“Sana Rağmen”de sanatçı sevilen sanatçılarla da işbirliğine gidiyor. Albüm, Ertem’in güçlü vokali ve kalemi, Mabel Matiz, Cihan Mürtezaoğlu, Ediz Hafızoğlu, Duygu Soylu, Sena Şener'in özgün dilleri ve melodileri, Sezen Aksu’nun da dev katkısıyla bu yıl çok konuşulacak. Duygu yönünden ağır basan albümde geleneksel tınıları da hissediyorsunuz ancak şarkılar günümüzün yenilikleriyle bir potada eriyor. Ceylan Ertem’le konuştuk.
"DELİLİK SAYILACAKTI"
* Hâlâ zaman zaman single’lar yayımlasanız da birkaç yılda bir çıkan albümleriniz hayranlarınızı sevindiriyor. Sizin müziği tüketim alışkanlığınızla ilgili mi bu? Yoksa bir meydan okuma mı?
Meydan okuma demek istemiyorum ama ben bunu seviyorum, hâlâ kaset, plak, CD koleksiyonumu saklıyorum ve geliştiriyorum. Evimde en sevdiğim köşe müzik dinleme ve okuma köşem. Hatta müzik yazma odamdan daha önemli bir oda orası. Ayrıca tek bir şarkıya onlarca sorumluluk yüklenmesini de hâlâ tam olarak kabullenemedim, şarkı yazarlarının albümleri onların kitapları niteliğindedir bana göre, her sayfasının başka bir değeri vardır, her şarkının da başka bir değeri vardır. Hatta şarkılara “hit” deniliyor olması da hoşlandığım bir tanımlama değil.
* Albümün ikinci bölümünü ne zaman dinleyebileceğiz?
Az önce dediğimiz gibi günümüzde zaten albüm yayınlamak bile olağanüstü karşılanırken 20 şarkıyı bir anda paylaşmak iyice delilik sayılacaktı. İlk on şarkı zaten önden hazırlanmıştı ve bitmişti. Diğer şarkıları da önümüzdeki aylar içerisinde paylaşacağım. Mayıs ayı ortası en geç bütün şarkıları paylaşmış olurum diye hayal ediyorum.
20 ŞARKIDAN SEKİZİ AKSU ESERİ
* İlk bölümde Sezen Aksu’nun tek başına üç, Mabel Matiz ve sizinle birlikte ortak olan besteniz dahil toplamda dört şarkısı var. Dinleyebildiğimiz “Tanrıçalar Memleketi”, özlenen Aksu şarkılarına doğru bizi bir yolculuğa çıkıyor. Bu ortaklıklar nasıl gelişti?
Hepsi çok doğalında gelişti. Mabel ile 14 yıllık bir arkadaşlığımız var zaten. Birbirimizi tanıyoru, seviyoruz. Ben bir nakarat yazdım ve ona aklına, kalbine bir şeyler gelirse yazar mısın diye sordum, o da birkaç gün içerisinde şarkının A ve B bölümünü yolladı. Şarkı aslında bitmişti, sözleriyle ilgili “Bir kez daha bakarız” demiştik. Ben bu yaz hazır olan şarkıları Sezen'e dinlettiğimde Sezen “Bir Feda Daha”nın sözlerine dokundu ve böylece ortak bir şarkımız olmuş oldu. Mabel de ben de çok gururluyuz, mutluyuz.
Sezen'in albüme dahil olması ise aslında birkaç yıl önce verdiği “De Gari”nin yeni aranjesi ve benim yorumumu beğenip bütün albümü de dinledikten sonra heyecanlanmasıyla başladı diyebiliriz belki. Ayrıca biz Sezen'le tanıştığımızdan beri iyi anlaşıyoruz, sürekli iletişimdeyiz. Sezen benim için çok değerli ve özel, bunu artık bilmeyen yoktur sanıyorum ki. Sezen'le vakit geçirmek, dertleşmek, onun benim şarkıcılığıma, şarkı yazarlığıma katkıları, hayatla ilgili verdiği tavsiyeler... Hepsi paha biçilemez. Bana dinlettiği şarkılar/melodiler içerisinde sevdiklerim olduğunda hemen onları bana uyarladı. 20 şarkının içerisinde sekiz Sezen Aksu eserinin yer alma sebebi aslında bu yakın ilişkimizin getirisidir. Ama şarkılar olsun olmasın, hatta bu dostluk olsun olmasın, Sezen bana çocukluğumda o kadar yardım etti ki, bilmeden, bu zaten yeterdi. O benim kahramanım.
