Devrim kanunları 100 yaşında - Gülizar Biçer Karaca
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Devrim kanunları 100 yaşında - Gülizar Biçer Karaca

02.03.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

“Geçmişin tamamı belleğimizde kalanlardan ibarettir” der Jorge Luis Borges...

Stalin’den Saddam’a, Hitler’den Franco’ya heykelleri meydanlarda sürüklenmeyen, sembolleri kamusal alanlardan silinmeyen, suretleri karanlıkta kalmayan lider kalmadı.

Oysa Atatürk hep ışıkta kaldı...

Dünyanın yüz yüze geldiği felaketlerde de ülkenin vardığı bu tehlikeli çıkmazda da heykelleri hâlâ ayakta; sesinin yankısı, ideallerinin güncelliği hâlâ belleklerde...

Nedeni var...

Atatürk’ün önderliğinde, Cumhuriyetçi devletin kuruluşundaki devrim kanunları, ülkenin toplumsal kumaşını yeniden şekillendiren, temel hareketler olarak değerlendirilebilir.

Bu devrimler bugün 100 yaşında...

Türkiye’nin modernleşmesinde dönüm noktasını oluşturan, laik ve çağdaş bir devlet yapısını esas alan bu düzenlemeler, sadece Türkiye’nin değil, dünya ülkeleri arasında da öne çıkıyordu.

Server Tanilli, Cumhuriyetle gelen devrimleri “önce bütün bir toplum yaşamına damgasını vuran köklü değişikliklerin altı çizilmeli” diye vurgularken şöyle devam ediyor: “İmparatorluğun yıkılışının arkasından ulusal bir devlet doğmuştur ve Türk insanı da çoğunluktadır ülkede; monarşi kaybolur ve cumhuriyet ilan edilir. Artık ekonomi ve politika bir ulusal eksen çevresinde dönüp biçimlenecektir. Bunun bir sonucu olarak eğitim de ulusal ve cumhuriyetçi olacaktır.

EĞİTİM ANLAYIŞI

Dahası var: Ümmet anlayışına, onun geleneksel ve dinsel yapısına karşı çıkarak eğitim; laik, akılcı ve modern bir nitelik taşıyacaktır.”

Tanilli’nin bu sözleriyle amacını gösterdiği Atatürk’ün devrim kanunlarını sosyolojik bir çerçevede Talcott Parsons’ın “sistem teorisi” ile de örtüştürmek mümkün.

Bu bağlamda devrim kanunları, yapısal farklılaşma ve yeni normların entegrasyonunu kolaylaştırmak için yapılmış temel atılımlar olarak görülürken modern Türkiye’nin dünyadaki yer tayinini yansıtırken, aynı zamanda dünya tarihinde benzer dönüşümleri yaşamış diğer ulusların deneyimleriyle de örtüşüyordu.

Bireylerin toplumsal konumlarını değiştirebilme kapasitesini artırıp toplumsal “mobilite”yi teşvik eden, sosyal ve kültürel evrilmeyi, toplumu daha işlevsel hale getirmeyi de hedefleyen devrimler; hem ulusal hem de global bir perspektifte tarihsel ve toplumsal dönüşümlerin karmaşık ama bütünleştirici bir parçası olarak okunabilir.

Örneği var: Eğitimin laik devlet kontrolü altında birleştirilmesi, Fransız Devrimi’ndeki “herkese eşit eğitim” ilkesini anımsatırken John Dewey’nin eğitim felsefesiyle paralel bir yaklaşım olarak da yorumlanmıştı.

Burada İsmail Hakkı Tonguç’u unutmamak, özel bir parantez açmak gerekiyor kuşkusuz.

Onun geliştirdiği eğitim anlayışı bireylerin toplum için üretken katılımcılar olarak yetiştirilmesini hedeflemişti. Köy Enstitüleri buradan yoğrulmuştu.

Atatürk; eğitimin toplumsal değişimin kaldıracı olduğuna ve bireyin topluma uyum sağlamasında temel bir rol oynadığına inanıyordu. Bu inancıyla eğitimin birleştirilmesi, toplumsal bütünlüğün sağlanmasında kilit bir role sahip oldu.

