Türk Lirası erimeye devam ederken iktidar izlemekle yetiniyor
Prof. Dr. Öner Günçavdı: Döviz kuru şu an için iktidarın kontrol gücünü aşacak bir şekilde şoklara açık en kritik değişken. Özellikle dövize TCMB ve kamu bankalarıyla yapılan müdahalelerin de neredeyse sonuna gelindi.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İşletme Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Öner Günçavdı, faiz artışlarına başvurmadan kurlarda istikrar sağlayabilmenin giderek zorlaştığını söyledi.
İktidarın enflasyonu ciddiye almadığına dikkat çeken Günçavdı, “Enflasyonla mücadele etmeyi ise TCMB’den Hazine ve Ticaret Bakanlığı gibi alakasız kurumlara devretmektedir. ‘Fiyat istikrarı amacı’ TCMB’nin internet sitesinde içi boş, fonksiyonsuz bir ibare olarak kalmıştır” dedi. Prof. Dr. Öner Günçavdı ile ekonomideki son gelişmeleri konuştuk.
FİYATLAR ARTACAK
- Enflasyon yüzde 70’i aştı, şu anda yaşanan en en temel sorunlar neler?
Makroiktisadi istikrarsızlık Türkiye ekonomisinin giderek en belirleyici özelliği halini aldı ve en önemli problemi oldu. İktidar ve muhalefet için çok büyük önem arz eden seçimlerden önce ekonomide radikal hamlelerin yapılması ve bu istikrarsızlığı giderecek son derecede maliyetli makroiktisadi “uyum” politikalarının uygulamaya konulması zorlaşıyor. Anlaşılan bir süre daha bu istikrarsızlıklar ve yol açtıkları maliyelerle yaşamak zorunda kalacağız.
Bahsettiğimiz makroekonomik istikrarsızlığın en önemli ayağını enflasyon oluşturmakta ve iktidar bugün için yüzde 70’leri aşmış olan enflasyonla mücadele edebilmek için herhangi bir çaba göstermemektedir. Özellikle tüm dünyanın maruz kaldığı emtia ve gıda fiyatlarında yaşanan artışlar Türkiye gibi birçok ülkedeki enflasyonist gidişatın sebebi haline gelmiştir.
Ülkemizin ithalata aşırı bağımlılığı enflasyonist etkiye çok daha fazla maruz kalmasına yol açmaktadır. Türkiye ve benzeri birçok ekonominin dünyadaki bu fiyat artışlarından uzun bir süre etkilenmesi kaçınılmazdır. ABD faizlerinin artması, özellikle Türkiye gibi yüksek oranlarda büyümeyi hedefleyen ülkelerde kendi iç kaynaklarına yönelmelerine yol açacak ve büyük ihtimalle de büyümede yaşan sıkıntılar daha çok merkez bankası kaynaklarına başvurmasına yol açacaktır. Elbette bunun da sonucu enflasyonist olacaktır.
ENFLASYON KATILAŞTI
- İktidarın enflasyonu düşürmeye ilişkin bir çabası var mı peki?
Mevcut durumda iktidar enflasyon ile alışılagelmiş yollarla ve araçlarla mücadele etmiyor. Özellikle TCMB’nin elindeki imkânları ve araçları bu amaçla kullanamadığını görüyoruz. Bu da, sıradan vatandaşta olmasa da, ülkenin ihtiyaç duyduğu finansal kaynakları sağlayacak yatırımcılar nezdinde ekonomik politikaların güvenilirliğini zedelemekte, enflasyonist eklentilerin ise kötüleşmesine neden olmakta. Görülen o ki, iktidar bu beklentilerin yönetiminde de zorluklarla karşılamakta. İktidar enflasyonu ciddiye almamaktadır. Mücadele etmeyi ise TCMB’den Hazine ve Ticaret Bakanlığı gibi alakasız kurumlara devretmektedir. “Fiyat istikrarı amacı” TCMB’nin internet sitesinde bırakın içi boş, aynı zamanda fonksiyonsuz bir ibare olarak kalmıştır. Ülkemizdeki enflasyonun maalesef “katılaştığını” söylememiz abartı olmayacaktır. Uluslararası mali koşulların zorlaştığı bir dönemde gerek iktidar, gerekse muhalefet açısından enflasyonla mücadele güçleşmiş, dahası maliyeti artmıştır, artmaktadır.
DÖVİZ KONTROLDEN ÇIKTI
- Cari açık ve dış kaynak konusunda ne tür riskler görüyorsunuz?
AKP iktidarının kritik 2023 seçimlerinden önce ekonomide büyümeden vazgeçmesini beklemek aşırı iyimserlik olacaktır. Bu arzusundan dönmeden, enflasyonla mücadeleyi sınırlı düzeyde tutup, sorumluluğu kendi dışındaki unsurların üzerine atarak durumu idare etmeye çalışacaktır. Bu süreçte en kritik sorun kurların seyri.
Döviz kuru şu an için iktidarın kontrol gücünü aşacak bir şekilde şoklara açık en kritik değişken. Bugüne kadar iktidar Hazine’nin çıkardığı mali araçlarla kur riskini hazineye devrederek vatandaşın döviz talebinin önüne geçti. Ancak yine de vatandaşın mevduatlarının dövizden TL’ye anlamlı bir şekilde dönüşünü sağlamadı bu araçlar. Müdahalelerin de sonuna gelinmiş durumda. Cari ve dış ticaret açığı nedeniyle net döviz geliri elde etmeyi, net olarak döviz kaybeder bir duruma geldik.
ZOMBİ ŞİRKETLER KAYNAK TÜKETİYOR
- Yüksek enflasyona rağmen büyüme için iç talep de canlı tutulmaya çalışılıyor ne diyeceksiniz?
Yıllık büyümenin yüzde 7.3 seviyelerine ulaştığı birinci çeyrekte, bu büyümenin iç talep çekişli bir büyüme olduğu dikkatlerden kaçmıyor. Görünen o ki iktidar iç talebi finanse edecek kaynak bulabildiği sürece bu politikalarda ısrar edecek. Bedeli enflasyon olsa da... Ancak kaynak sıkıntısı ve enflasyonun çok daha yükselmesi durumunda iç talepten de fedakârlık yapmak gündeme gelebilir. Tabii bunun ekonomide daraltıcı ve beraberinde birçok işletmeye olumsuz etkisi olacaktır. Bugünkü irrasyonel politikaların neticesinde birçok “zombi şirketin” ülkenin elde etme maliyeti yüksek kaynaklarını tüketmesine şahit oluyoruz.
MERKEZ HİÇBİR ŞEY YAPMIYOR
- Döviz kurunda yükseliş sürüyor, ne olacak kur meselesi?
Bugün karşı karşıya kaldığımız makroiktisadi istikrarsızlığın bir ayağı “baskı altına alınmış” döviz fiyatlarıdır. Bugünlerde kurlar artış eğilimine girmiş olsa da, kamu kuruluşlarının müdahaleleri ile artış hızı azaltılmaya çalışılmaktadır. Kurlardaki istikrarsızlığın ana nedeni TL talebinin istikrarsızlığıdır ve TCMB’nin TL istikrarını sağlama yönünde hiçbir şey yapmamasıdır.
- Kuru düşürmek için adım atılmıyor yani?
TCMB kontrolü altındaki faizleri kullanarak TL talebini istikrara kavuşturmak yerine bu görevini Hazine’ye devrederek, “Kur Korumalı Mevduat” ve olası Dövize Endeksli Tahvil uygulaması gibi uygulamalarla TL talebinde istikrar sağlama arayışına girmiştir. Bunlar son derecede maliyetli ve bir o kadar da sürdürülebilirliği düşük bir uygulama. Bu tarz uygulamalarda döviz kurunda kalıcı bir istikrarın sağlanması mümkün değil. Bu uygulamalar er ya da geç sona erecek ve kurların serbestçe artışına izin verilecektir. Ancak böyle bir gelişme ekonomide ciddi oranda fakirleşme, refah düzeyinde ise azalma anlamına gelecektir.
- Kur artışı kontrol altına alınamaz mı?
Tabi ki kurlardaki artışları sınırlı düzeyde tutabilmek, bugün yapıldığı gibi doğrudan müdahaleler değil, aksine ülkeye yurtdışından sermaye çekebilmekle sağlanabilir. Bu şekilde dışarıdan Türkiye’ye kaynak girişi olmadan, ya Hazine üzerine yüklenecek maliyetler artacak ve fatura gelecek nesillere kesilecek, ya da kurların yüksek oranlarda artmasına izin verilecek. Tabii tüm bunlar iktidarın faizleri arttırmaya izin verilmeyeceği varsayımı altında geçerli olacaktır. Bu varsayımı kaldırdığımızda kurlarla birlikte faizlerde de ciddi oranlarda artış beklenmelidir. Elbette bu gelişmeler beraberinde ekonomide ciddi oranda yavaşlama, işsizlik ve yoksullukta artış şeklinde insanlarımıza yansıyacaktır.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev