2013'ün uğursuzluğu
Batıl inançların uğursuzluk getirdiğine inanıyor musunuz? Hemen hepinizin hayır dediğini duyar gibiyim, ama kaçınız, kendinizi gün içinde tahtaya vurmaktan ya da merdivenin yanından dolaşmaktan alabiliyorsunuz? Campari Takvimi bu yıl uğursuzluk konseptini içeriyor. Takvimin modeli Penelope Cruz da batıl inançlara karşı koyuyor.
Uğursuzluk! Modern dünyada hiçe sayılan, görmezden gelinen ya da bilinç altına itilen bir korku sebebi. Pozitif bilimler reddetse de çağlar boyunca, pek çok kavim, millet ya da uygarlık uğursuzlukla mücadele etmişti. Uğursuzluk getirdiğine inanılan bu ritüellerin en azından bir kısmı günümüze kadar ulaştı. Tabii insanların uğursuzluklarla mücadele etmek için kullandıkları yöntemler de...
Artık bir gelenek haline gelen ve bu yıl 14’üncüsü yayımlanacak olan Campari Takvimi de konseptini uğursuzluk olarak belirledi. Sebebini tahmin etme çok da zor değil, yeni yılın son iki rakamı olan 13 belki de uğursuzlukla ilgili dünya üzerindeki en bilindik sembol. Bugün bile binalarında 13’üncü kat ya da 13 numaralı oda olmayan otellerle ilgili haberleri duyabiliriz. Öte yandan takvimin yaprakları sadece 13’ün uğursuzluğuyla sınırlı değil.
Her 12 ay için farklı bir uğursuzluk konsepti belirlenmiş. Böylesi bir çalışmanın evlerin duvarında yer edinmesi için en iyi sebeplerden biri şüphesiz Penelope Cruz. Biz de bu takvim eşliğinde sizin için bilinen uğursuzlukların kökenine bir yolculuk yaptık.
Hayvanlar söz konusu olduğunda kara kediler oldukça kötü bir şöhrete sahiptir ve kötü ruhları taşıdıklarına inanılır. Bunun sebebi büyük ölçüde, eski Mısır'daki şeytani firavunlarla kara kedilerin özdeşleşmiş olması. Bu yüzden kara kedilerin kötü şans getireceğine inanılıyor. Ancak bu lanetten kurtulmak basit, tek yapmanız gereken kediyi çağırıp size gelmesini sağlamak. Böylece kötü şans tersine dönecek. 13 rakamının uğursuz sayılmasıyla ilgiliyse her uygarlıkta farklı hikâyeler vardır. İsa’yı ihbar eden Yahova’nın son akşam yemeğindeki 13’üncü misafir olması, Hıristiyan âlemi için bu rakamı uğursuz kılmıştır. Öte yandan bundan eski dönemde bile cadıların ritüellerini 12 kişiyle gerçekleştirmesi 13 rakamının uğursuzluğuna işarettir. Çünkü bu ritüellerdeki 13’üncü misafir şeytan olarak bilinir. Tüm bu hikâyelerin etrafında Ortaçağ Avrupası’nı altüst eden bir olay, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettiği tarih olan 1453 yılının rakamlarının toplamı da 13 olunca günümüz Batı dünyasında bu rakamın hâlâ uğursuz kabul edilmesi çok da anlaşılmaz değil.
Şemsiye uğursuzluk mu?
Evde şemsiye açılması herkes tarafından bilinen bir uğursuzluk işaretidir ama nedeni muğlaktır. Bu eylemin uğursuz sayılmasının sebebi, evin, Tanrı’nın ışığından mahrum kalması inancıyla açıklanabilir. Ayna kırmak! Ayna mitolojiden masallara ve günümüz Hollywood yapımlarına kadar milyonlarca hikâyede önemli bir semboldür ve kişinin ruhunun yansıması olarak bilinir. Bu yüzden aynayla birlikte kırılan ruhun yedi yıl boyunca uğursuzluk getirdiğine inanılır. Ancak bu inanca sahipseniz yedi yıl sonunda ayna parçalarını toparlayıp ay ışığında yakmayı unutmayın. Ancak böylece kırık aynanın uğursuzluğundan kurtulabilirsiniz. Sıradaki lanetimizse, aslında bir öngörü. Birinin ayağını süpürmek; geleneksel olarak uğursuzluk getirmeye sebep olan bir eylem. Çünkü ev süpürürken yanlışlıkla kendi ya da birinin ayağını süpüren bir kadının evlenilmeyecek kadar beceriksiz olduğuna inanılır.
Yatağa şapka koymanın uğursuz olduğunu biliyor muydunuz? Bu inanç Batı kültüründe oldukça yaygın bir uğursuzluk alameti sayılır. Sebebiyse çok basit. Kötü ruhların saçlarda yaşadığına inanılması, şapka takınca bu ruhların şapkaya geçmesi, şapkayı yatağa koyunca da yine aynı ruhların bu sefer bedeninizi ele geçirmesi. Eve giren kuşun uğursuzluk getireceği inancı aslında tartışmalı bir konu. Kimileri tam tersine, eve gelen kuşun müjde getirdiğine de inanır. Bunu uğursuzluk sayanların açıklamasıysa kuşların, o an olmuş ya da yakında olacak kötü bir şeyi insanlara iletmek isteyen Tanrı’nın mesajcısı olduğudur. Tuz dökmek ya da israf etmek şimdilerde inanılması pek de mantıklı olmayan bir uğursuzluk, Aslında tuzun uğursuz sayılmasının bir sebebi de satanist ritüellerde önemli bir yere sahip olması. Eski çağlarda çok değerli bir madde olan, -hatta İngilizcede maaş anlamına gelen salary kelimesi de salt, yani tuz kökenlidir- tuzun israf edilmesinin bereket kaçırdığına inanılırmış. Eğer etrafa tuz dökerseniz, sol omzunuza çimdik atıp, şeytanı gözünden mıhlamayı ihmal etmeyin!
Çatlak zemine basanın işi rast gitmez inancı İngilizceye “çatlakta yürüyün ve annenizin belini kırın” gibi Türkçeye çevirince pek de manalı olmayan bir tekerleme de hediye etmiştir. Birine ait resmin duvardan düşmesiyse, o kişinin başına kötü bir şeyin geleceğine işarettir. Sembolik anlatım takıntısı olan pek çok yönetmen, filmlerinin alt metinlerinde bu detayla izleyicinin bilinçaltına seslenmeyi sever. Siz siz olun sevdiklerinizin resimlerini sağlam kazığa bağlayın. Eski çağlarda günümüze göre çok daha önemli olan atlar da batıl inançlarda önemli yere sahipti. At nalını duvara ayrık uçları yere bakacak şekilde asmanın kötü şans getireceği inancı, özellikle kırsal bölgelerde bugün bile canlılığını koruyor. Unutmadan, tersi de iyi şans getiriyor.
Tanrı seni korusun
Merdiven altından geçmenin uğursuzluğu ise aslında sembolik bir gönderme. Şeytani üçgen, Horus’un her şeyi gören gözünü taşıyan piramit ve daha birçok yerde benzer sembollerle açıklanan şeytanın kutsal üçgeni, bir merdiven altında karşınıza çıkabilir. Altından geçerseniz aynı zamanda karanlık tarafa geçiş yapmış sayılırsınız. İki sütun arasından geçişle ilgili olarak da benzer bir inanç vardır.
Ayaklar kapıya dönük uyursanız kötü ruhların bedeninizi ele geçireceğine inanılır. Sebebi, eski çağlarda ölülerin, yakılmadan önce bu pozisyona getirilmesidir.
Birisi hapşırdığında biz “çok yaşa” deriz, ama Batı’da genelde karşılığı, “Tanrı seni korusun”dur. Çünkü hapşırırken ruhumuzun kazara bedenimizden ayrılabileceğine inanılır.
Islık çalmak, özellikle karanlıkta çalmak da uğursuzluk olarak sayılır. Çünkü eski toplumlarda şeytanları yardım ya da işbirliğine çağırmak için ıslık çalma yöntemleri kullanıldığına inanılır.
Bir evin yanında baykuşun ötmesi o evden birilerinin öleceğinin işareti olarak algılandığı gibi, kurban kesilirken dilini çıkarırsa kurbanı kesenin de kısa süre sonra öleceğine inanılır.
Birçok insan kötü kaderi kovmak için hâlâ tahtaya vurur ya, bunun da geçmişi yine eski çağlara, meşe odununun kutsal sayıldığı dönemlere uzanır. Batıl inançlara göre hava karardıktan sonra yapılmayacak şeyler de bellidir: Sakız çiğnemeyin, aynaya bakmayın, kapının önünü süpürmeyin, tırnak da kesmeyin. Ama ay ışığında banyo yapabilirsiniz, böylece ay gibi parlak olursunuz. l
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Sette kavga çıkmıştı: Siyah Kalp dizisinde flaş ayrılık