Köfn Cumhuriyet'te: 'Tüm zamanlar birleşiyor'

Geçmişin sorunları, geleceğin kaygıları... Hepsinin üzerinde dolaşan efkâr bulutlarını dağıtan bir ses: Köfn.

Köfn Cumhuriyet'te: 'Tüm zamanlar birleşiyor'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 31.03.2024 - 12:00

Köfn ismini duymayan artık pek kalmadı. Arabesk, pop ve alternatif müziği harmanladıkları şarkılarıyla çok geniş yelpazedeki müzik dinleyicisine seslerini duyuran topluluk, geçen yıl çıkardıkları, hit şarkıları “Bi' Tek Ben Anlarım”ın da yer aldığı Popstar albümünün ardından şimdi başka bir projede karşımızdalar.

Salman Tin ve Bilge Kağan Etil’den oluşan topluluk, Selami Şahin’e saygı duruşu niteliğindeki “Selami Şahin Şarkıları 2” albümünde "Gitme Sana Muhtacım"ı seslendirdi.

- Selami Şahin'e adanan bu albümde yer almayı neden istediniz?

Salman Tin: Bundan bir yıl önce cover yapmak istiyorduk, "Selami Şahin cover'ı yapalım" dedik. Bir oldu sonra iki oldu, üç oldu. Dört tane filan cover ile uğraştık. İçlerinde “Gitme Sana Muhtacım” ve “Seninle Başım Dertte” vardı. “Seninle Başım Dertte”yi YouTube’da yayımlanan canlı setimize koyduk. Yayımlamak için Lider’e sorduğumuzda (Selami Şahin’in oğlu) “Biz zaten babam için saygı albümü yapacağız. İsterseniz size bunu verelim, orada da başka bir şarkınız olsun” dedi. Biz de çok sevindik hatta şarkı da “Gitme Sana Muhtacım olsun” dedik.

- "Gitme Sana Muhtacım" kişisel müzik arşivinizde nerede duruyor?

Bilge Kağan Etil: Şarkıyı birazcık rock tabanlı halde sunduğumuz için konser şarkı listemizde ortalarda hızlandığımız şarkılarının olduğu yerde ve çok güzel gidiyor.

KÖFN’ÜN FARKI

- Türk alternatif müzik sahnesinde sizin gibi hem kitlelerde karşılık bulan hem de güncel müzik standartlarında müzik yapan pek çok başarılı topluluk var. Ancak sanırım sizin kadar takip edilen yok. Köfn'ün farkı nerede?

Salman Tin: Bence farkımız şurada, Bilge Kağan ile beraber ayağımızı hep sağlam temellere yani geçmişimize bastık. Onlar üzerinden başlayan bir ilham sarmalı oluşturduk. Konu daha da köklerimize değen insanımızın geçmiş hislerine dokunan bir yere oturdu.

- Bir röportajınızda birinizin geçmiş diğerinizin de gelecek anksiyetesi olduğunu söylemiştiniz. Öte yandan müziğiniz de geçmişin sesleriyle geleceği bir araya getiren bir yapıya sahip. Bu açıdan Köfn'ün bizzat sizin ve dinleyicilerin anksiyetelerine iyi geldiğini söyleyebilir misiniz?

Salman Tin: Evet, Bilge Kağan’ın gelecekle ilgili, anksiyete demeyelim de her zaman bir soru işareti vardır, “Bunu nasıl yapacağız, şunu nasıl yapacağız” diye. Benim de yengeç burcu olduğum için sanırım geçmişle ilgili aşmaya çalıştığım şeyler var. Burada da örtüşen bir ekibiz.

‘MÜSLÜM DİNLEDİK’

- Köfn'ü başından beri takip eden dinleyicileriniz arasında tahmin ediyorum ki "Tepeler" (2019) ve Rockstar (2021) albümlerinin ayrı ayrı sevenleri vardır. Ancak içlerinde geçen yıl çıkan “Popstar” albümü, konsepti ve kullandığınız seslerin, en azından dinleyici algısı açısından daha geçmiş bir döneme atıf yapmasıyla bence ayrılıyor. Müzikal anlamda böyle bir değişim zamanla mı gerçekleşti yoksa bir an geldi ve müziğinizle ilgili bazı kararlar vermeniz gerekti?

