3. Kocaeli Kitap Fuarı açıldı

Uluslararası Fuar Merkezi'nde düzenlenen 3. Kocaeli Kitap Fuarı'nın açılışında konuşan Bakan Ergün, Kocaeli'nin kitap fuarıyla çok şey kazandığını ve kazanmaya devam edeceğini söyledi.

Nihat Ergün, herkesin elinde bulunan cep telefonlarına gelen indirim, müzik ve başka türlü mesajlardan insanların rahatsız olduğunu ve nadiren de olsa işe yarar mesajların geldiğini ifade etti.

Bir arkadaşından cep telefonuna gelen mesajı paylaşan Ergün, şunları kaydetti:
''Malımız arttı ama keyfimiz azaldı. Daha büyük evlerde ama daha küçük ailelerle oturuyoruz. Konforumuz ve teknoloji arttı, zamanımız daraldı. Diplomamız yükseldi ama sağ duyumuz azaldı. Uzmanlar arttı sorunlarda çoğaldı. Çok harcıyoruz ama az yardım ediyoruz. Çok iltifat ediyoruz ama az seviyoruz. Para kazanmayı öğrendik ama yuva kurmayı ve onu sürdürmeyi öğrenemedik. Aya ayak bastık ama komşumuzun kapısını çalamadık. Çok televizyon seyrediyoruz ama az kitap okuyoruz.''

Mesajın can alıcı noktalarından birinin ''az kitap okumak'' olduğunu vurgulayan Bakan Ergün, ''Bugün çok televizyon seyreden ama az kitap okuyan hatta hiç kitap okumayan çok büyük kitleyle karşı karşıyayız'' dedi.
''Kitap okumayan bir toplum ve düşünmeyen toplum'' olduğumuzu kabul etmemiz lazım diyen Ergün, şöyle konuştu:

''Çünkü kitap en büyük düşüncenin ürünüdür. Hiç bir kitap bir insanın aklında tamamıyla kalmaz ama o kitabın içindeki bir cümle, kitabın bakış açısı, içerisindeki bir kelime, kavram bizim kafamızda öyle yeni pencereler açar ki beynimizin öyle noktalarına tıklar ki ve oraları harekete geçirir ki işte o kitap bizde hep yeni düşünceler ortaya çıkmasına yol açar. Hangi cins kitap olursa olsun mutlaka bir kelimesiyle, cümlesiyle, kavramıyla ve bakış açısıyla bize şeyler kazandırır.''
Kitap okumanın yaygınlaştırılması gerektiğine dikkate çeken Nihat Ergün, şöyle devam etti:

''Gençlerin özellike kitap okumayı kendilerine bir görev saymaları gerekir. Kendi ve toplumun geleceği adına. Az yapmamız gereken işler de var. Az televizyon seyretmek, uyumak, konuşmak ve yemek gibi keşke az uyuyabilsek, az konuşabilsek ama öz konuşabilsek ve az yiyebilsek çok okusak, çok düşünsek. Bizim çok düşünmeye, okumaya ve mümkün olduğu kadar okuduklarımızı yazıya dökmeye ihtiyacımız var. Yazmak da çok önemli bir fiil. Düşüncelerin rafine edilmesi ancak yazmakla mümkün olabilir. İnsana düşüncelerini konuşarak ta ifade edebilir. Konuşarak ifade edilmekte çok güzel bir şey ama yazarak ifade edebilmek çok daha farklı bir şeydir. Çünkü yazdığınız zaman hatalarınızı da görebiliyorsunuz. Bu kelime buraya uymadı, bu cümlenin dizilişi böyle olmaz bunun anlamı düşük ve devrik oldu. Bunu görmek daha rafine bir düşünce sistemi ortaya koymak için yazmak gerekir. Birde şiirsel yazabiliyorsanız ayrı bir tecrübedir. Toplumda bunlar ne kadar gelişirse ne kadar çoğalırsa bu toplum o kadar zengin ve rafine toplum haline gelecektir.''