Okay Temiz-Don Cherry ikilisinden: Kaybolmuş bir caz başyapıtı

Okay Temiz-Don Cherry ikilisinden: Kaybolmuş bir caz başyapıtı

22.12.2024 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Elimin altında bir mücevher var! Heyecan verici bir plak! Kapağın ön yüzünde İstanbul silueti, yükselen minareleri, ışıltılı Marmara Denizi’yle, uçuşan martılarıyla... Bu siluetin önünde 70’lerin Galata Köprüsünün üzerinde tanıdığım bir başka siluet: Ta kendisi James Baldwin! Usta sanatçı Sedat Pakay’ın çekmiş olduğu muhteşem bir fotoğraf.

Plağın öteki yüzünde dev harflerle iki isim: “Don Cherry-Okay Temiz”. Hemen altında şu satırlar: “20. Yüzyıl Türkiye’sinden Kaybolmuş bir Caz Başyapıtı”, “Türk Tiyatro Müziği-1970”

Bu plak, çok kısa bir süre önce “Caz Plak” etiketiyle ilk kez dünya ile buluştu. Haluk Damar ve Erinç Güzel tarafından kurulan Caz Plak, Japonya’dan ABD’ye, İngiltere’den Avustralya’ya, dünya caz plak endüstrisinin belli başlı merkezlerinde vitrinleri süslüyor. En iyisi baştan başlayayım. 

DEVLERİN BULUŞMASI 

Yıl 1969. Engin Cezzar-Gülriz Sururi Tiyatrosu, “Düşenin Dostu” oyununu oynayacak. Eseri ünlü Amerikalı yazar, James Baldwin sahneliyor. Ben de onun asistanlığını yapıyorum. Oyuncu kadrosunda Engin Cezzar, Ali Poyrazoğlu, Aydemir Akbaş, Bülent Erbaşar, Erden Alkan var. Müziği kim yapacak derken...

Bir rastlantı: Dünyanın sayılı caz sanatçılarından trompet ustası Don Cherry’nin yolu İstanbul’a düşmüş. Baldwin ve Don Cherry, iki dost sokakta karşılaşınca bir kenetlendiler, bir daha ayrılmadılar. Don Cherry’i apar topar yakalayıp tiyatroya götürüp provalara soktuk. 

Don Cherry İstanbul’da yalnız değildi. Arkadaşı ve İsveç’te birlikte çaldığı, çalıştığı, perküsyon ve ritm ustası Okay Temiz’le birlikteydi. İkisi provaları izlediler, izlediler ve sonunda stüdyoya kapandılar. Stüdyodan çıktıklarında “Düşenin Dostu”nun müziği tamamlanmıştı. Oyunun müziği muhteşem olmuştu. Oyunumuzu 1970’in ilk iki ayında 30 bin kişi izledi.

KÜLTÜRLERİN KUCAKLAŞMASI 

Ne zamandır kayıp sanılan “Düşenin Dostu” oyununun müzik kaydı, araştırmacı yazar (aynı zamanda E. Cezzar’ın biyografi yazarı) Gökhan Akçura tarafından lisanslanmış orijinal makara bant üzerinden restore edildi. İşlemler Grammy Ödüllü, İngiltere merkezli “Optimum Mastering Bristol” stüdyolarında, mastering profesörü Shawn Joseph tarafından gerçekleştirildi. Ve İngiltere’de plak haline getirildi. Albüm kapağının içinde Gökhan Akçura, Okay Temiz, Engin Cezzar ve benim dört farklı dile çevrilmiş yazılarımız ile o dönemin fotoğrafları yer alıyor. 

Yıllar sonra, oyunun müziğini plaktan dinlerken kültürlerin buluşması, kucaklaşması beni çarpıyor. Vurmalı çalgılarla nefeslilerin diyaloğu muhteşem. O melodilerde, ritimlerde hem İstanbul var hem de New York. Hem Anadolu hem de farklı kültürlerin ezgileri. Çarpıcı oyunun tüm içeriği de var: Erkekler dünyasındaki yalnızlık, hüzün, çaresizlik, hoyratlık, öfke, acımasızlık... Ama aynı zamanda sevinç anları, dayanışma neşe, şefkat... Plağın tanıtımında boşuna dememişler: “Tekrarı olmayan bir mucize!” Evet, öyle! 

OKAY TEMİZ FENOMENİ 

Okay Temiz’e gözümüzün nuru gibi bakmalıyız. O gerçek bir fenomen. Türk cazının yurtdışındaki ilk temsilcilerinden ve Türkiye’den dünyaya açılan ilk caz plaklarına imza atan bir öncü.


Okay Temiz

Okay Temiz’in “Caz Plak”la bu ilk çalışması değil. Daha önce de “Okay Temiz-Live in Montreux Jazz Festival 1982”, “Don Cherry Trio-Live in Paris 1971” ve “Okay Temiz-Drummer Of Two Worlds” (İki Dünya Davulcusu O. Temiz) plakları Avustralya’dan Japonya’ya, Amerika’dan Yeni Zelanda’ya, 4 kıta, 67 ülkede, 600’ün üzerinde müzik dükkânında satışa sunuldu. Caz Plak imzasıyla Japonca, Fransızca, İngilizce ve Türkçe hazırlanan plaklar, farklı kapak tasarımıyla sanatseverlere ulaştı.


Plak Japonya'da

Uygar ve hak bilir, vefa bilir bir ülkede yaşıyor olsaydık adına kim bilir neler yapılırdı. Bugün James Baldwin (2024, 100. doğum yılıydı), Don Cherry ve Engin Cezzar hayatta değiller. Eserleriyle yaşıyorlar. Okay Temiz’e güç, sizlere de onu dinleme fırsatı diliyorum.

‘BARIŞ ELÇİLERİ’ CRR’DE

Honduras, Almanya, Japonya, Türkiye ve Güney Koreli sanatçılardan oluşan Pacific Quintet Türkiye’deki ilk konserini bu akşam (22.12) CRR sahnesinde veriyor.

Aliya Vodovozova flüt, Fernando José Martínez Zavala obua, Liana Leßmann klarinet, Traian-Petroniu Sturza fagot ve Pablo Neva Collazo korno. Onlar ilk kez 2017’de Leonard Bernstein’ın Japonya’da kurduğu Pacific Müzik Festivali’nde bir araya geldiler. Her biri dünya çapında orkestraların (WDR Senfoni Orkestrası, Düsseldorf Senfoni Orkestrası, Berlin Filarmoni Karajan Akademisi ve Bremen Filarmoni Orkestrası) üyeleri. Sayısız ödül kazanan topluluk, uluslararası basında “harika beşli” ve “barış elçileri” olarak anılıyor. Konser programının sürprizi ise Fazıl Say’ın Alevi Dedeler Rakı Masasında adlı eserinin seslendirilecek olması. Bu konser kaçmaz! Benden söylemesi.

Yazarın Son Yazıları

Aşkla ölüm arası

O kadar güzeldi ki tadı damağımda kalmıştı.

Devamını Oku
07.12.2025
Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025