607. hafta: Cumartesi Anneleri, OHAL’in kaldırılmasını istedi

607. kez bir arya gelen Cumartesi Anneleri, 20 yıldır birlikte mücadele ettikleri kurumların faaliyetinin durdurulmasına tepki gösterdi.

Yayınlanma: 12.11.2016 - 15:01
Abone Ol google-news

HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu’nun da katıldığı 607’inci hafta oturumu Galatasaray Meydanı’nda gerçekleşti. Ellerinde kayıplarının fotoğraflarını taşıyan kitle adına ilk olarak gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız konuştu. Eski Türkiye ile yeni Türkiye arasında hiçbir fark olmadığını söyleyen Yıldız, “Eski Türkiye ile yeni Türkiye iki uçlu değnektir. Değneğin bir ucuna Saray’ı, diğer ucuna Binali Yıldırım’ı, ortasına da Devlet Bahçeli’yi oturtmuşlar” dedi. Kapatılan derneklerde bir araya gelerek sorunlarını ve acılarını paylaştıklarını dile getiren Yıldız, “Başarısız olan darbe girişimini tamamlamak istiyorlar” diyerek OHAL uygulamalarına tepki gösterdi. Yıldız şöyle devam etti, “Önce Gezi’nin, Roboski’nin hesabını versinler sonra hesap sorsunlar. Basın susturuldu, vekiller ifade vermeye gitmedi diye tutuklandı, dernekler kapatıldı. Kime ifade verecekti vekiller savcılara mı Saray’a mı? Bugüne kadar adalet istedik bugünden sonra sesimiz duyulsun diye özgür basın istiyoruz.”

’20 yıldır dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz’

Gözaltında kaybedilen Hüseyin Taşkaya’nın oğlu Şerif Taşkaya da ülkenin dönüp dolaşıp aynı noktaya geldiğini ifade ederek, “Bizi savunan avukatlarımız sokak ortasında katlediliyor, gazeteci arkadaşlarımızın kurumları kapatılıyor, tutuklanıyor, işsiz kalıyor, hukukçuların dernekleri basılıyor. Bugün toplum bizi burada tek bıraktıysa sıra onlara da geldi. Sesimiz cılız çıktığı sürece farklı siyasi yapılara da sıra gelecek” dedi.

Taşkaya’nın ardından konuşan Fehim Tosun’un eşi Hanım Tosun da, yıllardır oturdukları bu meydanda kayıp yakını olarak değil insan hakları savunucusu olarak bulunduğunu ifade ederek, OHAL’e dayandırılarak yapılan hak ihlallerine tepki gösterdi. OHAL’in bir an evvel kaldırılması gerektiğini söyleyen Tosun, “Yıllar sonra dönüp aynı yere gelmek gerçekten utanç verici. Bu ülke korkunç bir hale geldiyse herkesin dönüp etrafına bakması lazım” diye konuştu.

Kayıp yakınları adına son olarak Rıdvan Karakaş’ın kardeşi Hasan Karakaş söz aldı. Evrensel'in haberine göre; Karakaş 20 yıldır birlikte mücadele ettikleri kurumların kapatıldığını belirterek, “20 yıldır haykırıyoruz. İlerleme olmadığı gibi gerileme var. Biz insan hakları mücadelesi veriyoruz, kimsenin bundan bir çıkarı yok, paraları, gemicikleri yok. Bunların hepsi sizde. Hepsi başınızı yesin. Hepsinin hesabını vereceksiniz; Roboski’nin, vahşet bodrumlarının, kapatılan kurumların… size baş eğmeyeceğiz” dedi.

HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ise kapatılan derneklerin kayıp yakınları ile dayanışma içinde olduğunu ifade ederek, kapatmaların “iktidarın korkusundan” kaynaklandığını söyledi. Kerestecioğlu, “Kendi korkularını kapatmak için söyledikleri yalanların haddi hesabı yok. İfade vermeye gelmedi diye vekillerimiz tutuklandı. Oysa hakkında tek bir fezleke hazırlanmamış arkadaşlarımız gözaltına alındı. Hazırlanan fezlekelerin tümü ise basın açıklamalarımızdan düzenlenmiş. Toplantı gösteri yürüyüşü de düşünce ifade özgürlüğü de hukuk da haktır” açıklamalarında bulundu.

‘Adalet istiyoruz’

Cumartesi Anneleri’nin 607’inci hafta buluşmasının açıklamasını Rezdan Karaman okudu. OHAL bahanesi ile çıkartılan KHK’lerle ifade ve basın özgürlüğünün yok edildiği, gösteri hakkının yasaklandığı, demokratik siyasetin devre dışı bırakıldığı, hukuksuz bir şekilde dernek çalışmalarının durdurularak mühürlendiği, yeni çatışma alanlarının tetiklendiği kaos ortamı oluştuğunu ifade eden Karaman, hukuksuzluğun egemen olduğunu savundu.

Karaman, kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları olarak adalete, barışa ve insan haklarına dayanan bir devlet istediklerini ifade etti.

607. haftalarında “geçmişin OHAL karanlığında gözaltında kaybedilen Abdullatif Yağızay’ı unutmadık” demek için Galatasaray’da buluştuklarını söyleyen Karaman, “34 yaşındaki Abdullatif Yağızay eşi ve 7 çocuğuyla birlikte Nusaybin ilçesinde yaşıyordu. Nusaybin’de gündelik işlerde çalışan Abdullatif Yağızay, Kasım 1995’te çalışırken, bulunduğu yere saat 11:00 sularında sivil giyimli ve telsizli polisler tarafından mavi bir otomobile bindirilerek götürüldü. Ailesinin tüm başvuruları sonuçsuz kaldı. 21 yıldır Abdullatif Yağızay’ın akıbetini açığa çıkartmayı ve faillerini cezalandırmayı hedefleyen etkin bir soruşturma yürütülmedi. Adli makamları Abdullatif Yağızay dosyasında her türlü etkiden uzak, vicdani hukuk anlayışıyla uyum içinde bağımsız olarak yargısal işlevlerini yerine getirmeye çağırıyoruz. Abdullatif Yağızay için adalet istiyoruz” dedi.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler