1 Mart ve 3 Mart toplantısı üzerine notlar - Av. M. Ziya Yergök
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

1 Mart ve 3 Mart toplantısı üzerine notlar - Av. M. Ziya Yergök

11.03.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

1 Mart ve 3 Mart günlerinde Ankara’da katıldığım, tarihi önemdeki iki toplantıdan söz etmek istiyorum. İlki 1 Mart 2003 günü, AKP hükümeti tarafından hazırlanıp TBMM’ye sunulan “Irak tezkeresi” (Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması için hükümete yetki verilmesine ilişkin başbakanlık tezkeresi) görüşülmüş ve ana muhalefet CHP’nin eksiksiz ret oyu kullandığı tezkereye 100’e yakın AKP milletvekili de ret oyu verince komşu ülke Irak’ın, ABD silahlı güçlerince Türkiye toprakları üzerinden işgali gerçekleşmemişti.

Gazi Meclis’in aldığı bu karar, ABD’yi kızdırmış olsa da ülkemizin ve TBMM’nin saygınlığını en üst düzeye çıkarmış ve dünyada da takdirle karşılanmıştı. Bu kararda katkısı olan, içinde benim de olduğum 22. dönem milletvekilleri olarak, her yıl 1 Mart günü Ankara’da toplanıp bu tarihi günü anıyoruz ve anıları tazeliyoruz. Geçtiğimiz 1 Mart’ta da toplandık ve güzel bir anma gerçekleştirdik. Ne yazık ki o günden bu yana başta o dönemki genel başkanımız Deniz Baykal olmak üzere 27 arkadaşımızı da sonsuzluğa uğurlamış olduğumuzu anımsadık ve onları da saygıyla andık.

Son söz

21 yıl önce Meclis’in gerek kapalı oturumunda gerekse kapalı oturuma geçmeden yapılan usul tartışmalarında söz alan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın ve CHP İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un ikna edici ve çarpıcı konuşmaları, AKP grubunu da derinden etkilemiş ve 100’e yakın AKP milletvekilinin de ret oyu kullanmasıyla tezkere reddedilmişti. Ayrıca, CHP İstanbul Milletvekilimiz Ahmet Güryüz Ketenci de iç tüzük 61. maddesindeki “Son söz milletvekilinindir” kuralı uyarınca söz almış ve tezkerenin reddi yönünde güzel bir konuşma yapmıştı. Tezkerenin reddedildiği 1 Mart oylaması, Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesi doğrultusunda alınmış tarihi bir karar olup Gazi Meclis’e de çok yakışmıştı.

3 Mart toplantısı da çok önemliydi. Ülkemizde yoğunlaşan laiklik karşıtı uygulamalara tepki olarak 25 Eylül’de, 90 aydının imzasıyla kurulan Laiklik Meclisi, Hilafetin, Şeriye ve Evkaf Vekâleti’nin kaldırıldığı, Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun çıkarıldığı kısaca “Üç Devrim Yasası”nın kabul edildiği 3 Mart 1924’ün yüzüncü yılını “Laiklik Günü” olarak kabul etti ve Ankara’da yapılan coşkulu bir etkinlikle kutladı.

Ülkeyi 22 yıldır “Demokrasi amaç değil araçtır, istediğimiz durağa gelince ineriz” diyen, AİHM’ye “Sen ne bilirsin ulemaya sor” diyen, “Millet isterse laiklik elbette elden gider”, “Şeriat eşittir İslam” diyen ve laikliğe aykırı eylemlerin odağı olmaktan AYM’de hüküm giyen bir iktidar yönetiyor. Hem bu sebeple hem de “Türkiye’de laiklik tehlikede değil” diyen aymazlıklarla bugün tehlike büyümüş hilafet ve şeriat gösterileri adliye koridorlarında yankılanır olmuştur.

Çağdışı eğitim

İktidarın 22 yıldır, yasama, yürütme ve yargı başta olmak üzere, devletin tüm olanaklarını, kurumlarını haksız, hukuksuz, orantısız ve adaletsiz biçimde kullanmasına rağmen toplumun yarısı hâlâ direniyor. Ancak, çağdışı milli eğitimle, Diyanet medreseleriyle, ÇEDES’le, tarikatlar ve cemaatlerle ile şeriat ve hilafet söylemleriyle laik cumhuriyete son darbeyi vurmak için hazırlanılıyor. İşte “Laiklik Meclisi” böyle bir ihtiyaçtan doğmuş olup kararlılıkla laik Cumhuriyeti savunuyor ve bu duyarlılığını da toplumla buluşturuyor.

TBMM, Gazi Meclis eğer işlevinden koparılmamış olsaydı, özellikle 2017 referandumu ile kabul edilen ve yürürlüğe giren anayasa değişiklikleriyle etkisiz ve yetkisiz kılınmasaydı, devletin ve Cumhuriyetin temel niteliklerinin korunulması ve savunulması görevini hakkıyla yerine getirebilseydi Laiklik Meclisi’nin kurulmasına da gereksinim olmayabilirdi.

Ne üzücü ki Meclis’imizin artık dünyada parlamentoların varoluş nedeni olan bütçe yapma yetkisi bile elinden alınmış, denetim yetkisi de son derece sınırlandırılmıştır. 22. dönemde (1 Mart 2003’te) Irak tezkeresini reddeden Meclis’imiz, ne acıdır ki 27. dönemde (16 Mart 2022’de) Öğretim Birliği esasına aykırı, laikliğe aykırı ve anayasaya açıkça aykırı “Diyanet Akademisi” yasasını kabul etmiştir. Daha da vahimi, 600 kişilik Meclis’imizden bu yasaya tek bir ret oyu dahi çıkmamıştır. Bütün bu gelişmeler “Laiklik Meclisi”nin kuruluşunu zorunlu kılmıştır.

Tarihin akışı elbette tersine çevrilemez, nasıl Cumhuriyetimizin 100. yılına yurttaşlarımız sahip çıkmış ve coşkuyla kutlamışlarsa, bir yaşam biçimi ve zorunluluk olan laikliğe de yurttaşlarımız aynı kararlılıkla sahip çıkacaklardır. İçinde bulunulan tüm olumsuz koşullara rağmen 28. dönem Meclis’imizden de aynı duyarlılığı bekliyoruz ve bireysel olarak bu duyarlılığı gösteren parlamenter arkadaşlarımızın çabalarını da beğenerek izliyoruz. Laiklik olmadan adalet de olmaz demokrasi de olmaz. Laiklik özgürlüktür. Yaşasın laiklik, yaşasın Cumhuriyetimiz. 

AV. M. ZİYA YERGÖK 

22: DÖNEM ADANA MİLLETVEKİLİ

 

Yazarın Son Yazıları

Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025