18. Ulusal Kanser Kongresi

Türk Pediatrik Onkoloji Grubu Başkanı Prof. Dr. İnci Ergürhan İlhan, Türkiye'de görülen çocukluk çağı kanserlerinin yüzde 31'ini löseminin oluşturduğunu söyledi.

18. Ulusal Kanser Kongresi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 25.04.2009 - 13:36

Antalya Belek'te devam eden 18. Ulusal Kanser Kongresi'nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Prof. Dr. İnci Ergürhan İlhan, dünyada her yıl 16 bin yeni çocuğa kanser tanısı konulduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. İlhan, her 7 bin çocuktan birinin kansere yakalandığını vurguladı.

Türkiye nüfusunun yüzde 24'ünün 15 yaşın altında olduğuna dikkati çeken İlhan, şunları söyledi: ''Gelişmiş ülkelerde kazalardan sonra ikinci sıradaki ölüm nedenleri arasında yer alan kanser, ülkemizde çocuk ölümlerinde enfeksiyon hastalıkları, kazalar, serebrovasküler hastalıklar, kardiyak hastalıklardan sonra beşinci sırada yer almaktadırlar. Bunun nedeni, bizim, kanserleri gelişmiş ülkelerden daha iyi tedavi ediyor olmamız değil, diğer gelişmiş ülkelerde büyük oranda çözümlenmiş hastalıkların halen ülkemizde sorun olarak devam etmesidir. Türkiye'de en sık görülen 3 çocukluk çağı kanserini yüzde 31 ile lösemi, yüzde 19 ile lenfoma, yüzde 13 ile santral sinir sistemi tümörleri oluşturuyor.''
 

Karaciğer ve böbrek kanserlerinde yeni tedaviler

Kongre Genel Sekreteri Prof. Dr. Gökhan Demir de, karaciğer kanserinin, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu ve doğuya doğru uzanan dünya coğrafyasında önemli bir sağlık sorunu olduğunu söyledi.

Cerrahi ve organ nakli dışında tedavisi olmayan karaciğer kanserinin tedavi için yeni bir molekül bulunduğunu ifade eden Demir, bu hedefe yönelik hap şeklindeki ilacın hastalığı uzun süre kontrol altında tuttuğunu kaydetti.

Demir, ilerlemiş böbrek kanserli hastaların ikinci basamak tedavilerinin kullanımı için ABD'de onay alan ilacın da ilk kez bir kanser türünde hiç kemoterapi kullanmadan farklı iki basamak tedavinin etkin olabileceğini gösterdiğini bildirdi.

Böbrek kanserinin, kemoterapisiz tedavi edilebilmesi nedeniyle devrim niteliğinde bir özelliğe sahip olduğunu vurgulayan Demir, böbrek kanseri tedavisinde hedefe yönelik 3 molekülün, 2007 yılında FDA onayı aldığını ve Türkiye'de de kullanıldığını kaydetti.
Böbrek kanserinin ilk basamak tedavisinde hedefe yönelik bu üç molekülün kullanıldığını vurgulayan Demir, 29 Mart 2009'da onay alan yeni bir molekülün de, bu tedavinin sonuçsuz kaldığı ikinci basamak için kullanılacağını kaydetti.

Prof. Dr. Demir, ilerlemiş böbrek kanseri olan hastalarda yaşam süresini 2 kattan fazla uzatan ilacın, doğrudan hücre içinde yer alan, tümör hücresinin bölünmesini ve kan damarı oluşumunu kontrol eden mTOR proteinini hedef alarak bloke ettiğini ifade etti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler