1929-2008 kriz karşılaştırması
ABD'de başlayan ve uluslararası piyasalara yansıyan "ekonomik kriz" dünyanın 1929'dan beri gördüğü en büyük kriz olarak tanımlanıyor. Ekonomistlerin karşılaştırdığı iki büyük ekonomik krizin benzerlikleri ve farklılıkları bulunuyor. 1929 krizi ve bugünün krizi...
ABD'de başlayan Büyük ekonomik kriz, başta Kuzey Amerika ve Avrupa olmak üzere en çok sanayileşmiş ülkeleri vurmuş, bu ülkelerin kentlerinde bir işsizler ve evsizler ordusu yarattı.
Bunalımdan etkilenen birçok ülkede inşaat faaliyetleri durmuş, tarım ürünü fiyatlarındaki yüzde 40-60'lık düşüş, çiftçileri ve kırsal bölge nüfusunu kötü etkilendi.
Talebin beklenmedik düzeyde düşmesi nedeniyle madencilik alanı, krizin en fazla etkilendiği sektörlerden biri olmuştu. Büyük kriz, farklı ülkelerde farklı tarihlerde sona erdi.
Büyük çöküşte bankacılık sistemi ve borsanın etkisi
Dünya ekonomik krizi tek başına alındığında borsanın çöküşü ekonomiyi çökertmeye yetmemeliydi. Ancak, borsa ABD ekonomisinin sağlığının en iyi işareti olarak algılanıyordu ve kriz reel ekonomiye de sıçradı.
Borsanın çöküşü insanları derin bir güvensizliğe, derin bir öfkeye sürükledi. Kimi hükümeti, kimi, Amerikan Merkez Bankacılık sistemini beceriksizlikle suçladı. Kimi de devlet yetkililerinin yerli yersiz konuşmalarının piyasaları altüst ettiğini iddia etti.
Dünya ekonomik krizi yatıştıktan yıllar sonra yapılan araştırmalar gösterdi ki, yolsuzluk olmasına rağmen, yolsuzluk, çöküş üzerinde sanıldığı kadar çok ve belirleyici değildi. Aynı şekilde kredili satışların da olayın nedenini açıklayacak boyutlarda olmadığı görüldü. Buna karşın, yatırımcıları sahtekarlıktan koruyacak yasalar da yoktu.
Dünya ekonomik krizinin ardından, borsa faaliyetlerine çeki düzen getirildi. Örneğin, şirketlerin mali tablolarının güvenilirliğini sağlayan yasalar olmadığı için, yatırımcı, hisse senedini aldığı firmanın iddia ettiği kadar sağlam olup olmadığını bilemezdi.
Krizin temel nedenleri
Dünya ekonomik krizinin nedenine ilişkin çalışmaların üzerinde birleştiği beş-altı ortak nokta şunlar:
1) Gelir dağılımı dengesizliği
2) Şirketlerin mali durumları arasındaki dengesizlik
3) Bankaların yapılanmalarındaki bozukluk
4) Dış ödemeler dengesindeki bozukluk
5) Ekonomi yönetiminde tecrübesizlik
6) Parada altın standardında ısrar etme
Ekonomistler, bankaların yapılanmalarındaki bozukluk, yetersiz düzenleme ve denetleme sisteminin var olmaması ya da yeterince şeffaf olmasını, 1929 krizine en çok benzeyen konu olarak vurguluyorlar.
Bankalar kötü yapılanmışlardı. 1920'li yıllarda ABD'de günde 4-5 banka açılıyordu. Bunların sermaye esaslarını, rezerv ve kredi oranlarını belirleyen yasalar yoktu.
1923-1929 yılları arasında günde iki bankanın batıyor olmasının endişeye neden olmamasının başlıca nedeni ekonominin iyi gitmesiydi. Ne zaman ki işler bozuldu, sonuçta banka iflaslarının sıradan olaylar olarak görülmemesi gereği ortaya çıktı.
Ekonomi yönetiminde tecrübesizlik konusunda gelince, 1920'li yıllarda Amerikan politikacılarının ve ekonomistlerinin büyük çoğunluğu, liberal ekonominin, en iyi ekonomik sistem olduğuna inanıyor ve savunuyorlardı.
Amerikan yönetimi, ''müdahale etmeyin, rahat bırakın'' politikasını benimsemişti. 1929 krizi, ekonominin kendi yolunu bulmasını beklemenin toplumsal maliyetinin kaldırılamayacak kadar büyük olabileceğini gösterdi.
Beyaz Saray, müdahale etmesi gerektiğine karar verdiğinde hem çok geçti hem de nereye nasıl müdahale edeceği konusunda tecrübesizdi.
Bugün tekrarlanmayan hata 'likidite'
Ekonomistler ve iktisat tarihçileri, o zamanki ABD yönetiminin yapması gereken en iyi şeyin, altın esasından vazgeçip, para arzını artırmak ve bugün de yapıldığı gibi yeterli likidite ile piyasaları rahatlatmak olduğunu vurguluyorlar.
Bugün ABD Merkez Bankası ve Hazine Bakanlığı, diğer merkez bankalarıyla işbirliği halinde dünya piyasalarına, şimdiye kadar 300 milyar dolarlık bir likidite sağlarken, ABD'deki finansman sistemin düzelmesi için de 700 milyar dolarlık bir likidite paketi hazırlıyor. İktisat tarihçileri, ''ABD yönetimi ve diğer sanayileşmiş ülkeler, para arzını artırmış olsaydı, ekonomi canlanma yoluna girebilirdi'' diyorlar.
Dünya ekonomik krizi sırasında, ABD'de ve diğer sanayileşmiş ülkelerde, ne politikacıların ne de ekonomistlerin bu işlerde yeterli deneyimi vardı.
Krizin ekonominin yapılanma biçiminden doğduğunu göremediler.
Dünya ekonomik krizi esnasında, örneğin işsizliği yenmek için sanayinin korunması gerektiğini düşünüyorlardı. ABD başta olmak üzere sanayileşmiş ülkeler, bunun için gümrük duvarlarını yükselten bir yasa çıkardılar. Avrupalılar anında aynen karşılık verince, iç piyasada satamayan sanayiciler, ihracat da yapamaz oldular.
Dönemi en iyi yansıtan roman 'Gazap Üzümleri'
1929 dünya ekonomik krizini en iyi yansıtan roman ise John Steinbeck'in ''Gazap Üzümleri'' isimli romanı oldu.
Steinbeck'in, ''Gazap Üzümleri'' adlı romanı, dönemin sorunlarını ve yoksullaşmayı anlatan bir sosyal protestoydu.
John Steinbeck, romanında, Kaliforniyalı arazi sahiplerinin ve bankaların göçmen işçilerin açlıktan kırılmalarına neden olan tutumlarını anlatıyor ve bir şeyler yapılması için adeta yakarıyordu.
1929 dünya ekonomik krizinin ardından, uluslararası para sisteminde bazı değişikliklere gidilirken, daha sonraki dönemde Bretton Woods anlaşması ise dünya finans ve ekonomi sistemi düzenlemeye yönelik IMF ve Dünya Bankası kuruldu.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı