Karbon değil biz sorumluyuz

İklim kriziyle beraber adını kötü bir şöhretle anmaya başladığımız karbon doğanın yapı taşı elementleri arasında. Salınımını azaltmak ise bize ve kurumlara düşüyor.

Karbon değil biz sorumluyuz
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 06.02.2022 - 13:00

Doğada her şeyin bir dengesi vardır. Denge yaşamın sürmesi için önemli bir yapıtaşıdır. Yapıtaşları demişken elementin iyisi kötüsü olmaz, tıpkı doğadaki diğer varlıkların iyisi kötüsü olmadığı gibi. Her biri ekosistemin devam etmesi için görevler üstlenir. İngiliz Kraliyet Kimya Topluluğu’nun elementlerin kralı diye çağırdığı, atom numarası 6, sembolü C olan “karbon” elementi iklim krizi ile beraber gündelik hayatta duyma sıklığımızın arttığı kelimelerden sadece biri. Peki nelerde var bu karbon derseniz: fosil yakıtlardan çay şekerine, benzinden patatese, hücresel yapılarımızdan evrene kadar birçok yerde karşımıza çıkan kendi ritminde bir element. Kaynakların bilinçsizce hızlı tüketimi ile, bedenimizde bulunan elementler içinde ikinci sırada olan karbon da bu davranıştan nasibini alıp, duyduğumuzda bizlerde kötü bir izlenim yaratma potansiyeli olan bir hale dönüştü. Şimdi ekolojik ayak izinin alt başlıklarından biri olan “Karbon Ayak İzi” ile bizlerle.



Karbon ayak izi, insan faaliyetleri sonucu atmosfere salınan sera gazlarının karbondioksit cinsinden ölçülmesidir. Isınma, ulaşım, yiyecekler, aydınlanma, sanayi derken insanlık biyokapasitesinin üstüne çıkan bir karbon salınıma neden olmaktadır. Atmosferde miktarı artan karbon ise yeryüzünün ısınmasına neden olarak Dünya üzerindeki yaşamı tehdit etmektedir. Doğrudan ve dolaylı salınımlar olmak üzere ikiye ayrılan karbon ayak izi ekolojik ayak izinin alt başlıklarından sadece biridir ancak tüm alt başlıkların yüzde 60 kapasitesini kendinde barındırır. WWF’ye göre diğer alt başlıklar; tarım arazisi ayak izi, orman ayak izi , yapılandırılmış alan ayak izi, balıkçılık sahası ayak izi ve otlak ayak izidir.



Doğrudan/birincil salınımlar için bireysel olarak sorumluluk bizlere düşmektedir. Küçük şeyler bunlar deyip geçmeden minor olanın majorun ta kendisi olduğunu hatırlatmak isterim. Dünya içindeki tüm türleriyle beraber yaşayan bir gezegen. Tam da bu nedenle gündelik hayatımızdaki ufak tefek birkaç değişiklik bile karbon ayak izimizin azalmasını sağlıyor.

  • İş yerinize özel aracınızla gitmek yerine toplu ulaşım, yürüme, bisiklet veya yenilenebilir enerji ile çalışan araçları tercih etmek
  • Beslenme biçiminizi ağırlıklı olarak mevsim sebzelerinden, meyvelerinden, bakliyatlarından oluşturmak
  • Bir şeyi satın alırken en az üç veya dört kez düşünmek. Onsuz da yapabiliyorsanız indirimde diye satın almanıza gerek yok.
  • Satın almanız elzem olan bir ürünü yerel üreticiden temin etmek
  • Evlerinizde ısınma, aydınlanma ve ev aletlerini sürdürülebilirlik kavramını aklımıza getirerek kullanmak. Örnek verecek olursam; malum kış günlerindeyiz evde t-shirtle gezmemize gerek yok. Mevsimin getirdiğine uyumlanmak iyidir.
  • Atıkları geri dönüşüm kumbaralarına bırakmak.
  • Bilgisayarlarınızı kullanmadığınız durumlarda kapalı tutmak
  • Cep telefonlarızdaki wellbeing özelliğini kullanarak günlük telefon kullanım saatinizi düşürmek

Tüm bu öneriler hem karbon ayak izini azaltır hem de fiziksel, ruhsal, zihinsel olarak daha sağlıklı olmanıza vesile olur.



Dolaylı/ikincil salınımlar için sorumluluk tabii ki kurumsal yapılara düşmekte ama biz, biz olalım kurumlar verdiği sözleri tutuyor mu diye her zaman kontrol edelim.  Roma’da gerçekleşen G20 2021 zirvesinde "Türkiye'nin 2053 yılında sıfır emisyon hedefini" Dünya ile paylaşıldığını hatırlarsınız. Geçenlerde rastladığım bir rapor ise bu konu hakkında daha derinlikli düşünmemiz gerektiği öne çıkarıyor. “Karbon Nötr Türkiye Yolunda İlk Adım: Kömürden Çıkış 2030’’ raporuna göre: “İklim değişikliğine neden olan küresel sera gazı salımlarının yüzde 46'sına, elektrik sektörü sera gazı salımlarının ise yüzde 72'sine kömür kullanımı sebep oluyor.” Kömürün Ötesinde Avrupa (Europe Beyond Coal), WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), Greenpeace Akdeniz, İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği ve 350.org için modelleme çalışmasını APLUS Enerji’nin yaptığı raporda,  2021-2035 dönemini kapsayan ‘‘mevcut durum’’, ‘‘kömürden çıkış’’, ‘‘nükleersiz kömürden çıkış’’ şeklinde 3 senaryo oluşturularak Türkiye’nin kömürden çıkış olanakları incelenmiş. Raporda kömür teşviklerinin kaldırılması, kirleten öder düsturu, bu alanda çalışanların mağdur olmayacağı iş modellerine kadar birçok konuya açıkça değinilmiş. Hafta sonu okuması olarak herkese öneririm.

Kuzey Amerika’nın yerli halklarından Cree’lerin söylediği gibi “Son ağaç kesildiğinde, son balık yendiğinde ve son ırmak kuruduğunda paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacaksınız!” Buradan tüm yerli halklara ve seed(tohum) şarkısında bu sözlerle çevre meselesine dikkat çeken Aurora’ya da selam olsun.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler