2010'da neler olacağını tahmin etmişti...

1972 yılında 2010'daki yaşamın nasıl olacağıyla ilgili öngörülerini yayımlayan Geoffrey Hoyle'ın kitabı ilgi üzerine yeniden basıldı. Hoyle kitabında, 2010 yılında herkesin tulumlar giyeceğini, haftada üç gün çalışacağını ve elektrikli arabalar kullanacaklarını öngörüyordu.

1972 yılında yayımladığı çoçuk kitabındaki bu renkli fikirler nedeniyle sosyal iletişim sitesi Facebook'ta başlatılan bir kampanya ile bulunan ve kitabı yeniden basılan Hoyle, en çok herkesin tulum giyeceği fikri nedeniyle eleştirildiğini söylüyor.

CNN Türk'ten alınan habere göre, astronom ve bilim kurgu yazarı Fred Hoyle'un oğlu olan yazar, "Herkes tulum giymiyor ama bir düzeyde tulum özgürlüklerin kısıtlanmasının ifadesidir" diyor.

Hoyle'un kitabı, yazıldığı dönemin ruhunu taşıyor. Toplumsal planlamanın gelişeceği ve bunun sonucunda da yaşamın komünal bir hale geleceği öngörüleri yer alıyor.

Kitabın en önemli teması siyasi sistemin geçireceği evrim.

Yazar Hoyle, kitabında, görüntülü telefon ve market alışverişinin internet üzerinden yapılacağı gibi icatları da kısmen öngörüyor.

Hoyle, geleceği tahmin etmeye uğraşan uzun yazarlar silsilesinin bir üyesi.

Geleceği tahmin çabaları arasında en ciddi öngörülerden biri, bilim kurgu yazarı Arthur C Clarke'ın, dünyanın yörüngesinde, dünyadaki bir noktayı temel alarak sabit bir noktada durabildiği bir uydular ağı kurulacağını tahmin etmesi olarak kabul ediliyor.

HG Wells de zamanının ötesini görerek 1914 yılında nükleer silahları öngörmüş ve fizikçi Leo Szilard'a esin kaynağı olmuştu.

Daha yakın dönemde David Brin, 1989 yılındaki Dünya adlı romanında, vatandaş gazeteciliği, kişilere özel internet sayfaları ve korsanlığın azalacağını öngörmüştü.

Brin, geleceği tahmin için uygulanabilecek en basit yöntemin, laboratuarlardaki araştırmaları yakından izlemek ve pek pratik ya da kullanışlı görünmeyen buluş veya araştırmaları dahi not etmek olduğunu söylüyor.

Geleceği tahmin etme sektörü

Fütüroloji kurumsal olarak da günümüzde varlığını sürdürüyor. Amerikan Rand Corporation, Stanford Research Institue, Hudson Institutions uzun dönemli analiz yapan kurumların en ünlüleri olarak biliniyor.

Gelecek nasıl hesaplanır?

Geleceği Hesaplama, orta ve uzun dönemli analizler içerir. Yani Türkiye'nin geçmiş yıllarındaki verilerine bakarak bu yıl nüfusunun ne olacağını öngörmek geleceği hesaplamak değildir. Geleceği Hesaplama, örneğin, 25 yıl sonra açlık dünya için bir problem olacak mıdır, 50 yıl sonra dünya su kaynaklarının yeterliliği, 30 yıl sonra Türkiye’de nano teknoloji kullanımının yaygınlığı ne olacak gibi daha uzun süreçlere yönelik tahminleri içerir.

Bir bilim dalı olarak kabul görmeyen bu yönteme bu nedenle geleceği tahmin etme sanatı deniyor.

Falcılık başka...

Bu yöntemin falcılıktan en önemli farkı hissiyata dayanmamasıdır. Aksine bu yöntem tamamen veriler ışığında sonuçlara varır.

Atıp tutma sanatı mı?

Geleceği hesap yönteminde diğer sosyal ve pozitif bilimlerin kullanılması, fütüristlerin her zaman haklı çıkacaklarını göstermez. Aksine, yakın tarih, fütüristlerin yaptığı yığınla yanlış tahminle doludur.

Fütüroloji bir çeşit öngörü yapma sanatı olduğu için, içinde daima küçük veya büyük yanılgıları da barındırır.

En büyük yanılgılar

Tarihte çok sayıda yanılgı örneğiyle karşılaşmak mümkün.

Örneğin 18. yüzyılın başında Londra'daki şehir yöneticileri yakında yeterince balina yağı bulunamayacağından dolayı şehrin karanlığa gömüleceğini öne sürmüştü. Ancak böyle bir şey asla gerçekleşmedi.

En dikkat çeken yanıgılardan birini de IBM firması yapmıştı. Firmaya göre bilgisayarlar asla yaygınlaşmayacak sadece bilimsel araştırmalar da kullanılacaktı. Bu bir şirket için çok başarısız bir sonuç çıkarmaydı.