* Sezen Aksu dışında Cihan Mürtezaoğlu ve Sena Şener şarkılarını da görüyoruz. Bu şarkılar albümü nasıl bir noktaya sürükledi?
Ben albüm çalışmalarına başladığımı duyurduğumda Sena aradı beni ve bu ekibe dahil olmak istediğini söyledi. Açıkçası Sena benim son yıllarda en beğendiğim şarkıcı ve şarkı yazarları arasında, bu nedenle çok mutlu oldum. Cihan Mürtezaoğlu ise ilk solo albümünden itibaren ya besteleriyle ya gitarıyla ya sözleriyle ya da düetleriyle her zaman bütün albümlerimde yer almış dostumdur, uğurumdur hatta. Cihan’ın gönderdiği şarkı albümdeki favorilerim arasında. Cihan, Sena, Duygu Soylu, Ediz Hafızoğlu... Tüm arkadaşlarıma dahil oldukları için teşekkürlerimi gönderiyorum buradan.
* Önceki albümlere göre bu albümün üretim aşamasında değiştirdiğiniz herhangi bir detay var mı?
Diğer albümlerimde olduğu gibi bütün planlamaları ben yaptım. Tüm süreci kendim yönettim. Ancak şahane tavsiyeleriyle Sezen Aksu ve Gürsel Çelik'in katkıları çok büyük. Ayrıca albümün görsel tasarımı, fotoğrafları ve videoları ile ilgili de Aytekin Yalçın'ın dehası bence bu albümü başka bir boyuta taşıdı.
* En sevdiğiniz birinden veya idolünüzden aldığınız en iyi tavsiye nedir?
Sanırım babamın ben çok daha küçükken söylediği bir laf vardır, önemliydi. Özellikle Sakarya gibi bir yerde büyüyen, böyle ruhu olan bir çocuğa bunu söylediği için epey cesurmuş; “Hayallerinin karşısında ben bile dursam, beni de ezip geçeceksin” demişti.
* En sonunda İstanbul’daki artan kira fiyatlarından ve şehir hayatından bıkıp köye yerleştiğinizi okumuştuk. Hâlâ orada mısınız? Nasıl gidiyor bu yeni hayatınız?
Uzun süre İstanbul'un köylerinde yaşadım ancak 1,5 senedir İzmir'de yaşıyorum, çok mutluyum. İstanbul'da yaşamak zorunda olmayan herkese tavsiyem bir an önce İstanbul'u terk etmeleri, bence İstanbul da bunu istiyor artık, göç almak değil göç vermek. Bu güzel şehrin yakasından düşmemiz lazım.
"ÖLDÜRMEYİ BÖYLE BASİTLEŞTİRMEYİ REDDEDİYORUM"
* Geçen yaz yine Aksu’yla birlikte köpek katliamlarına yönelik bir şarkı yayımladınız. Ardından bu olaylar maalesef ki hâlâ durmuş değil. Konu hakkında neler söylemek istersiniz? Bugün itibarıyla kaç hayvan besliyorsunuz?
Bugün itibarıyla 12 kedi ve köpek evladım var. Onlar dışında çok fazla hayvana da yardım ettim, etmeye devam ediyorum ancak elbette asla yeterli değil. Çok yaralıyım, çok üzgünüm. Ben 20 yıldır et de yemiyorum. Ama kedi ve köpek haklarından tüm hayvanların haklarına sıra gelmedi. Şu an itibarıyla veganizmden bahsetmek hayal dünyasında yaşamak gibi memlekette. Hayvan hakları açısından da çok karanlık günler yaşıyoruz. Bana hayvanları koruyalım dediğim için sen çocukları sevmiyorsun cümleleri kuruluyor ki yıllardır çocuk hakları için de sesimi yükseltmiş olmama rağmen ama bu, bütün hayvan hakları savunucularına söyleniyor. Canı candan ayırmamalıyız, bizim böyle bir yetkimiz yok. Ama herkes yargıç olmuş, yine herkes kutuplaştırıldı ve birbirine ceza kesiyor. En kolay yol seçildi yine, ölüm ve yok etme seçildi. Biz birilerini seçtik, bizi temsil ettiklerini düşündüğümüz kurumlardan kişilerden bunun çözümünü istedik.
Sonuç, korkunç bir karar. Öldürmeyi bu kadar basitleştiren ve kolaylaştıran bir sistemi reddediyorum.
