2024: yeni bir başlangıç
Yeni yılın yedinci günündeyiz. Biraz durup varlığımız hakkında düşünsek iyi olmaz mı?
“Yeryüzünün ilk sabahında orada olmalı. Yeşilin kokusu daha yeni tamamlandı. Güneş suyun üstünde, kendine bakıyor. Suda ışıl ışıl bir sevinç var. Sarı bir gelinciğin üzerinden rüzgâr usulca geçti. Bir kırlangıcın sesi geliyor. Dağlar gökyüzündeki maviyi yeni fark etti. Ne kadar çok çiçek var. Kelebekler telaş içinde, neden çiçeklerin değil de kendilerinin uçabildiğini anlamaya çalışıyorlar. Toprak, kendi kokusunu şimdi duydu. Şaşırmıyor. Her şey olması gerektiği gibi. Bugün, yedinci gün. Yeryüzüne yağmur damlaları düşmeye başladı. Tanrı’nın bu olanlardan haberi yok. O, bugün dinleniyor.” (*)
Yeryüzüne ilk yağmur damlaları değdiği günden bugüne çok şey yaşandı. Ateşi icat ettik, yiyecekleri uzun süre saklamanın yollarını bulduk. Arada sayısız katliam, salgın hastalık ve iki dünya savaşı yaşandı. Konuşan makineler yapabiliyoruz. Bizi gerçekten dinleyen dostlarımız bu dünyadan birer birer göçüp giderken dijital ikizimizle arkadaşlık ediyoruz. Çok yalan söyledik. İncittiğimiz insanlar var. Utandığımız zamanların birer travma olarak bilinçaltında durduğunu hatırladıkça iyice içimiz sıkılıyor. Geçmişte çok şey oldu. Geçmiş, omuzlarımızda bir yorgunluk olmaktan başka bir şey değil.
Bugün pazar. Yeni yılın yedinci günü. Dinlenmeli ve belki biraz düşünmeli. Geçmişi değil, daha çok geleceği düşünmeli. Yeni başlangıçlar bize genel olarak bir ümit ve heyecan verir. Bu duygular, düşünce geleceğe yöneldiğinde ortaya çıkabilecek duygulardır. Her yeni yıl bize bir tür yeniden doğma olanağı verirken aynı zamanda geçmişin ortadan kaldırılmasına aracı olur.
Zaman birimi olarak güneş yılının kabul edilmesi Mısırlılara dayanır. Yeni yılın başlangıç tarihi hangi ay, hangi gün olursa olsun tüm kültürlerde bu başlangıç “yeniden doğum”a gönderme yapar. Kaostan (düzensizlik) kozmosa (düzen) geçiş olan kozmogonik eylem her yeni yıla girişte yinelenir. Modern öncesi topluluklarda periyodik yenilenme/yeni yıl kutlamaları, ifritlerin, hastalıkların ve günahların kovulmasına ilişkin ritüellerle doludur. Bu anlamıyla geçmişte olan bitenin sıfıra çekilmesine Mircea Eliade, “Tarihin ilga edilmesi” diyor. (**)
İfritlerin, hastalıkların, günahların kovulması modern çağ öncesi topluluklara ait eğilimler olarak kabul edilse de üstü örtülü bir biçimde çağdaş insanın da sürdürdüğü eğilimlerdir. İfritlerin yerini “olumsuz düşünceler” almış, hastalık ve günah hâlâ yakamızı bırakmamıştır. Eliade, tarihin insan üzerinde yarattığı teröre dikkat çekerek tarihe katlanma yöntemi olarak onun ortadan kaldırılmasına yönelik girişimleri anlamlı buluyor.
ÖZNEDEN NESNEYE
Her ne kadar çağdaş insan (Hegel sonrası tanımlama) tarihin “zorunlu öznesi” olsa da kendi tarihini yok etme arzusunu içinde barındırmaktadır. İnsan “eskiden olduğu şey olmamakta” özgür değilse tarihin öznesi değil nesnesi haline gelecektir.
Yeni bir yıl başladı. Zihinde gezdirilen ifritleri, geçmişin olumsuz imgelerini ortadan kaldırmaya niyet etmek pek mümkün. Yeryüzünde yaşanan ilk sabaha tanık olmadık ama bu “bugün” yaşadığımız sabahı “ilk sabah” ilan etmemize engel değil.
2024 yılı yeni bir başlangıçtır. Sevincin, sevdanın, neşenin gözlerimizi güneş gibi parlattığı bir yıl dilerim. Mevlana’nın dediği gibi: “Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım!”
KAYNAKÇA
* Yazdığım Yüzyıl Bilimkurgu serisinin ikinci romanı olan ‘Yeşil Adam’ın giriş metni.
** Mircea Eliade, Edebi Dönüş Mitosu.
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Sette kavga çıkmıştı: Siyah Kalp dizisinde flaş ayrılık