ÇAĞDAŞLAŞMANIN PARÇASI

Latin alfabesinin kabulüyle de dilin düşünce üzerindeki etkisinin altını çiziyor, iletişimin ve bilginin Batı ile bütünleşmek için stratejik bir adım olduğunu gösteriyordu.

Dili değiştirmenin, ulusun kendini ifade şekilleri ve birleştirici semboller arasındaki ilişkiyi pekiştirmenin Benedict Anderson’ın “Hayali Cemaatler”de tartıştığı gibi, ulusal kimliğin inşasında güçlü bir araç olduğunu öngörüyor; ancak Ziya Gökalp gibi, Türkleşmek ve çağdaşlaşmanın yanında; ama ondan farklı olarak İslamlaşmaya gerek bulunmadığını da işaret ediyordu.

Semboller ve giyim tarzlarının dönüşümü, toplumlardaki modernleşme arzusunu sembolize eder ve çoğu zaman ulusal bir yeniden doğuşun göstergesi olarak kabul edilir; bu yüzden “tradicionalist” yapıların kaldırılması da önemli.

Atatürk’ün “Halkı cahil bıraktınız, milletin gerçek düşmanları sizsiniz” sözleri ile resmiyet kazanan tarikatların lağv edilmesi, şapka devrimi ve kılık kıyafetin düzenlenmesi, post-Osmanlı döneminin modernleşme çabalarında da önemli bir örnek teşkil ediyordu.

Dini kurumların kapatılmasıyla ussallaşma ve dünyevileşme süreçleriyle Türkiye, laikleşmeyi bir devlet politikası olarak benimseyerek Batılı modernitenin bir parçası haline geliyordu.

KADIN HAKLARININ GELİŞİMİ

Devrim kanunlarıyla modern toplumda bireysel hak ve özgürlüklerin ön plana çıkması, Montesquieu’nun “Özgürlük, hukuk kurallarına uygun yapılan her şeyi yapma yeteneğidir” düşüncesi ile de paralellik gösteriyordu.

Şeriye mahkemelerini ve şeri hukuka dayalı kanunları kaldırarak yerine laik hukuk sistemi inşa eden hukuk devrimi; kadınlara medeni haklar tanıyan ve politik alanda aktif rol almalarına izin veren Medeni Kanun bunlardan birkaçı... Türkiye’deki kadın hakları alanındaki devrim kanunları, Batı’daki sufrajet hareketleri ile paralellik gösterir ve tarihte kadınların oy kullanma hakkı kazanmalarının ilk örneklerinden birini oluşturur.

Kadınların toplum içindeki yerlerinin yeniden tanımlanması açısından önemli olan adımlar, milletvekili seçilme hakkını 1934’te kazanmaları ise dünya politik tarihinde benzersiz bir adım oldu.

Sonuç olarak; Devrim kanunları, Türkiye’nin gelişimine etki etti ve bugün de etmeye devam ediyor.

Türkiye’yi, çağdaş bir ulus devlet yapılanması çerçevesinde dönüştürmeyi hedefleyen geniş bir “spektrum”daki kanunlar, Franz Fanon’un “görsel direniş” kavramından, toplumsal normlar ve devlet politikaları arasındaki ilişkilendirmelere kadar birçok örneği gözler önüne seriyor. Türkiye’nin, “otantik dönemden” koparak modern bir devlet yapısına geçişini simgeliyor.

Kısaca, Atatürk’ün devrim kanunlarını, dönemin toplumsal dönüşümlerini ve devlet modernleştirme politikalarını anlamada sosyolojik ve tarihsel bir “lens” olarak ele almak, bugün hâlâ ufuk açıcı; çünkü bu devrimler, Türkiye’nin geçmişini ve bugününü anlama yolunda bir dizi teorik çerçeveyle bize ışık tutuyor.

GÜLİZAR BİÇER KARACA

TBMM BAŞKAN VEKİLİ / CHP DENİZLİ MİLLETVEKİLİ

Yazarın Son Yazıları

Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma - Prof. Dr. Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025