CHP ne yapmalı? - Erol Tuncer
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

CHP ne yapmalı? - Erol Tuncer

03.04.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel yönetim seçimleri, yurttaşlarımızın büyük çoğunluğunu sevindiren sonuçlar verdi. İktidarın ekonomideki uygulamaları altında ezilen emekliler, emeğiyle geçinenler, yine iktidarın çeşitli uygulamalarını beğenmeyenler tepkilerini nihayet sandıkta gösterdiler; bir başka söyleyişle iktidara sarı kart gösterdiler. Bu, demokrasimiz adına çok olumlu bir adımdır. Bir dönüm noktası niteliğindeki böyle bir başlangıç, demokrasimize yeni ufuklar açacaktır.

AKP, 15 büyükşehir belediyesinden 3’ünü; 24 il belediyesinden 12’sini kaybetti. Buna karşılık CHP, 11 büyükşehir belediyesini 14’e, 10 il belediye sayısını ise 21’e çıkarmıştır. Bu tablo bir yandan AKP’nin kayıplarının, bir yandan da CHP’nin kazançlarının büyüklüğünü göstermeye yetiyor. Şu anda CHP, büyükşehir ve il merkezlerinde ülke nüfusunun yüzde 50’ye yakınına (yüzde 46.22) hizmet verecek hale gelmiştir. Bu önemli bir sorumluluktur. Seçim yarışında CHP genel başkanından en ufak birimlere kadar görev alanları gönülden kutluyoruz, kutlanmayı hak etmişlerdir.

ÖNÜMÜZDEKİ HEDEF: 2028 SEÇİMİ

Yerel seçimler arkada kaldı. Şimdi önümüzde daha büyük bir hedef var: 2028 seçimleri. O seçimlerde de iyi sonuç alabilmek için gerekli hazırlıklar hemen bu günlerden başlatılmalıdır. Bir sonraki seçime yönelik hazırlıkların, bir önceki seçimin bittiği günden başlaması geçerli bir kuraldır. Bu konuda yapılacak çok iş var. Başarının yol açacağı rehavete kapılmadan derhal işe başlanması gerekiyor.

ÖZELEŞTİRİ KAMPANYASI 

Her şeyden önce seçimlerle ilgili geniş bir özeleştiri kampanyası başlatılmalı ve bu kampanya ilçelerden başlatılarak illerde ve daha sonra genel merkez düzeyinde sürdürülmelidir. Benim parti yönetiminde bulunduğum dönemler dahil hiçbir zaman böyle bir kampanya yürütülmemiştir. Geniş katılımla sürdürülecek tartışmalarda o birimdeki seçimlerin kazanılma ya da kaybedilme nedenleri enine boyuna, açık yüreklilikle tartışılmalı ve bundan sonrası için atılacak adımlarla ilgili öneriler öne sürülmeli. Her birim, tartışmalardan çıkan sonuçları içeren raporunu kendi üst birimine göndermelidir. Bu tartışmalardan çok yararlı görüşlerin ortaya çıkacağına ve bu kampanyanın parti örgütlerinde, partililerde heyecan yaratacağına inanıyorum.

ÖRGÜTLERDE YENİLEME 

İl ve ilçe örgütlerinin son seçimlerde sergiledikleri performans gözden geçirilerek gereken birimlerde zaman yitirmeden yenilemeye gidilmelidir.

ÜYE SAYININ ARTIRILMASI 

Üye sayısının artırılması için harekete geçilmesinin de uygun olacağına inanıyorum. Ancak üye sayısını artırmak yalnızca sayısal artışa yönelik olmamalı, üyelerde belirli nitelikler aranmalıdır. Üye o çevrede nitelikleriyle tanınan bir kişi olmalı ve parti çalışmalarına katılmaya istekli olmalıdır.

ÖRGÜTLENME MODELİ

Örgütlenme biçimi gözden geçirilmelidir. Sokak birimine göre örgütlenmeden yeterli sonuç alınabildiğini sanmıyorum. Örneğin 40 yıla yakın bir süredir oturmakta olduğum evimize ve sokağımıza henüz CHP örgütünden kimsenin uğradığını görmedim.

