Medyada idam tartışması: Asmalı mı asmamalı mı ?
Son zamanlarda artan çocuk kaçırmaları, çocuk istismarları ve cinayetleri üzerine idam tartışması yeniden gündeme geldi. İstismarcıların ve çocuk cinayetlerinin faillerinin idam edilip edilmemesi tartışma konusu oldu. İdam tartışmalarına medyada bir çok köşe yazarı da katıldı. İşte son günlerde idam üzerine yazılan yazılarda öne çıkan görüşler:
İdam cezası çare olsaydı, idam uygulanan ülkelerdeki ağır suç oranları böylesine yüksek olmazdı. Konuya ilişkin bütün araştırmalar, tarih boyunca yaşanan deneyimler idamın suçu engellemediğini açıkça gösteriyor. “Sallandıracaksın birkaçını, bak bir daha yaparlar mı” mantığının hükmü olmadığı ispatlanmış bir gerçek. Hepimizi dehşet içinde bırakan, kanımızı donduran kadın ve çocuk cinayetlerinin önüne idam cezasıyla geçilebileceği meselenin özüne inemeyen, derinlerdeki toplumsal yarayı görmeyen bir kandırmacadan ibaret.
Muktedirlerin gazına gelip sokaklarda meydanlarda “idam” diye bağıran kitleler bunları bilmezler, düşünmezler. İntikam peşinde, ölümü zulümü kanıksamış, kendi güvenlik ve kurtuluşlarını “öteki”nin yok edilmesinde gören, cellatlığa hevesli kurbanlardır onlar. Oysa devlet intikam peşinde koşmaz, koşmamalıdır. Ceza suçluyu yok etmek için değil ıslah etmek, iyileştirmek, topluma kazandırmak içindir. Ölüler ıslah edilemez, topluma kazandırılamaz.
Kitleleri sakinleştirecek, bilinçlendirecek, insanî-vicdanî değerleri hatırlatacak, manevî gelişmelerini sağlayacak olanlar liderlerdir, yöneticilerdir, halk önderleri, siyasetçilerdir. Onlar, idam çığlıkları karşısında “Yaşam hakkı dokunulmazdır, uygar bir toplumda idam ceza değil, devlet eliyle işlenmiş cinayettir, üstelik geri dönüşü yoktur. Suçluluğu, etkili bir hukuk sistemi ve güvenilir yargı erkiyle yeneceğiz” diyebilseler, idam cezasının kaldırılmasının ülkemizin onuru olduğunu, geri getirilmesinin ise ayıbımız olacağını anlatsalar üzerimize çökmüş kötülük bulutları bir kenarından aralanır, karanlık azalır.
T24 - Oya Baydar
Bu ülkede idam tekrar gelecekse mutlak terör örgütü mensuplarını da kapsamalı ki şehit ailelerinin yüreklerindeki yangın bir nebze de olsa hafiflesin. Avrupa Birliği'nin 'kırmızı çizgisi' olduğunu söylediği idamın geri getirilmesi halinde, Türkiye'nin üyelik sürecinin durabileceği uyarısı yapanlara Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çok güzel cevap vermişti.
Erdoğan, Batı'dan bu konuda gelen eleştirilere yönelik şunları söylemişti:
"Burada milletin evladı şehit oldu.
Bunları bizim affetme yetkimiz yok. Öyleyse parlamento kararını verecek, ondan sonra da idam çıkacak. 'Efendim Avrupa Birliği ne der?.' George ne derse desin, Hans ne derse desin, Helga ne derse desin, benim için önemli olan Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin, Ayşe, Fatma, Hatice ne der, o önemli."
Yeni Asır - Yunus Karakaya
Hiç tanımadığımız çocukları merak ediyor, onlardan gelen kötü haberlere üzülüyoruz günlerdir. Öfkeliyiz hepimiz, öfkemizden “idam geri gelsin” diyoruz. Suçlular en ağır cezayı çeksin istiyoruz. Bir çocuk yitip gittikten ve herkesin canı yandıktan sonra, suçlunun alacağı cezayı konuşmak yerine, suçun engellenmesini konuşalım artık.
Trafik cezası kesilebilsin diye yolların dört tarafı akıllı kameralarla dolu değil mi?
Peki ya kaç çocuk parkında ya da okulun önünde kamera var?
Milliyet - Özay Şendir
Dünyanın en önemli ekonomik krizi çıksa, dünya tersine dönse,dursa, şu anda iki masum yavrunun hunharca katledilmesinden daha önemli bir gündemimiz olamaz. Olmamalı. Eğer kendimize insanız diyorsak, hele hele buna bir de Müslümanlığı ekliyorsak bizim üzerimize düşen, omuzlarımıza yüklenen en ağır yük bu masum canlara kıyan canavarlara, ailesinin ve tolumun vicdanını rahatlatacak olan en ağır cezanın verilmesidir. Bu ceza ise bellidir. Allah hükmünü Kuran’da koymuştur. Allah’ın koyduğu hükümden başka hiçbir ceza bu gibi olaylarda ne ailenin ne de toplumun vicdanını rahatlatır. Hadım falan, geçin bunları.Kısasta hayat vardır.
Sözümüzü eğip bükmeden yazalım;Bu canavarları bu millet şehrin meydanında ipin ucunda sallanırken görecek. Birde gidip tükürecek. Cümle âlem görecek. Bu ülkede bunu yapan, yapmaya cüret edenin sonunun ne olduğunu bütün dünya bilecek ki bundan sonra bu gibi olaylarla bir daha hiç karşılaşmayalım.
Şehir Medya - Serdar Aydın
‘Îdâm’ın bütünüyle kaldırılması yolundaki dayatmaya teslimiyet, çok yanlış bir siyasî karardı. Bugün bu yanlıştan dönülmesinin zamanıdır. Bizim kendi kesin doğrularımızdan ve halkımızın haklı taleplerinden kaynaklanan ‘îdâm talepleri’nden kaçınmanın bir mantığı yoktur.
Bu pislikler, sosyal bünyemizden temizlenmelidir.
‘Îdâm olmasın..’ deniliyorsa, buna da önce kaatiller ‘Evet’ demelidir.
Star- Selahaddin E. Çakırgil
Darbeleri, hainliği ırza geçmeleri ve katliamları azaltmayan idam cezasını bir daha tartışmayacağımız bir dünya hayal edelim.
Bu dünyada çocukların sadece kahkahalarının yükseldiği, ağıtların yakılmadığı yüreklerin dağlanmadığı ortamları yaratmak İDAM 'ı getirmekle sağlanmayacak…
Habertürk - Yasemin Güneri
İdam öylesine tehlikeli bir güç ki, bugün ‘suçlu’ diye öldürülen pek çok insanın sonradan aslında ‘suçsuz’ olduğunun anlaşıldığı olaylar hukuk dosyalarında bir hayli yer kaplıyor. Merhum Başbakan Adnan Menderes’in idamı bugün bile yürek yakıyor. İşin garip yanı şu ki, Adnan Menderes’in idamına karşı çıkanlar bile bugün idam istiyor. Oysaki Türk toplumu idamın pek çok acı tecrübesini yaşadı. Dolayısıyla idamı bir kez daha akla getirmemek gerekirdi, ancak bugün durum böyle değil! Peki, çözüm nedir?
Mademki herkes “En ağır ceza uygulansın!” diyor, tamam itirazımız yok. Artık bu utançla yaşayamayız. Çocuklarımıza zarar verenler de yaşayamamalı… Ancak çözüm öldürmek değil! Çünkü öldürmek, suçluyu bir anlamda suçundan kurtarıyor. Oysaki kurtulamamalı! Yaşadığı sürece en büyük acıyı çekmeli! Yazar dostumuz Orhan Bahtiyar'ın önerisi en doğru çözümü sunuyor: “İdam cezasına karşıyım. Neden mi? Çünkü daha ağırı var; vicdan cezası... Ölmek suçlu için en kolayıdır. Devlet için de öldürmek öyle... Ama suçluyu tek başına bir hücrede vicdanıyla yalnız bırakmak cezaların en ağırıdır. En canisi için bile...”
Hürriyet - Ömer Kurt
İdamın sokakta, göz önünde infaz edilmesi bile caydırıcı olamıyor, sapık terörünü ortadan kaldırmıyor. Azalttığını, önlediğini, cinsel saldırı oranlarını düşürdüğünü söyleyecek kadar anlamlı bir farklılık göstermiyor istatistikler.
Üstümüzdeki korkunç vicdan azabının ağırlığı altında, içimiz yanarak, duygusal patlamalarla konuşulacak bir konu hiç değil.
2002’de ortalık, ‘Ümraniye sapığı’ haberleriyle çalkalanıyordu. Tüm Türkiye, dehşet içinde kurbanlarına ağlıyordu.
