahip Hâkim ve Savcılar Kurulu, uyarı görevini yerine getirmelidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), şimdiye kadar kendisine yapılan başvuruların kabul edilemezliğine karar verirken hep AYM’ye başvuru gereğini hatırlattı. Buna karşılık, eğer AYM’nin son kararları uygulanmaz ise AİHM, başvuruları etkili iç başvuru yolu bulunmadığı gerekçesiyle kabul etmeye başlayacak. Böyle bir süreç, Türkiye’nin yakın geçmişe kadar ulusal ölçekte ve Avrupa düzeyindeki insan hakları kazanımlarına ağır bir darbe riskini beraberinde getirecektir.

 

Prof. Dr., Anayasa Hukukçusu İBRAHİM Ö. KABOĞLU

 

Yazarın Son Yazıları

Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025