Deniz Berktay ile Kuzeyden Notlar: Sorunun ne kadar farkındayız?
Geçen haftaki yazımın sonunda Ukrayna’daki savaşın dini yönünün de olduğunu ve bizi yakından ilgilendirdiğini söylemiştim. Mesele, Rusya–Ukrayna savaşının bir yan etkisi olarak Fener Patrikhanesi’nin gücünün artması ve Türkiye’nin Lozan Antlaşması’nda kabul ettirdiği düzenin giderek aşınmasıydı. O yazıdan bu yana olaylar hızla gelişti.
Ukrayna parlamentosu, geçen salı Rus Ortodoks Kilisesi’nin Ukrayna’daki varlığının yasaklanmasını öngören yasa tasarısını kabul etti. Zelenski de bu kararı onayladı. Ayrıca bu konuda atılacak adımları, Fener Patriği Bartholomeos ile görüştü (Yasa tasarısının onaylanmasından kısa süre önce de Kiev’e Fener’den bir heyet gelmiş ve Ukraynalı yetkililerle bu konuyu görüşmüşlerdi).
Önceden yazdığımız üzere Ukraynalıların büyük kısmı, Ruslar gibi Ortodoksluk mezhebine bağlı olmakla birlikte Ukrayna’daki Ortodokslar başlıca iki cemaate ayrılıyor: Büyük kısım (savaş şartlarına rağmen) Moskova Patrikhanesi’nin Ukrayna koluna mensup. Bir başka cemaat ise Fener Patrikhanesi’nin himayesinde. Ukrayna 1991’de bağımsız olduktan sonra bazı milliyetçi rahipler, Moskova’dan ayrılarak kendi kiliselerini kurduklarını ilan etmişti. Ancak bu cemaatler, 2018’e kadar dünyadaki diğer Ortodoks kiliseleri tarafından tanınmamıştı. Fakat 2018’de Fener Patrikhanesi, ABD’den de aldığı destekle Ukrayna’nın Rus Ortodoks Kilisesi’nin alanına değil, kendisinin ruhani alanına girdiğini ilan etmişti. Ukrayna, hem Rusya hem de Rus Ortodoks Kilisesi açısından büyük önem taşıdığı için de Fener’in bu kararı, Moskova’nın Fener’le ilişkileri koparmasına neden olmuş ve Ortodoks dünyasındaki en büyük bölünme meydana gelmişti.
Rusya’nın 2022’de Ukrayna’ya saldırmasından sonra Ukrayna’da Rusya’yla bağlantılı her şey düşman olarak görülmeye başladı. Bu, bir taraftan normal çünkü Ukrayna, kendisini istilacı bir güce karşı savunuyor. Ama diğer taraftan da Rusya’yı çevrelerken Ukrayna’yı üs olarak kullanmak isteyen Batı’daki savaş yanlısı çevreler, bu savaştan yararlanarak Ukrayna toplumunu dönüştürmeye eskiden Doğu ile Batı’nın kesiştiği bir yer olan Ukrayna’yı Batı’nın ileri karakolu haline getirmeye çalışıyor. İşte Rus Ortodoks Kilisesi’nin Ukrayna Kolu’nun yasaklanması, bu çabaların da bir ürünü. Zelenski yönetimi, son ana kadar, böyle bir adım atmaktan kaçınmıştı. Zira Ukrayna’da en büyük cemaate sahip bu kiliseyi hem de savaş döneminde yasaklamak riskli. Dahası, Zelenski devlet başkanı seçilirken ona oy verenlerin büyük kısmı bu kilisenin cemaatinden. O nedenle Zelenski’nin partisinin milletvekilleri, kapatılan Rus yanlısı partilerin milletvekillerinin de desteğiyle bu konunun parlamento gündemine gelmesine engel oluyordu. Fakat radikal Batı yanlısı ve milliyetçi çevrelerin -ve muhtemelen Batı’nın dabaskısı sonucunda Zelenski yönetimi, bu tasarıyı onaylamak zorunda kaldı. Şimdi daha önceden Moskova’dan ayrıldığını ilan eden fakat bu ilanı samimi bulunmayan cemaatin Rusya’yla ilişkisini kestiğini kesin olarak ispatlamak için 10 aylık süresi var (Gerçi 10 ay sonraki uluslararası ortam nasıl olur, belli değil).
Bunlara bakıp “Bu, onların kararı. Bize ne?” demeyelim. Zira Rus Kilisesi’nin boşluğunun Fener’le doldurulmaya çalışılması, Fener’in bu savaş vesilesiyle Doğu Avrupa’da etkisini arttırması, tıpkı iki ay önce İsviçre’deki barış konferansında gördüğümüz üzere devlet gibi hareket etmesine ve Lozan düzenlemelerine daha kolay kafa tutmasına yol açacaktır. Konuyla ilgilenenlere Cumhuriyet Kitapları’ndan çıkan “Rusya Batı Çatışmasında Fener Rum Patrikhanesi” adlı kitabımı tavsiye ediyorum.
denizberktay@yahoo.com
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- 3 zincir market şubesi mühürlendi