Bunun yerine sandık birimine göre örgütlenmeyi öneriyorum. Böyle bir örgütlenmenin çeşitli yararları var: seçmen kütüklerinin kontrolü, seçmeni yakından tanıma, seçmenle iki seçim arasında sürekli ilişki kurma, seçim günü parti taraftarı olduğu bilinen seçmenlerin eksiksiz olarak sandığa getirilebilmesi (Hasta, engelli, yaşlı seçmenler ve sandığa gelmekte ihmalleri olan seçmenler).

Bir sandığın civarını iyi tanıyan en az üç partili, öncelikle görevli olduğu sandıktaki seçmen listesini tarayarak listedeki seçmenleri tanımaya ve siyasi eğilimlerini belirlemeye çalışacaktır. Bunun için gerektiğinde seçmenlerin ziyaret edilmesi gerekecektir. Siyasi eğilimi belirlenemeyen ya da karşı görüşte olan seçmen, yapılacak ziyaretlerle ikna edilmeye çalışılacaktır. Bu ziyaretler bir dahaki seçimlere kadar sürdürülmelidir. Yalnızca seçim kampanyaları sırasında yapılacak seçmen ziyaretlerinin çok da inandırıcı olmadığını biliyoruz. Bu tip örgütlenme modelini, milletvekilliğim sırasında kendi seçim bölgemde uyguladım. Parti yönetiminde bulunduğum dönemde yurdun çeşitli yerlerindeki ara seçimlerde de uyguladık ve başarılı sonuçlar aldık. 1970’li yıllarda İstanbul örgütümüzde bu modelin başarılı uygulamalarına tanık oldum.

SANDIK BAŞI GÖREVLİLERİ

Sandık başında görevlendirilecek kişilerin, seçim zamanını beklemeden, şimdiden belirlenmesinde yarar görüyorum. Böyle bir davranış, partiyi seçim öncesinde yaşanan telaş ve sıkışıklıktan koruyacaktır. Kaldı ki sandık biriminde görevli olan partilileri seçim zamanında o sandıkta görevlendirme olanağı da vardır.

HALKLA İLİŞKİLER VE ÜSLUP

Halk ile ilişkilerimizin sorunlu olduğu herkesçe bilinmekte, ancak pek dile getirilememektedir. Özellikle örgüt görevlilerinin bu konuda dikkatli olması ve halkla ilişkilerde sıcak bir tavır sergilemeleri ve inandırıcı bir üslup kullanmaları gerektiğine inanıyorum. Halkla ilişkiler yalnızca seçim zamanına indirgenmemeli, sürekli olmalıdır.

İKTİDARIN ALTERNATİFİ VAR

Kamuoyu, partinin güvenilir iktidar alternatifi olduğuna inandırılmalı, projeleri ile yerel yönetimlerdeki hizmetleri inandırıcı bir üslupla halka anlatılmalıdır.

PARTİ İÇİ EĞİTİM

Partililer, örgütlerdeki görevliler, sandık görevlileri, gözlemciler sürekli eğitime tabi tutulmalıdır.

GEÇMİŞTEKİ GÖREVLİLERLE İLİŞKİLER

Toplumları kurumlar, kurumları da gelenekleri yaşatır. CHP gibi köklü bir kurum, ilçelerde, illerde ve genel merkez düzeyindeki eski kadrolarla bağlarını koparmamalıdır. Unutmayalım ki eski kadrolar büyük birikim, deneyim sahibidirler. Bütün kademelerde iş başında bulunan yönetimler, geçmişte görev almış kadrolarla periyodik olarak bir araya gelebilmeli ve görüş alışverişinde bulunmalıdır. Bu tip davranışlar, hem ufuklarımızı genişletecek hem de örgütteki bağları güçlendirecektir.

SON SÖZ

Yeni şeyler söylemediğimi biliyorum. Önerdiğim hususların çoğu herkesçe bilinmektedir. Bunlara yeni öneriler eklenebilir. Ancak marifet bilmekte değil uygulamaktadır. Partililer olarak genel merkez yönetiminden sıraladığım önerilerin bir an önce ele alınmasını ve uygulanmaya geçilmesini bekliyoruz. 

Erol Tuncer

Eski CHP Genel Sekreter Yardımcısı

Yazarın Son Yazıları

Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025