Milli egemenliğin sınırları - Prof. Dr. Doğan Soyaslan
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Milli egemenliğin sınırları - Prof. Dr. Doğan Soyaslan

20.03.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Anayasa değişikliklerine ilişkin haberler yine basında yer almaya başladı. Bazı hukukçular, siyasi meşruiyetinin gereği olarak TBMM’nin anayasanın bütün hükümlerini değiştirebileceğini ileri sürmektedirler. Halka ait iktidarı kullanan Meclis’in yetkisi sınırsız değildir. Ulusal iradeler toplumsal ilerlemeler için kendi kendilerini sınırlamış ve vazgeçilmez temel değerlerle bağlamışlardır. Bu değerler kendi tarihlerinde yaşanan siyasi olayların sonucu toplumlarca oluşturulmuş ve anayasal hüküm haline getirilmiştir.

Örneğin, Fransa 1792 yılında I. cumhuriyeti, takiben imparatorluk ve restorasyonu, temmuz monarşisini, 1848 yılında II. cumhuriyeti, 1852 yılında II. imparatorluğu, 1870 yılında III., 1945 yılında IV., 1958 yılında V. cumhuriyetleri kurmuştur. Fransız Anayasası’nın 89/4, 5. maddesinde cumhuriyetin şekli ve ülke birlik bütünlüğünün değiştirilemeyeceği kabul edilmiştir. Yine 1947 tarihli İtalyan Anayasası da 139. maddesinde cumhuriyetin şeklinin değiştirilemeyeceğini içermektedir.

Anayasalar yalnızca anayasa kitapçığının içerdiği metinden ibaret değildir. Ülkelerin özgürlükçü kamu hukuku birikimini de içerir. Örneğin, 1789 tarihli “İnsan ve Yurttaş Hakları Deklarasyonu Fransız Anayasa Hukuku” içindedir. Nitekim Fransız Anayasa Konseyi (Mahkemesi) “Ermenilere karşı soykırım yapılmamıştır” ifadesini suç sayan kanunu 1789 tarihli deklarasyonun 19. maddesinde ifadesini bulan düşünceyi açıklama özgürlüğüne aykırı sayarak iptal etmiştir. Ayrıca anayasa hükümleri başlangıç hükümleri ışığında yorumlanır.

Batı’da anayasal haklar, özgürlüklerinin bilincine varmış insanların iktidarlara karşı mücadeleleri sonucu elde edilmiştir. Bunun da temelinde teknolojik buluşların üretim ilişkilerini değiştirmesi ve buna bağlı olarak doğan ve yayılan düşünceler vardır.

Cumhuriyete geçişin tarihi

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 4. maddesine göre de cumhuriyetin şekli, özgürlükçü siyasi düzen, laiklik, hukuka bağlı devlet ilkeleri ve ülkenin birlik ve bütünlüğüne ilişkin hükümler değiştirilemez. Türk anayasasına göre değiştirilemeyecek hükümler bunlardan ibaret değildir. Anayasanın 174. maddesinde düzenlenmiş bulunan, Cumhuriyetin çağdaş gelişmiş ülkeler düzeyine daha çabuk ulaşmasını sağlayan (Eğitimde birlik, tekke ve zaviyelerin kapatılması, Latin alfabesinin kabulü gibi) devrim kanunları da değiştirilemeyecektir. Hatta bu hükümler anayasanın diğer hükümlerinin de üzerindedir. Çünkü anayasaya aykırılıkları ileri sürülemez.

Ayrıca TC Anayasası da başlangıç hükümlerinde ifade edilen özgürlükçü demokrasi, hukuka bağlı devlet, Atatürk ilkeleri doğrultusunda yorumlanacaktır. Değiştirilemeyecek ilkelerin arkasında ulusal var oluş savaşı vererek bir ortaçağ imparatorluğundan Cumhuriyete geçişin tarihi yatar.

Söz konusu ilkeler asli kurucu iktidarlar (kurucu meclis) tarafından bile değiştirilemez. Çünkü akla, insan özgürlüğüne ve laikliğe dayanan cumhuriyetler, insanlığın geldiği son aşamadır.

Cumhuriyet insanın kendi geleceğini, kaderini belirlemesi, aklını başkalarına emanet etmemesi, sorumluluk üstlenmesi, kendini idare edenleri belirlemesi, gereğinde onları iktidardan uzaklaştırmasıdır. Demokrasilerde iktidarın sahibi halk, cumhurbaşkanlarının görev sürelerini genel olarak bir ya da iki devre ile sınırlamıştır. ABD, Fransa ve Almanya iki dönem, İtalya bir dönem seçilme hakkı tanımıştır. Bunun nedeni siyasi yarışta başkalarının da seçilme, hizmet etme, kamu hizmetlerinden yararlanma haklarını korumak, siyasi rekabeti sağlamak, suiistimalleri ve tek kişi yönetimine dayalı otoriter rejimlere kayışları engellemektir.  

Hukuka bağlılığın güvencesi

Cumhuriyet hukuka bağlılığı da gerektirir. Anayasalar hukuk düzeninin temel ilkelerini belirler. Hukuk insanların önünü aydınlatan ışıktır. Hukuka bağlılığın güvencesi devlet iktidarının yasama, yürütme ve yargı arasında bölünmesidir. İnsanların geleceği öngörerek emin adımlarla ilerlemesini sağlar.

Cumhuriyetler insan aklının ve vicdanının özgürlüğü üzerine kurulmuşlardır. Dogmalarla bağlı değildirler, laiktirler. Laiklik insan vicdanının ve aklının hiçbir kalıplaşmış düşünceyle bağlı olmamasıdır. Vicdan özgürlüğü içinde insanların ve toplumun ihtiyaçları için gerekli kuralların insan aklı tarafından konulmasıdır. Özgürlük insan zihninin iç yapıdan veya dışarıdan bir baskıya maruz kalmadan bir emre veya kutsal kurala bağlı olmaksızın, aslında sebep sonuç ilişkisi içinde olan verileri değerlendirmesidir. Laiklik ve özgürlük bir bütünün parçalarıdır. Hukuk içinde özgürlük ve laiklik toplumsal ilerlemenin temelidir.

Bir toplumun anayasal bir hukuk düzeninde yaşaması için soyut kuralların yazılması yetmez. Kurallar kadar önemli olan kuralların dürüst yorumlanması ve uygulanmasıdır da.

Her ne kadar TC Anayasası’nın 4. ve 174. maddeleri değiştirilemeyecek hükümler koysa da aslında yirmi yıldan beri anayasaya uyulmamış, anayasa hükümleri kâğıt üzerinde kalmış, anayasanın içi büyük ölçüde boşaltılmıştır ve süreç devam etmektedir. Bunun nedeni Türk toplumuna özgürlüklerin devlet tarafından bağışlanmış olması, insanların özgürlüklerinin bilincinde olmayışı ve asırlar içinde oluşmuş mutlak itaatçi kültürdür.

Parlamentolar meşruiyetlerini özgürlükçü oluşlarından, toplumu ilerletici hukuk düzeni kurmalarından alırlar. Bu nedenle parlamentolar anayasanın değiştirilemeyecek hükümlerini değiştiremez, özgürlükçü rejimin özüne dokunamazlar. Aksi halde meşruiyetlerini kaybederler. 

Yazarın Son Yazıları

Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025