Covid-19 ve uygarlığın gerçeği

30 Mart 2020 Pazartesi

Koronavirüs salgını uygarlığımızın (G) erçeğini göstermeye devam ediyor. Yaklaşık 150 yıl önce emperyalist biçim alan kapitalist üretim tarzı (KÜT), artık insanlığın varlığını tehdit eden yaşamsal bir tehlikedir.

Örneğin: Modern tarihin en tehlikeli ve küresel virüs salgınlarından birinin karşısında, KÜT’ün en serbestçe işlediği ABD ve İngiltere’de “kapitalist gerçekçi” entelijansiya salgını engellemeye yönelik önlemlerin, ekonomiye çok pahalıya mal olduğundan yakınıyorlar. Bu sırada, kapitalist uygarlığın en güçlü iki ülkesi arasında, işbirliği, dayanışma çabaları değil, hegemonya rekabeti hızlanıyor.

Ya insan ya sermaye…

Covid-19 salgını, hem tedarik zincirlerini kırarak, stok tutmadan çalışmaya alışmış sanayide bir arz yetersizliği, hem de taşımacılık, turizm (lokanta, otel vb.) gibi sektörlerden başlayan ve giderek yayılan bir talep yetersizliği sorunu yarattı. Covid-19’un yayılma ve öldürme hızının, neo-liberalizmin iyice aşındırdığı sağlık sisteminin kapasitesini çok aştığı anlaşılınca, yavaşlatmak için alınan, “sosyal izolasyon”, kimi işyerlerini kapatma gibi önlemler, nihayet kimi bölgelerde sokağa çıkma yasağı, ekonomik koşulardaki bozulmayı bir “büyük depresyona” (hızlı ekonomik daralma ve hızla artan işsizlik) dönüştürmeye başladı.

Kısacası, insan sağlığını koruma çabaları, ekonominin (KÜT) sağlığını koruma arzusuyla uyuşmuyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun, Covid-19 ile ilgili hazırlattığı raporun tanıtma yazısında bir grafik, önlemler alındığında yaşanacak ekonomik gerilemenin, önlemlerin alınmadığı bir durumda yaşanacak olandan çok daha derin olacağını iddia ediyor. Anlaşılan, ekonomiyi kurtarmak için, salgını yavaşlatan önlemleri kaldırarak yaşlıları ve bağışıklık sistemi zayıf olanları gözden çıkarmak gerekiyor.

Hegemonya savaşları

Covid-19 gibi, hiçbir ayrım yapmadan bütün ülkeleri etkileyen “bir açık ve güncel” tehlike karşısında, bu tehlikeye uygun bir küresel liderlik, en azından bir işbirliği inisiyatifi gerekirdi.

Başlangıçta Çin, virüs salgınını gizlemeye çalıştı; virüsün başka ülkelere sıçramasına fırsat verdi. ABD’de, “virüs krizi inkârcılığı”, adeta “iklim krizi inkârcılığı”nın yerini aldı. Trump yönetimi, salgının ilk haftalarında riski önemsemedi, “uydurma haber” dedi komplo teorileriyle vakit kaybetti, “bir iki haftada geçip gider” dedi. Finans kapitalin liderleriyle yaptığı bir tele konferansın ardından (The New York Times), nisanda önlemleri kaldırarak “ekonomiyi açacağını” açıkladı.

Çin, krizi atlattıktan sonra, İtalya, Yunanistan, Macaristan, Fransa, Almanya, Avusturya, Belçika gibi Avrupa ülkelerine tıbbi malzeme, doktor hatta bilimsel ve mali yardım göndererek imajını tamir etmeye çalışıyor. Ancak bu yardımlar AB’ye değil de doğrudan üye ülkelere gittiği için AB’nin mali kurumsal yapısını aşındırıyor. Tabii, bu yardımların aslında, “lider ülke” iddiasındaki ABD’den gelmesi gerekirdi ama gelemiyor.

ABD dış politika çevrelerinde korku ve telaş başladı. Bu çevrelerin etkili dergisi National Interest’de bir yorum, Çin, “sağlık hizmetleri ‘İpek Yolu’ üzerinden dünya egemenliği kurmak istiyor” diyordu. Bir başkasına göre “işbirliği yapılamaz mücadele etmek gerekiyor”. Wall Street Journal da “Deniz kuvvetlerinde, Çin tehdidine karşı, geniş kapsamlı bir dönüşümün başladığını” aktarıyor.

Çarşamba günü G7 ülkeleri toplantısı, ABD ortak bildiride “Wuhan virüsü nitelemesiyle Çin’e bir gol atmakta ısrarlı edince, bir sonuç alamadan dağıldı. Buna karşılık Çin, Wall Street Journal, Washington Post ve New York Times temsilciliklerini sınır dışı etti.

Bu reflekslere bakınca, Cixin Liu’nun ünlü bilimkurgu romanını anımsayarak umutsuzluğa kapılmamak elde değil. Liu, Üç Kütle Sorunu başlıklı romanında, insanlığı yok ederek dünyaya el koymak üzere yola çıkmış ve 250 yıl sonra gelmesi beklenen bir uzaylı uygarlık tehdidi karşısında dünya (kapitalist) devletleri sisteminin bir direniş planı üzerinde anlaşmaya varmakta ne kadar zorlandıklarını anlatır.

Virüs, kapitalist devletler sisteminin bir başka (G)erçeğini gösteriyor: Tüm insanlığı tehdit eden bir tehlike karşısında bile hegemonya mücadelesi işbirliğinden önce gelir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

AKP’de travma... 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları