Aslı Aydıntaşbaş

Sessiz çoğunluk

31 Mayıs 2018 Perşembe

Biliyorum sevgili okur, sen de memleketteki herkes gibi 24 Haziran seçimlerine kilitlenmiş durumdasın.
“Öyle mi, böyle mi” diye, o bir türlü güvenmediğin televizyon haberleri, bir türlü ikna olmadığın kamuoyu araştırmalarından tahmin yürütmeye çalışıyorsun. Malum, bizim medyamız yanlı; her zaman belli bir filtreleme süzgeci gerektiriyor. Göz ucuyla da baksan, artık duyduklarına inanmamaya, haberleri filtrelemeye alışıksın.
Ama yine de emin olamıyorsun hiçbir konuda. Sahi 24 Temmuz’da ne olacak?
Habercilerin ölçemediği, ölçse de söylemediği, blıblı konuşan bıyıklı yorumcuların ısrarla görmediği dipten gelen derin bir memnuniyetsizlik dalgası, sandığa yansıyacak mı? Bozulan ekonomik dengeler, her gün pompalanan parti-devlet algısı, şu zamana kadar iktidar partisini “istikrar” olarak gören toplumun farklı kesimlerinde “Yeter artık!” hissi yaratacak mı? Yoksa, “Bunlar dış güçlerin oyunu” propagandasıyla yine statüko mı kazanacak?
Meral Akşener ne kadar oy alacak? Siyasi baskıların etkisi, yüzde kaç? Kim kimden oy koparacak? Saadet ne yapacak?
Daha da önemlisi, herkesin beklediğinden daha sert bir rüzgâr yakalayan Muharrem İnce, yüzde 30’ları zorlayacak mı?
Haberlerde söz etmeseler de sosyal medyadan biliyorsun. 19 ilde (ve nasıl tesadüfse HDP’ye oy veren köylerde) sandıklar “güvenlik gerekçesiyle” başka yerlere taşınacakmış. YSK, HDP köylerindeki sandıkları AKP’ye oy veren yerlere taşıyarak “güvenlik” sağlamaya karar vermiş. Kasım 2015’te bile yapılmayan bu iş, hayra alamet değil. Amaç belli ki HDP’ye oy veren 270 bin civarında seçmenin oy vermesini zorlaştırmak, HDP’yi baraj altına gömmek.
Haberleri izlerken merak içindesin, “Peki nasıl oy kullacak bu insanlar?” HDP barajı geçer mi? Tüm baskılara rağmen muhalefet Meclis’te çoğunluğu alır mı?
Bütün bu sorular, aklını kemiriyor. Dolara bakıyor, siyasi gerilimi kokluyor, konu komşunun lakırdısını dinliyor ve karamsarlığa kapılıyorsun.
Sen de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşların çoğu gibi geleceğe kaygıyla bakıyorsun. (Seçimlerle ilgili farklı sonuçlar çıkaran kamuoyu araştırma şirketlerinin üzerinde anlaştığı tek konu, bu karamsarlık). Yarının bugünden daha kötü olacağına inanıyorsun. Televizyonları kanal kanal gezen Burhan Kuzu prototipi yorumcular, yüreğine su serpmiyor; tam tersine seni daha da tedirgin ediyor.
Sevgili okur, bu satırlar senin için kaleme alındı. Merak etme. Yalnız değilsin. Endişelenme çünkü sen Türkiye’nin çok geniş bir kesimini, makul ve sessiz çoğunluğu temsil ediyorsun.
Bu toplumun en az yarısı, farklı partilerden gelse de olan bitenden rahatsız. Otoriter bir rejimde yaşamak istemiyor. Normalleşme istiyor. Huzur ve refah istiyor. Türkiye’nin yalapşap hazırlanmış bir tek adam anayasasıyla yönetilmesini değil, saygın bir ülke olarak dünyada yerini almasını istiyor.
Bunlar bugünden yarına olacak demiyorum ama elbette olacak diyorum. Makul ve doğruyu isteyen, tarihin doğru tarafında yer alan milyonlar var bu ülkede.
İçin içini kemirmesin. Bu yüzde 49 buhar olmayacak ya! Sandık da taşınsa, parsel parsel televizyon kanalları da satılsa, o yüzde 49, beton gibi duruyor.
İktidar açısından büyü bozuldu. Ahlaki üstünlük, yerini YSK oyunlarına bıraktı. Bir şekilde şapkadan tavşan çıkararak MHP’nin de desteğiyle, biraz BBP, bir tutam Hüda-Par, son dakika pazarlıklarla birkaç tarikat oyunu da alıp yamalı bohça gibi yüzde 51’i zorlasa da Türkiye’yi artık bu gerilimle yönetemeyeceğini biliyor.
Merak etme çünkü değişim ve demokrasi talep eden makul ve sessiz çoğunluk, sapasağlam duruyor orada.
Sabrına da, öfkesine de hâkim. Sadece sessiz sedasız sandığa gibi oyunu kullanmak için doğru zamanı kolluyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaklaşan facia 6 Eylül 2018
Bu mu devlet aklı? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları