Özgür Mumcu

Cambridge Analytica meselesi

21 Mart 2018 Çarşamba

Bugünlerde seçim danışmanlığı hizmeti veren Cambridge Analytica etrafında bir fırtına kopuyor. Dünyanın birçok yerindeki dijital yöntemleri kullanarak seçim kazandırmasıyla ve özellikle Donald Trump’a verdiği danışmanlıkla tanınan şirket zor günler yaşıyor.
Daha önce de bu köşede Cambridge Analytica’dan bahsetmiştim. Şirket, internetten topladığı datayı kullanarak, seçmenlerin endişe ve korkularını manipüle eden bir yöntemden faydalanıyor. Sosyal medyadaki aktiviteleri değerlendirilen kullanıcıların önüne “kişiye özel” içerik getirilerek, seçmen etkilenmeye çalışılıyor. Seçmenin iradesi, siyasi bir kampanyanın hedefinde olduğunu fark etmeden, sosyal medyada rastladığı içerikle şekillendiriliyor.
Yöntemin başarıya ulaşması için devasa miktarda veri toplanması gerekiyor. Cambridge Üniversitesi’nde yapılan psikometri çalışmalarından ilham alan bir sistem geliştirilmiş. Facebook’ta karşımıza çıkan testleri bilirsiniz. Kullanıcı bir kişilik testi yaptığınızı zannederken aslında Cambridge Analytica’ya kendi psikolojik profilini teslim ediyor. Bunu yaparken de testi sunan uygulamaya arkadaşlarının Facebook’ta beğendiklerinin ve paylaşımlarının bilgilerini kullanma izni de veriliyor.
Uygulamayı geliştiren Cambridge Üniversitesi öğretim görevlilerinden Aleksandr Kogan. Datayı bilimsel araştırma amacıyla topladığını ileri sürmüş ama sonuçta ABD’li seçmenin teker teker hedeflenmesi için Cambridge Analytica’ya satmış. Şirketin arkasında Donald Trump’ın eski danışmanı Steve Bannon’ın yanı sıra aşırı sağcı görüşleriyle bilinen milyarder Robert Mercer var.
The Guardian’a konuşan şirketin eski çalışanlarından Christopher Wylie’ın ifadeleri, Facebook’un Cambridge Analytica’yı Facebook’tan yasaklamasıyla sonuçlandı.
Channel 4 televizyonu bir adım daha ileri gitti. Televizyonun bir muhabiri Sri Lankalı bir siyasetçinin temsilcisi kimliğiyle şirketin CEO’su dahil üst düzey yetkilileriyle gizli kameraya kaydettiği görüşmeler yaptı. Görüşmelerde, siyasi rakipleri seks işçileriyle tuzağa düşürmek de dahil çeşitli taktiklerin vaat edildiği görülüyor. Şirket yetkilileri seçimlerde hakikat değil duyguların belirleyici olduğundan, insanların korku ve endişelerini körüklemekten bahsediyor.
Trump’ın seçilmesinde Rusya’nın parmağının olup olmadığı çok tartışılmıştı. Halen ABD’de bu konuda bir soruşturma devam ediyor. Cambridge Analytica’ya data sağlayan Aleksandr Kogan, aynı zamanda St. Petersburg Üniversitesi’nin mensubu. Eski şirket çalışanı Christopher Wylie de Rus enerji şirketi Lukoil’in ABD seçmenine ilişkin toplanan datalar hakkında Cambridge Analytica’yla görüştüğünü ileri sürmekte. Görüşmelerden biri de İstanbul’da gerçekleşmiş.
Bir köşe yazısının kısıtlı yerinde kısaca özetlemeye çalıştığım bu olay hemen dineceğe benzemiyor. Bir yandan yeni teknolojilerin seçmen iradesini sakatlayacak şekilde kullanılması, diğer yandan Trump, Brexit gibi popülist ve sağcı dalganın bu imkânlardan sonuna kadar faydalanması. Facebook, Google gibi şirketlerin tekelleşmesinin getirdiği sorunlar ve Rusya ile Batı’daki sağ dalganın ilişkileri gibi çok boyutlu bir konu.
Seçim güvenliğini bunca konuştuğumuz bir dönemde, dikkatle takip etmemiz ve ilgilenmeme lüksümüzün olmadığı konular.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları