Gündelik yaşamın otoriterleştirilmesi - İbrahim Berksoy
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Gündelik yaşamın otoriterleştirilmesi - İbrahim Berksoy

07.03.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Yerleşik demokratik toplum düzenlerinde yerel seçimler ile gündelik yaşam arasındaki ilişki genel siyasi seçimlerden daha güçlü ve görünürdür. Gündelik yaşamda halkla sürekli iç içe olan yerel yönetimlerin, yalnızca seçim dönemlerinde değil yönetim anlayışlarıyla, yapıp ettikleriyle her an halkın yanında olmaları beklenir. “Eser ve hizmet siyaseti”nin, yerel halkın ve örgütlü kesimlerin gündelik yaşamın gerekleriyle uyumlu talep ve beklentilerinden hareketle yapılması esastır. Yerel demokrasi, yerinden yönetim bunu gerektirir.

Bugün bu anlayış ve ilkelerden oldukça uzağız. Her fırsatta en yüksek perdeden seçmene söylenen şey şu: Belediyeler, -devlet daireleri gibi- merkezi yönetimin “eser ve hizmet siyaseti”nin yereldeki “uzantısı” olsun! Ankara’da ülkeyi biz yönettiğimize göre yerelde belediyeleri de biz yönetmeliyiz. Böyle olursa merkezi hükümet ile yerel yönetim arasında “şiir gibi” bir ilişki olur; büyük kentlere, illere, ilçelere hizmet gelir, yoksa bir şey gelmez... 

Turgut Özal, Ankara’da merkezi hükümetin başıyken 1989’daki yerel seçimlere “Eli kolu bağlı belediye başkanınız olsun ister misiniz” propagandasıyla girmişti. O yıllar toplumsal muhalefetin güçlendiği, Özal iktidarının ise kan kaybetmeye başladığı yıllardı. Halk bu propagandaya tepki gösterdi. Tıpkı İstanbul’da sudan gerekçelerle seçimin yenilenmesine tepki gösterip Ekrem İmamoğlu’nu büyük bir farkla yeniden seçtiği gibi, halk 1989’da da Özal’a rağmen muhalefetin belediye başkan adaylarını seçmişti. Şimdi aynı propagandaya Erdoğan başvuruyor. Ama bir farkla: Özal, bu yola başvururken siyaseten güçsüzdü, bunu kendi de biliyordu. Erdoğan ise aynı yola -muhalefetin dağınıklığı ve tutarsızlığı yüzündensiyaseten belki de en güçlü olduğu bir dönemde başvuruyor! 

SİYASETİN AĞIR BASKISI 

Ülkemizde “yerel siyaset” merkezi siyasetin ağır baskısı altındadır. Bu yüzden yerel seçim kampanyaları genel seçim kampanyalarının gülünç birer karikatürüne benziyor. Ankara’da parti merkezlerinde ve TV stüdyolarında üretilen genel siyasi propaganda şehirlere, ilçelere, mahallelere, evlere dalga dalga yayılıyor. Anayasal toplum düzeninin gereklerine uygun olarak devleti yönetme niteliğini çoktan yitirmiş bir merkezi siyasi yönetim (Saray ittifakı) seçim yaklaştıkça bir yandan emrindeki propaganda hoparlörünün sesini sonuna kadar açıyor, öte yandan da muhalif sesleri çarpıtarak, hedef göstererek bastırıyor. 

Bu durum seçim dönemleriyle sınırlı kalsa belki bir nebze katlanılabilir; ama -tektipleştirmenin de ötesinde- gündelik yaşamın otoriterleştirilmesi, merkezi hükümetin ideolojik siyasetine bağımlı hale getirilmesi toplumsal yaşamımızı her geçen gün daha fazla tehdit ediyor. Gündelik yaşamın, toplumun kılcal damarlarına nüfuz edebilecek kadar “etkili” ideolojik aygıtlar eliyle her gün yeniden biçimlendirilmesi, “tahkim” edilmesi, en az toplumdaki “kutuplaşma” kadar tehlikelidir. Küçücük çocuklardan genç öğrencilere, ev kadınlarından çalışan kadınlara, gençlerden yaşlılara hemen her kesim artık şiddete dönüşen otoriter gündelik yalanın baskısına maruz kalmaktadır. 

İNSANLIĞIN GEREĞİ

Bugün gündelik yaşamın otoriterleştirilmesini kolaylaştıran, bunu olası kılan en belirleyici unsur, yokluk ve yoksulluktur. Yokluk ve yoksulluk halkın yaşam damarlarını birer birer kurutmaktadır. Çoksesli, çok renkli, çok dilli “şenlikli toplum” umudunun yerini, liberalizmden neoliberalizme, kâr hırsına ve sömürüye dayalı acımasız bir rekabetin hüküm sürdüğü iktisadi ve sosyal düzende “ayakta kalabilme” kaygı ve endişesi almıştır. 

SOSYAL DÜZEN

Ne Türkiye’de ne de dünyanın herhangi bir yerinde insanlık onuru böylesi bir baskıyı, sömürüyü, kâr hırsını, acımasızlığı, güvencesizliği, vurdumduymazlığı, iş kazalarında ölümü, madenlerde göçük altında kalmayı, ölmeyi, öldürmeyi kabul edemez. Liberalizme, neoliberalizme, bu iktisadi ve sosyal düzenlerin ideolojik aygıtlarına, gündelik yaşamı alabildiğine otoriterleştiren gerici-faşist uygulamalara karşı var gücüyle direnecektir. Çünkü insanlık bunu gerektirir.



Yazarın Son Yazıları

Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025