Derken eşkale uyan B.A. adlı bir kişi yakalandı.
Kanını içsen doymazdın; yatışacak dinecek gibi değildi sokaktaki öfke ve infial.
Diri diri yakılsa, gözünü bile kırpmadan lincine odun taşımaya hazırdı kalabalıklar.
Bir ay geçmeden yanlış kişi olduğu anlaşıldı, gerçek sapık bulunmuştu.
B.A. kurtuldu, kağıt üstünde temize çıktı ama yüzü afişe olmuştu, alnındaki damgayı bir daha silemedi.
Hayatı karardı, yine de tek tesellisi hala hayatta olmak...
O gün darağacı kurulup millete sorulsa, yanlış kişinin bilmeden asılmasına rekor oyla destek çıkmaz mıydı!
Karar - Akif Beki
İdam cezası kanunlaşsın! Çocuklarımızın saffetli bedenine göz koyan, pak ruhunu kirleten, masum gözlerini kanlı yaşlara boğan tüm şerefsizler darağacında sallansın! Üstüne bastığımız ve vakti geldiğinde altına yatacağımız necip toprak, onu kirleten bütün insan suretli pisliklerden sıyrılsın!
Lakin göz ardı etmememiz gereken bir nokta var…
İdam büyük ceza. Aynı zamanda kullanışlı. Bir o kadar keskin. Sonuna kadar da destekçisiyim. Ama idam cezasının verimli işleyebilmesi de için hukuk sistemimizin mantık, adalet ve vicdan dairesinde dezenfekte olması gerekiyor.
Eğer bir takım adi suçlara idam cezası getirilecekse, bunun yanında çeşitli hukuki düzenlemelerin (mümkünse büyük reformların) yapılması, yargı mensuplarının/müesseselerinin ehliyet ve liyakat sahibi olması, bu doğrultuda yetiştirilmesi, hukuki işleyiş ve karar mercilerinin en az falsoyla görevini ifa edebilmesi gerekiyor.
Diriliş Postası - Cemalettin Hacıosmanoğlu
Eğer kasıtla, taammüden bir cana kıyılmışsa, fıkıhta, onun yakınlarının kısas isteme hakkı vardır.
Kamu aleyhine işlenen suçlarda da yerine göre idam cezası uygulamak hakkaniyete uygundur. Çünkü bu bağlamdaki fiillerde de insan hayatına son verme veya kamu düzenini bozma gibi fiillerle sonuçlanabilir eylem...
Cezanın hakça olabilmesi için, yönetimin evleviyetle cezayı gerektiren o fiilin işlenme ortamını ortadan kaldırması gerekir. Yani ortada hırsızlığı veya herhangi bir suçu teşvik edici ortam yürürlükteyken o fiili ika eden kişiler cezalandırılıyorsa, burada hakça bir durumun tecelli ettiği söylenemez.
Gelir dağılımdaki dengesizlik ortadayken, yani bir tarafta aşırı zenginler fink atarken, bir yanda da karnını doyurmakta aciz bırakılan insanlar yaşıyorsa, orada hırsızın elini kesmeye hükmetmek hakça bir ceza olmaz. Başka bir söyleyişle her ceza her yerde, her hukuk düzeninde aynı sonucu doğurmaz. İlkin hırsızlık yapmayı önleyici toplumsal, iktisadi bir düzen öngörülmüş olmalı ki, buna rağmen hırsızlık yapılıyorsa ceza müstahak sayılsın.
İdam cezası bir de geçmişe dönük olsun diye talep ediliyorsa, yasa bu cezayı öngörse bile, onun geriye dönük olarak uygulanması hiçbir suretle imkân dâhilinde değildir. Hukuken boş taleptir...
Yeni Şafak - Rasim Özdenören
Bu ülkede adalet yok evlatlarım. Adaletin olmadığı yerde idam öç almak için, rakibini yok etmek için kullanılır.
Güzel evlatlarım hem biliyor musunuz, idam olan yerlerde daha fazla suç işleniyor, idam edilenler genelde yoksullar ve ötekiler. İdamın caydırıcılığını gösteren elde herhangi bir hukuki veri de yok. Siz kulak asmayın idam tartışmalarına. Siz minik ellerinizle yakalarına yapışın sizi yasayla koruyamayanların. Sizin katlinizin vebali onların boyunlarındadır yavrularım. Sizi korumaya gücümüz yetmedi, bizi bağışlayın.
Yurt - Adnan Bulut
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza