Rusya Savunma Bakanlığı: ABD, biyolojik laboratuvarların sayısını önemli ölçüde artırdı

Rus yetkili İgor Kirillov, ABD'nin "dış ortamdan maksimum düzeyde izolasyona sahip biyolojik laboratuarların sayısını arttırdığını" savunarak, "Son birkaç yılda ABD'de BSL-3-plus ve BSL-4 maksimum izolasyon seviyelerine sahip biyolojik laboratuvarların sayısı önemli ölçüde arttı" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Rusya Silahlı Kuvvetleri Radyolojik, Kimyasal ve Biyolojik Koruma Birliği Şefi İgor Kirillov, Rus ordusu tarafından elde edilen verilerin ABD'nin Ukrayna'da biyolojik silah geliştirdiğini bir kez daha kanıtladığını söyledi.

İgor Kirillov, "Pentagon, ekonomik açıdan önemli bu enfeksiyonları ulusal topraklarının dışında, jeopolitik düşmanlarının sınırları boyunca yer alan biyolojik laboratuvarlarda aktif olarak incelemektedir. Bu durum, ABD'nin Ukrayna toprakları da dahil olmak üzere ulusal yetki alanlarının dışında biyolojik silah bileşenleri geliştirdiğini bir kez daha teyit etmektedir" ifaelerini kullandı.

Kirillov, ABD'nin Ekim 2022'de doktriner bir nitelik taşıyan ve biyolojik risk yönetimini ABD için hayati bir öncelik olarak tanımlayan Ulusal Biyolojik Tehditler Stratejisini yayınladığını hatırlatarak, "Onaylanan strateji ile Washington, ulusal çıkarları doğrultusunda biyolojik tehditleri önlemek, bunlara yanıt vermek ve etkisiz hale getirmek için ABD kontrolünde bir mimari oluşturmayı planlıyor" dedi.

Kirillov, diğer ülkelerden patojen koleksiyonlarının barışçıl amaçlar kisvesi altında ABD'ye sunulduğunu, özellikle de Amerikalıların insani işbirliği himayesi altında Orta Asya ve Transkafkasya'da özellikle tehlikeli enfeksiyonların patojenlerini seçmeyi planladığını söyledi.

"SOĞUK SAVAŞ'TAN SONRA FAALİYETLERİ HIZLANDIRDI"

ABD'nin, Sovyetler Birliği dönemi sonrasında askeri-biyolojik faaliyetlerini hızlandırdığını savunan Kirillov, "Orta Asya ve Transkafkasya ülkelerinde tamamen barışçıl görevleri çözme kisvesi altında, bu bölgelerde endemik olan veba, şarbon, tularemi gibi özellikle tehlikeli enfeksiyonların patojen örneklerinin seçilmesi ve genotiplendirilmesi planlanmaktadır. ABD yönetimi, sözde 'insani' işbirliğinin iyi kurulmuş bir senaryosunu kullanıyor" dedi.

Kirillov, "Sonuç olarak, birleşik biyo-izleme sistemine bağlı bir biyo-muhafaza tesisi kurulur. Patojen koleksiyonları da dahil olmak üzere ülkenin tüm biyolojik gelişmeleri ABD'nin malı haline gelir ve kurulan laboratuvar üssü ABD desteği olmadan işe yaramaz hale gelir" diye ekledi.

"ABD GÜVENLİK TAAHHÜTLERİ KONUSUNDA NET DEĞİL"

Kirillov, ABD'nin biyolojik araştırmalarındaki güvenlik taahhütleri konusunda hiçbir zaman net olmadığını belirterek, "ABD'nin kendi kontrolü altındaki biyolojik laboratuvarlarda yürütülen araştırmaların güvenliği konusundaki taahhüdünü hiçbir zaman açıkça belirtmediğine dikkat edilmelidir" diye konuştu.

Kirillov, "Bağımsız Intercept şirketi tarafından yürütülen soruşturma sırasında 5,5 bin sayfadan fazla olay raporu incelendi. Washington, Minnesota ve Illinois'deki üniversitelerde yürütülen araştırmaların laboratuvar içi enfeksiyonlara yol açtığı ve tehlikeli patojenlerin daha fazla yayılma riski yarattığı sonucuna varıldı" ifadelerini kullandı.

Kirillov, bu istatistiklerin Fort Detrick'teki Bulaşıcı Hastalıklar Tıbbi Araştırma Enstitüsü gibi askeri biyolojik tesislerde meydana gelen olayları hesaba katmadığını da belirterek, şunları kaydetti:

"Bununla birlikte, enstitü şeffaf olmayan ve güvensiz faaliyetleri nedeniyle ABD federal kurumları tarafından defalarca soruşturmalara konu olmuştur. Örneğin 2009 yılında, biyomateryal kayıtlarının ihlali, kayıp, hırsızlık ve patojen kaçakçılığı riskleri yaratması nedeniyle faaliyetleri askıya alındı. 2001 yılında ABD'de gerçekleşen şarbon sporu dağıtımı biyoterörist saldırılarının baş şüphelisi mikrobiyolog Bruce Evans'ın çalıştığı enstitü olduğunu hatırlayın."