M. Kayahan Özgül'den 'Seke Seke Ben Geldim'
M. Kayahan Özgül’ün iki ciltlik, toplam 568 sayfalık “Seke Seke Ben Geldim”i, fragmanlardan oluşan bir çalışma.
Nâzım Hikmet'in cep defterleri
“Nâzım’ın Cep Defterlerinde Kavga, Aşk ve Şiir Notları (1937-1942)” kitabını oluşturan altı defter, bize şairin uzun mahpusluk dönemlerinde yazdıklarının eserlere nasıl dönüştüğüne dair ipuçları veriyor.
Deniz Utlu'dan 'Savrulanlar'
“Savrulanlar” yeraltı romanının tipik özelliklerini gösterse de temelinde yatan toplumsal ötekileştirme ile özellikle Fatih Akın’ın Duvara Karşı’sında belirginleşen bir soruna değiniyor; Alman toplumunda bir Türkiye kökenli olarak var olmak.
Selçuk Altun'dan 'Ardıç Ağacının Altında' (24.11.2017)
“Ardıç Ağacının Altında”, gerçek yaşamöyküleriyle kurmaca yaşamöykülerin karıştığı yapısıyla da ilginç olduğu kadar merak unsurunu hiç bırakmayan ve polisiyeye kayan konusu ve anlatımıyla da ilgi çekecek bir roman.
Louis-Ferdinand Céline'in başyapıtı
Louis-Ferdinand Céline’in ikinci romanı “Taksitle Ölüm”, “Gecenin Sonuna Yolculuk”tan dört yıl sonra, 1936’da yayımlanmış ve büyük bir düş kırıklığı olarak karşılanmış. Eleştirmenler tarafından kıyasıya eleştirilmiş, hiç beğenilmemiş. Günümüzdeyse Céline’in gerçek başyapıtı olarak kabul edildiği söyleniyor.
Ian McEwan'dan 'Fındık Kabuğu'
“Fındık Kabuğu” bir Hamlet uyarlaması gibi görünse de aslında tipik bir kara romana, polisiyeye dönüşüyor. Ian McEwan gerilimi ustaca kullanır. Beklenen cinayet işlendikten sonra katillerin yakalanıp yakalanmayacağını ve yakalancaklarsa bunun nasıl, hangi delil ve gelişmelerle olacağı konusunda yine iyi bir olay örgüsü kurmuş.
Hasan Gören'in ilk romanı
Hasan Gören’in kaleme aldığı “Zan”, polisiye kurgusu ile türün meraklılarına hitap edecek gibi görünse de kahramanının dert ettiği konulara bakılırsa daha varoluşsal amaçları olan bir roman.
Pınar İlkiz'den Sevin Okyay kitabı
Pınar İlkiz, “Hakikaten-Sevin Okyay Anlatıyor”da, Okyay ile dolu dolu geçen yetmiş beş yılını konuşuyor. Bir nehir söyleşi örneği olan kitap, Okyay’ın yaşamöyküsüne giriş niteliği taşıyor.
Valeria Luiselli'den 'Dişlerimin Hikâyesi'
Valeria Luiselli,Türkçe’de okuduğumuz ilk romanı “Kalabalıkta Yüzler”den sonra “Dişlerimin Hikâyesi”yle şahıs isimlerinin tanıdıklığı yer ve zamanla ilgili olarak verilen bilgiler hakkında okuru şüpheye düşürmeye devam ediyor. Arka kapakta belirtildiği gibi “şenlikli bir oyun” Dişlerimin Hikayesi. Seda Ersavcı’nın titiz çevirisi ve güzel Türkçesi ile daha da şenlikli olmuş.
Melih Cevdet Anday'ın edebiyat yazıları
“Suçumuz Edebiyat”, iyi bir yazar ve iyi bir okur olan Melih Cevdet Anday’ın edebiyat üzerine görüşlerini topluca bulacağımız, denemenin tadına vararak okuyacağımız bir derleme olmasının yanında, edebiyatla ilgili konuları araştırıp tartışırken her zaman yararlanacağımız önemli bir başucu kitabı.
Mehmet Eroğlu'ndan 'Mermer Köşk'
Mehmet Eroğlu, “Mermer Köşk”te, zengin kız fakir oğlan klişesi ile gelişen bir aşk öyküsünden yola çıkarak aile içi sırların, insanların geleceği ve ilişkilerinde ne kadar belirleyici olduğunu anlatıyor. İnsan ilişkilerinde toplumsal farklılıklar kadar belki de daha önemli rol oynayan hırslar, kibirler, tutkular, bir türlü unutulamayan yaşanmışlıklar, öfke ve hesaplaşma arzuları romanın ana ekseni
Lizbon’da Saramago’nun izinde
José Saramago “Lizbon Kuşatmasının Tarihi”nde, Kral I. Alfanso’nun Lizbon’u fethedişini anlatıyor. Saramago, tarih kitaplarında “doğru” diye yazılanların ne kadar gerçeğe uygun olduğunu tartışmaya açıyor, kaynakların güvenilirliğini sorgularken ülkesinin kuruluşunun ne kadar kanlı olduğunu da ironik ama gerçekçi bir dille anlatıyor.
Annabel Abbs'den 'Joyce'un Kızı'
Annabel Abbs’in kaleme aldığı “Joyce’un Kızı”, belge ve bilgilerin yazarın katkısıyla bütünleştirilmesine dayanıyor. Abbs, romanı Lucia’nın ağzından, onun bakış açısıyla yazmış.
Hang Kang'dan 'Vejetaryen' (03.03.2017)
“Vejetaryen” ile tüm dünyada tanınan Koreli romancı Hang Kang’la çok soğuk bir Seul akşamında kahve içip sohbet ettik. Çevirmen Nana Lee’nin de desteği ile Hang Kang’ın yazarlığı ve “Vejetaryen” hakkında konuştuk.
David Vann'dan 'Akvaryum' (26.02.2017)
David Vann’ın “Akvaryum”u, bir masal gibi başlayıp büyük bir gerilime evriliyor. Dünyanın bugünü, geleceği, insanın varoluşu gibi konularda felsefi sayılabilecek sorular sormasının dağılan ailelerin çocukların psikolojisi üzerindeki etkisi, öfke ile yaşamak, öfke patlamasının sonuçlarından ergenlik çağı sorunları, farklı cinsel tercihlere bakış, çocukların tanımadıkları kişilerle dostluk kurmasının sonuçları gibi birçok güncel konuyu da tartışmaya açıyor.
Hang Kang'dan 'Vejetaryen' (13.01.2017)
“Vejetaryen”, Han Kang’ın 1997’de yayınlanan ‘Kadının Meyvesi’ adlı kısa öyküsünden hareketle oluşmuş. Kang, bu öyküden yola çıkarak 2002 ile 2005 arasında üç öykü yazmış ve bunları farklı zamanlarda dergilerde yayımlamış. Bu üç öykü ‘Vejeteryan’, ‘Moğol Lekesi’ ve ‘Alev Ağacı’ romanın bölümleri olmuş.
James Joyce'un 'Finnegans Wake'i
James Joyce’un “Finnegans Wake”i, Türkçe dahil yaklaşık kırk dilin bileşiminden türetilmiş sözcükler, söz ve ses oyunları, çokanlamlı sözcük ve cümleler, özellikle tarihe, mitolojiye olmak üzere dünya kültürünü oluşturan tüm değerlere göndermeler içeren bir metin.
Necip Tosun'dan 'Öykümüzün Sınır Taşları'
Necip Tosun’un “Öykümüzün Sınır Taşları” az bulunur çalışmalardan. Kitapların neden seçildiği anlatılırken hem konularına hem de biçimsel niteliklerine değinip önemlerinin anlaşılmasına çalışmış. Türk öykücülüğü içinde yerleri tespit edilmiş.
Wolfgang Schorlau’dan 'Münih Komplosu'
Wolfgang Schorlau’nun “Münih Komplosu”, kanlı bir bombalama eyleminden yola çıkarak devletin istihbarat örgütlerine, politikacıların kirli işlerine, skandallar ve nihayet cinayetlerle uluslararası bir boyuta varan öyküsü ile siyasi polisiyenin iyi bir örneği.
Metin Celâl'den İstanbul Kitap Fuarı için kitap listesi
Uluslararası TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı 35. yılını kutluyor. Yüzlerce yazar söyleşilerde ve imza günlerinde okurlarıyla buluşuyor. Fuarın teması “Felsefe ve İnsan”, onur yazarı İoanna Kuçuradi.
'Ağlama sevdiğim yol ayrı düştü'
Prof. Dr. İsmail Görkem’in yayına hazırladığı Ahmet Şükrü Esen’in defterlerinden derlenen “Karacaoğlan” kitabı, bu büyük saz şairini yeniden keşfetmek, güzelim şiirlerini ve dizelerini anımsamak, Türk şiiri içindeki yerini, kimlerin geleneğini sürdürüp, günümüze kadar uzanan çizgide kimleri etkilediğini düşünüp tartışmak için faydalı bir kaynak, bir başucu kitabı.
'Kendimi yeniden kurmalıydım, sıfırdan, yalansız'
Sami Özbil, “Eksik Bir Şey”de küçük yaşta kaybettiği annesinin yaşam öyküsünü öğrenmek isterken geçmişiyle hesaplaşmak durumunda kalan devrimci bir gencin, Ege’de bir sahil kasabasında yaşadıklarını anlatıyor.
'Kendine ait bir odası bile olmayacaktı'
“Son Aydınlık Yaz”, büyük bir yazarın, Doris Lessing’in, iyi bir romanı. Konuyu işleyişi, anlatımı, sorguladığı sorunlarla okunmaya değer bir eser.
'Uyum, neşe, selamet, bunlar bana göre değildi'
“Neden”, “Kiler”, “Nefes”, “Soğuk” ve “Çocuk”, bu beş kitap bütün olarak büyük bir eser olmanın yanında çağdaş klasikler sayabileceğimiz Thomas Bernhard’ın eserlerini anlamak için iyi bir kılavuz, iyi bir başlangıç...
'Sırılsıklam âşık olmuştum ve her şey mümkündü'
“Âşık Bir Adam”, adına uygun olarak yazar kahramanı Karl Ove’un tutkulu aşkını ayrıntılı olarak anlatıyor ama onunla yetinmiyor, bu halin bir arada yaşamaya ve evliliğe dönüşmesini, çocuklarla birlikte kalabalıklaşan ailede yaşananları, alternatif ana okulunu, veli toplantılarını, kavgacı komşuları ve arkadaşlarla ilişkileri de ortaya koyuyor.
'Korkmayan insandan korkulur'
“Sonsuz Panayır” Halide Edib Adıvar’ın İstanbul’un gündelik yaşantısını “gerçekçi” bir şekilde yansıttığı son dönem romanlarından. Adıvar, “Sonsuz Panayır”ı bir roman değil, “daha ziyade bir içtimai tetkik, bir felsefi eser, bir örf tenkidi” olarak tanımlamış.
'Biz burada kimin insafına kaldık?'
“Ordular”, yıllardır süren bir iç savaşın o ülkenin vatandaşlarına nasıl yansıdığını anlatan bir roman. “Öğle Yemekleri” ise daha farklı bir eser. Bogotá’da yersiz yurtsuz ve yoksul insanlara öğle yemekleri veren bir kilisede yaşananlar anlatılıyor. Evelio Rosero’nun her iki kitabı da işlenen konular ve anlatımlarıyla etkileyici.
'Yalnızı arayıp soran, merak eden, hatırlayan olmaz'
“Gözyaşı Konağı” geriye dönüşlerle gelişen bir roman. 1800’lerin sonunda yaşanan olaylara dayanan romanda Halid Ziya ve çağdaşlarının tadı var. Olayların kuruluşu, kahramanların davranışları o romanları anımsatıyor. Şebnem İşigüzel, romanın gelişimini daha çok başkahramanının anlatımlarına dayandırmış.
'Önemli olan bugün ve yarındır'
“Kahire Modern”, büyük bir ustanın, Necip Mahfuz’un, keyif ve merakla okunan önemli bir eseri. Bir anlamda Mahfuz’un başyapıtlarına giriş niteliğinde. 1930’ların Kahiresi'yle aynı dönemin Ankarası arasındaki benzerliklere şahit olmak, romana farklı bir tat katıyor.