‘Kaybedenin öyküsünü yazmak istedim’
Pınar Kür, yeni romanı “Sadık Bey” ile aşina olduğumuz insanlık hallerini, toplumsal yozlaşmayı ve değişimi anlatırken, ülkede yaşananlara karşı şaşkınlığını, moral çöküntüsünü de okura aktarıyor. Kür ile kendi deyimiyle uzun bir aradan sonra hayata tutunmak için yazmaya başlamasıyla ortaya çıkan “Sadık Bey” üzerinden romancılığı ve sınıfsal tabakalaşmadan, cinsiyetçiliğe Türkiye gerçekleri üzerine konuştuk.
Bildiğimiz Türkiye, unuttuğumuz yaşamlar
Hikmet Hükümenoğlu'nun yeni romanı "Körburun", küçük bir adada yaşananlar üzerinden Türkiye'nin 1960 ve 1990 yılları arasında yaşanan toplumsal kırılmalarına odaklanıyor.
Tenten'in 'şifreleri'
"Tenten ve Edebiyatın Gizemi", Türkçede "C" ve "Kalan" adlı romanlarıyla tanıdığımız Tom McCarthy'nin, ünlü çizgi romanın yaratıcısı Hergé'nin yaşamı üzerine yaptığı ve yapılan çalışmalarda bulduğu koşutluklar üzerinden, Tenten maceralarını yeniden okuma arayışının ürünü.
Dumanı üstünde dünya
John Berger ile Selçuk Demirel ortak bir çalışmayla çıktı karşımıza: "Duman". Kitapta, Berger'in tütüne övgü düzercesine kullandığı ironik metin(ler)i, Demirel'in çoğunlukla kesif griye çalan karanlık çizimleri taçlandırılmış.
Yolun 'aşk' hali
"Sputnik Sevgilim" Japonya'dan bir Yunan adasına uzanan, üç kişiyi birbirine kenetleyen bir aşkın hikâyesi. Haruki Murakami, aşkın sürüklediği bir yolculuğu değil, aşkın kendisinin bir yolculuk olduğunu anlatıyor kitabında; hem gerçek hem de hayal düzleminde...
Rusçaya 'elveda' romanı
"Yetenek", Vladimir Nabokov'un erken dönem romanları içinde belirsiz bir zemine oturuşu, kelime oyunları ve formdaki özgünlüğüyle kendi çizgisini yarattığı ve rotasının başlangıcı sayılabilecek bir metin.
'Umutsuz olmaya hakkımız yok'
Gündüz Vassaf, yeni kitabı "Ne Yapabilirim?" ile bir harekete, örgüte, partiye, hatta ideolojiye bağlı olmayanlara sesleniyor.
'Ebedi barışın ilk basamağı'
Özgür Mumcu'nun ilk romanı "Barış Makinesi", Birinci Dünya Savaşı'nın eşiğineki dünyada geçen bir macera romanı. Ancak bu maceranın içine toplumsal kırılmaların yansımalarından, dönemin siyasi panoramasına kadar pek çok şey giriyior.
'Gerçeğin umursanmadığı bir dönemin romanı'
Timur Soykan'ın yeni romanı "Liste", okurunu 2012'ye; MİT, Cemaat, İktidar arasındaki güç ilişkilerinin gün yüzüne çıktığı günlere götürüyor. Bu ilişkiler ağının ortasında paylaşılamayan güç unsuru, romanın tartıştığı, düşündürdüğü temel mesele olarak dururken Soykan, "Katiller devletin her yerine çöreklenmişse gerçeğe nasıl ulaşabilir?" sorusunun peşinden gidiyor. Timur Soykan'la kitabını konuştu
'Madde âleminden mana âlemine doğru ...'
Şenol Turan'ın romanı "Alaturka Münzevi", boşluğa düşmüş kahramanının hayatına yeni bir anlam, bir başlangıç arama çabasından doğuyor. Bir gazetede çalışan kahramanımız, 'kış turizmi' yazacağına klavye sürçer, 'kız turizmi' yazar ve işsiz kalır. Sonrasında ise bir rüyanın peşinden başka âlemlere dalar. “Alaturka Münzevi”, gerçek ve düşün birbirini beslediği bir roman.
'Trajedinin yaşandığı yerde yazar sessiz kalamaz'
Oya Baydar’ın yeni yayımlanan kitabı “Surönü Diyalogları”; bir tanığın, kendisi etrafında yaşanmışlarla, yaşananlarla yüzleşmenin hikâyesi aslında. Ancak bu hesaplaşma sadece onu ilgilendirmiyor. Bu hesaplaşmanın içinde, kendisi olduğu kadar Türkiye, Türkiye’nin iki ucu da var.
'Acemiliğin A'sı' ve ustalığın zorlu yolları
Hasan Ali Toptaş'ın "Geçmiş Şimdi Gelecek" adı altında toplanan ve yakın zaman önce kitapçı raflarında gördüğümüz ilk zaman öyküleri; basımı bundan hemen hemen otuz yıl önce, 1987'de yapılan "Bir Gülüşün Kimliği" ve ondan üç yıl sonra yayımlanan "Yoklar Fısıltısı" adlı öykü kitaplarını bir araya getiriyor.
Doğulu fantastik
"Azraa-eel Menkıbeleri", Uğur Batı'nın yaratıcı kaleminden çıkmış, Batılı fantastik roman anlayışını ve biçimini farklılaştıran özgün bir Doğu fantazyası.
Bir nesne olarak insan
Orçun Türkay "Dans Ediyor Bir Hane" adını verdiği, birbirine bağlı yirmi üç kısa metinle kurduğu anlatıda, mekân, eşya ve cansızmış gibi duran insan betimlemeleriyle yaşanmışlıkların izlerini sürüyor.
'Gözleri vardır görmezler, kulakları vardır işitmezler'
Gürsel Korat'ın yeni romanı “Unutkan Ayna”, 1915'e, tüm bakışların Anadolu'ya çevrildiği Ermeni Tehciri yıllarına götürüyor okuru.
'Bendeki her şeyi verip borçlarımı ödüyorum'
Derin bir hesaplaşmanın, sorgulamanın verimi "Öyle miymiş?" ve yalnızlıktan, mesafeli halden, dünyaya karışmama durumunu yaratan perdenin kendisinden beslenmesiyle ortaya çıkmış. Aralıksız, boşluksuz, tıkız, anlatım olanaklarını genişletme derdine düşmüş ve özgün söyleyiş arayışına girmiş bir Şule Gürbüz'le karşılaşıyoruz kitapta.
'Kutsal', pek sıradan ve alışılmadık
Göktuğ Canbaba, “Ayyaş Buda” adı altında topladığı bu kitaptaki öykülerde, “kutsal” ve “sıradan” dünyalar arasında yeraltında adım atmaya başlayıp gerçeküstü bir yolda ilerliyor. “Ayyaş Buda”, sorularla dolu bir hayata karşı, başka hınzır sorular sorma peşinde.
Kadıköy’ün ‘harikaları ve tuhaflıkları'
Serhat Çelikel, “Pencere” adını verdiği öykü kitabının ardından ilk romanı “Karlar Altında Körler Ülkesi” ile okurunu köşkleriyle, bahçeleriyle, neşeyle denize girilen kıyılarıyla, kış günlerinde kurt indiği rivayetleri dolaşan yukarı mahalleleriyle 1930’ların Kadıköyü’ne götürüyor.
Dünyadan ‘çıkıp gitme’ üzerine
“Çıkış Yolları”, keskin bir zihnin ürünü yüz bir kısa öyküden mürekkep. Gerçeklik temelinde “renkli” bir düş dünyasına yaslanıyor ayrıca. Kitabı eline “intihar güncesi” olarak alacaklar için ise bir küçük uyarı: Bu öyküler, intihar hikâyelerinden çok daha fazlası.