Salman Tin: Biz her zaman bir “mood” üzerinden gidiyoruz. “Tepeler”, o “deep house” zamanlarının olduğu yumuşak, gün batımı hissinin olduğu bir pop denemesiydi. Sonra bir “dans uzun çaları”mız var. Ardından “Rockstar” geliyor. O da bir elektronik denemesi. “Popstar” da bir pop denemesi ama “Bi’ Tek Ben Anlarım”da bizim tuttuğumuz arabesk hissinin ilk denemelerinin yer aldığı bir albüm oldu. O “mood”lar bizi bir yere götürüyor, götürdüğü yer ise çoklu şarkıların olduğu bir dinleti oluyor. “Popstar” toplumun çoğunluğuna ulaşan bir arabesk hissi olduğu için daha duyulabilir bir hal aldı. Tabii biz "Topluma erişelim" diye değil o ara sevdiğimiz ne varsa onu yapma amacındayız. “Popstar” sürecinde çok fazla “Müslüm” dinledik. Bilge’nin o yaylıları synthesizer ile dönüştürdüğü ve çıkardığı bir hisse geçiş yaptık. Bir yandan da rockstar’dan popstar’a dönüştüğümüz bir durum yaşandı. Öyle ironik bir bakış açısı da var. Müzikal anlamda sürekli değişiyoruz. Aynı şeyleri yapamama durumumuz var. Her albümde yeni bir şey deniyoruz ve bu bizi zinde tutuyor. Beyin fırtınalarımız da çoğalıyor, mutlu oluyoruz. Yeni şeyler eski şeylerle birleşiyor, konuya Köfn giriyor ve böyle bir çıkış oluyor.

EFKÂRLI DANS

- Köfn müziğini çevreleyen bir efkâr var. Kimi zaman sözlerde kimi zaman ufacık bir notada kimi zaman şarkının genelinde. Acaba bu efkâr siz Köfn'de buluşana kadar olan yaşamöykünüz ile de ilgili mi? İnsanlara dokunmanız, hayalleri bulundukları yerden çok daha büyük olan iki müzik tutkununun inişler ve çıkışlarla dolu bir yolculuktan sonra duygularınızı kitlelerle paylaşabilmesinden mi kaynaklı?

Salman Tin: Efkâr konusu şöyle, ilk çıktığımızda Bilge Kağan ile konuştuğumuz şuydu, "Cry dance" (ağlamalı dans) gibi bir türün üzerinden gitmek istemiştik. Böyle absürt bir durum ortaya çıkmıştı. Efkâr da bu toprakların değişmez hissidir. Elbette biz de Anadolu’dan geliyoruz. Hayallerimizin yüksek oluşu, efkârımızın ve dans tutkumuzun da yerinde oluşu bence insanlara biraz olsun yaşamlarındaki efkârla dans etmelerini gösteriyor olabilir, naçizane.

POPÜLER OLUNCA...

- Bu kadar tanınır olmak gibi bir amacınız veya beklentiniz var mıydı? 

Bilge Kağan Etil: Böyle bir amacımız yoktu ama yapmak istediklerimizi yapmak için popüler olmanın önemini popüler olmaya başlayınca anladık. İstediğimiz çok şey var. Şarkılar, klipler, programlar, belgeseller... Popüler olunca bunlar çok daha kolay olmaya başladı.

- Popüler olduğunuzu ilk ne zaman anladınız?

Bilge Kağan Etil: İzmir'de, bir gün trafik vardı ve biz konser alanına metro ile gitmeye karar verdik. Metroda bayağı yoğun bir ilgiyle karşılaştık, o zaman anladık.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon