'26 Mayıs genel grevinin haklı talepleri var'
KESK Genel Başkanı Sami Evren, 26 Mayıs genel grevinin haklı talepler üzerine oturduğunu kaydederek, genel grev kararının alınmasına neden olan sorunların Türkiye'nin temel sorunları olduğunu dile getirdi.
26 Mayıs'ta yapılması planlan genel grev eylemine ilişkin soruları yanıtlayan KESK Genel Başkanı Sami Evren, Türkiye'de özelleştirmeler, işsizlik, yoksulluk, güvencesiz çalışma gibi sorunlar topladığında 26 Mayıs'ta greve çıkmanın ve eylemi örgütlemenin 'en doğal, en meşru hakları' olduğunu kaydetti.
İktidarın bu demokratik tepkiyi, bu grevi, bu eylem kararını dikkate almasını isteyen Evren, 4 konfederasyonun birlikte aldığı bu kararın birlikte göğüslemesi gerektiğini söyledi. Eylemi birlikte gerçekleştirmenin önemine işaret eden Evren, "Bunu gerçekleştirebildiğimiz takdirde Türkiye'deki emek hareketi açısından tarihe bir dipnot düşülecektir. Emekçiler bir kez daha 26 Mayıs'ta seslerini yükseltmiş olacaktır" diye konuştu.
'İşsizler, yoksullar herkes 26 Mayıs'ta alana çıkmalı'
Evren, örgütlü oldukları kesimler dışında insanları genel greve katmak için çok özel mekanizmaları olmadığını kaydederek, sözlerine şöyle devam etti: "İşsizlerin yoksulların kamuoyu duyarlılığı ile alana çıkması gerekir. Çünkü şu anda sadece kamu çalışanlarının, üyelerimizin taleplerini ifade etmiyoruz. Dile getirdiklerimiz toplumsal talepler; emeklisi, işsizi, part time çalışanı, güvencesiz çalışanı 4/C'ye mahkum edilen herkesin bu genel eyleme dahil olması lazım. Üretim sürecinde bulunanların grev yaparak, üretim sürecinde olmayanların sokağa çıkarak genel greve dahil olmalı. Emekçiler kendi gündemlerini kendileri yaratmak durumundadır. Çünkü gerçek gündem çalışanların ,üretim sürecinde olanların gündemidir, bizim taleplerimizdir. Gerçek gündemi ancak böyle eylemlerle yakalabiliriz. Esas gündem emekçilerin ve siyasetin emekçilerin sorununu çözmediği gündemdir. Eylemin amacı budur. Emekçilerin birleşik mücadelesini çok önemsiyoruz. Taleplerimiz ortaklaştığı sürece mücadele anlayışında buluştuğumuz sürece hak alma mücadelesinde özellikle işyerlerinde sendika ayrımı yapmaksızın emekçilerin ortak mücadelesini hep savunduk; bu sendikal stratejidir. Yeter ki işyerlerinde sendika üyesi olan olmayan kim varsa mücadeleyi ortaklaştırmamız esastır."
'Güvencesiz çalışma insan hakkı tehdididir'
Evren, genel grev sonucunda Hükümet'in 4/C'yi kaldırmasını isteyerek, "Güvencesiz çalışmanın bir insan hakkı tehdidi oluşturduğunu, bütün insanların güvenceli, kadrolu çalışma hakkının teslim edilmesini istiyoruz" dedi. Evren, ortak aldıkları kararların sonuna kadar arkasında olduklarını belirtti. Evren, işsizliği Türkiye'nin en temel sorunlarından biri olarak gördüklerini kaydederek, resmi rakamların iki katı işsizlik olduğunu ifade etti. Evren, krizin sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda yönetildiğini anlatarak, "Milyonlarca insan işsiz kaldı, o ciddi bir şekilde duruyor. Ucuz emek piyasası yaratabilmek için güvencesiz çalıştırmayı kurallı ve sistematik hale getirdiler. Yasal boşlukları siyasetle doldurmaya çalışıyorlar" dedi. İş güvencesini ortadan kaldırıldığına işaret eden Evren, 4/C-4/B uygulamasının böyle devreye girdiğini toplumun geleceği ile ilgili özellikle çalışanlar açısından ciddi kaygılar oluştuğunu dile getirdi.
'TEKEL işçilerinin eylemi 4/C'yi daha anlaşılır hale getirdi'
Kaygıların giderek derinleştiğini kaydeden Evren, 4/C'nin TEKEL işçilerinin eyleminden dolayı çok daha anlaşılır hale geldiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gelir dağılımındaki adaletsizlik büyüyor, her geçen gün insanlar yoksullaşıyor, kamusal hizmetler niteliğini kaybediyor. Taşeron firmalar daha niteliksiz hizmet üretiyor. Bunun sonucunda da bebek ölümleri dahil bir çok sorun karşımıza çıkıyor. Eğitim paralı, hastaneler hale getirilmiş. Bu niteliksiz hizmet orada çalışanların canına da mal oluyor. Bugün Zonguldak'ta maden işçileri meselesinde daha önce Balıkesir, Bursa'da gerçekleşen kazalara karşı bir türlü önlem alınamıyor. 21. yüzyılda teknolojinin bu kadar geliştiği bir dönemde metan gazının ölçümleri yapılamıyor. İnsanların iş güvenliği sağlanamıyor. Yapılan denetimler sonuç vermiyor. 'İyi' diye raporlar yazılıyor, olaylar patladıktan sonra insanlar hayatlarını kaybediyor."
Evren, taşeron firmaların ucuz iş gücü sağlayabilmek için çalışanların ücretlerinden kıstığını, maliyetleri düşürmek için iş güvenliğini asgariye indirdiğini kaydederek, "Bunun sonucunda insanlar ölüyor, insan hayatı bu kadar ucuz!" dedi. Evren, işsizliğin, güvencesiz çalışmanın sorumluluğunun insanlarda değil sistemde olduğunu kaydederek, mücadele edilmeden hiçbir kazanım elde edilemeyeceğini dile getirdi. Evren, şunları kaydetti: "Yoksulların, işsizlerin, şu anda bulundukları durum onlardan kaynaklanmıyor, insan işsizse, güvencesiz çalışmaya mahkum edilmişse suçlusu kendisi değildir. Devletin bütün yurttaşlarına iş bulma, istihdam alanları açma sorumluluğu vardır. Devlet yurttaşlarının geleceğini güvence altına alacak sosyal güvenlik sistemi oluşturmak zorundadır. Bu ülkenin yurttaşları yaşamını sürdürebilecek bir gelir hakkına sahiptir. Bu haklar mücadeleyle alınabilir, kimse bunları vermez, sendika olarak biz de bu olanağı ortaya koyuyoruz. Onların mücadele etmesinin olanaklarını yaratıyoruz, bir arada olursak, birlikte olursak kazanabiliriz. Sorumlu sistemdir, bu sistemin değişebileceği, dönüşebileceği toplumsal bir haklılık zemini vardır. Bu tür eylemlerin birikimleri üzerinden sistemler değişir, aksi takdirde var olanı kabullenmek boyun eğmek baştan kaybetmek demektir."
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Araştırma: Olası bir savaşta Türkiye'nin kaybı ne olur?