'Açıklanırsa Hükümet kimin oyuncağı anlarız'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi'nin toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin gündeminin yoğun ve bu gündemde de karamsar bir havanın egemen olduğunu söylerken, "Keşke gündemin yoğunluğu insanların özgürlüğü üzerine olsa" dedi. Türkiye'de son 50 günde "olağanüstü" olaylar yaşandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, TBMM İnsan Hakları Komisyonu tarafından Uludere'deki olayla ilişkin görüntülerin izlendiğini hatırlatarak, konunun "talimatı kimin verdiği" olduğunu belirtti.

Talimatı, Hükümetin verdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bizim sorumuz açık; 'istihbaratı size kim verdi?' bu soru unutturulmak isteniyor. Talimatı veren belli, istihbaratı veren açıklanırsa, hükümetin kimin oyuncağı olduğunu anlayacağız" diye konuştu.

Dink davası

Hrant Dink Davasına da değinen Kılıçdaroğlu, 19 Ocak 2007'de işlenen cinayetin ertesi günüde, 20 Ocak'ta dönemin emniyet müdürünün cinayetin örgütle bağlantısı olmadığını söylediğini, 2012 yılında da yargıçların aynı şekilde karar verdiğini belirti. CHP Lideri, bu durumu içlerine sindiremediklerini ifade etti. Deniz Feneri davasında da, "yüzyılın soygununun, yüzyılın beraati ile sonuçlanacağını" belirten Kılıçdaroğlu, soruşturmanın "unutturulmak" istendiğini savundu.

Deniz Feneri

Deniz Feneri e.v soruşturması hakkında da açıklamalarda bulunan
Kılıçdaroğlu, "Geldiğimiz noktaya bakın yüzyılın soygunu, yüzyılın beraatiyle
sonuçlanacak. Unutturulmak isteniyor. Savcılar hırsızların peşinde, Bakanlar
Kurulu da başta Başbakan, onlar da savcıların peşinde, nasıl bir anlayıştır bu"
dedi.

Bütün bunlar olurken, kimsenin korkudan sesini çıkaramadığın belirten Kılıçdaroğlu, üniversiteleri de eleştirerek, "Sesi çıkmayan üniversitemi olur, onlar üniversite falan değil, onlar öğrencilerin ensesinde boza pişiren kuruluşlar, başlarında da eğitim almış rektörler var, ne eğitimi almış? Boza pişirme eğitimi almış" dedi.

Kılıçdaroğlu, sistemli bir şekilde saldırılan tek kuruluşun ise CHP olduğunu belirterek, buna karşı partililerini dikkatli olmaları konusunda uyarırken, tarihi sorumluluklarının bulunduğunu hatırlattı.

Kılıçdaroğlu, hükümetin dış politikasını da eleştirirken, Türkiye'nin çıkarlarının ayaklar altında olduğunu, Ortadoğu'da ise Türkiye'nin itibarının "sıfır" olduğunu ifade etti.

"Türkiye Cumhuriyeti buna layık mı" diye soran CHP Lideri, yurttaşın AKP'ye, "ülkeyi itibarsızlaştırsın" diye oy vermediğini söyledi.

MİT Yasası'na tepki

"Çete sıvazlamanın yasal yetkisi de geldi"

Kılıçdaroğlu, dün TBMM Genel Kurulunda yasalaşan MİT Kanunundaki değişikliğe tepki gösterirken teklifteki, "MİT mensuplarının veya Başbakan tarafından özel bir görevi ifa etmek üzere görevlendirilenler" ifadesinin, "MİT mensuplarının veya belirli bir görevi ifade etmek üzere kamu görevlileri arasından Başbakan tarafından görevlendirilenler" olarak değiştirildiğini hatırlattı.

Kılıçdaroğlu, "Biz sorduk ya; bu özel görevlendirdiğin adam Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı mı, CİA Ajanı mı kim bu adam? Memur mu, esnaf mı yoksa tinerci mi? Değiştirmişler, kamu görevlisi olacakmış. Şimdi size bir soru sorayım değerli PM üyeleri, elinizi vicdanınıza koyup şu sorunun yanıtını verin, geçmişteki faili meçhul cinayetlerinin içinde kamu görevlileri var mıydı, yok muydu? Onlarca kamu görevlisi faili meçhul cinayetin faili olarak ortalıkta hala geziyorlar. Bu ülkede tetik çekenin sırtınız sıvazlamadık mı biz? O zaman bu yasal yetki yoktu. Şimdi onun yetkisi de geldi" dedi.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın "Suça bulaşmadan örgüte sızmak mümkün değildir" sözlerine de tepki gösteren Kılıçdaroğlu, "Bu yasayı savunmak üzere, bu sözleri söylüyor. Yani 'devlet illegaldir, devletin görevlileri illegal olayların içine gireceklerdir. Üstelik o görevliler de devletin en hassas kurumlarında çalışan görevliler. Merak ediyorum, Sayın Hakan Fidan suça mı bulaştı, örgüte suça bulaşarak mı sızdı? Hayır, Sayın Fidan Başbakanlık müsteşar yardımcısıydı, Sayın Başbakan görev verdi, 'git Oslo'da görüş' dedi. O zaman bu maddeyi niye getiriyorsunuz" diye sordu.

"Başbakan, Cumhurbaşkanı için 'itibarsızlaştırın şu adamı' diyebilir

Kanun değişikliğiyle, "Başbakanın özel göreviyle, bazı kamu görevlilerinin gidip belli suçlara özgürce bulaşabileceklerini" ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Nedir o suçlar, suç işlemek için örgüt kurmak. Yani Başbakan özel görevli arkadaşlara diyecek ki, 'siz bir çete, yasa dışı bir örgüt kurabilirsiniz, meraklan mayın arkanızda ben varım', yasa böyle diyor. Türkiye'nin çıkarları ne demek,'size özel görev verdim, düşmanla işbirliği yapabilirsiniz'. 'Düşman devletten maddi ve mali yardım', bunu da yapabilirsiniz, meraklanmayın, ben imza atmadan kimse sizin hakkınızda soruşturma açamaz. 'Cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırı', olabilir ya, Sayın Erdoğan Sayın Gül'e kızabilir, 'bir saldırın bakalım, itibarsızlaştırın şu adamı' diyebilir. Böyle bir anlayış olabilir mi? 89 yıllık Cumhuriyet tarihinde biz bütün mücadelemizi bir demokrasi, özgürlük, insan hakları bağlamında, daha da geliştirelim diye götürdük, mücadeleyi bunun için mi verdik. 12 Eylül karabasanında doğan çocuklara 'özgür' adını koyduk. Geldiğimiz noktaya bakın. 12 Eylül paşalarının yapamadığını Recep Tayyip Erdoğan yapıyor, birisinin apoletleri vardı, bunu apoletleri yok. İkisinin arasında bir fark yok. Eğer fark varsa bu dönem daha karanlık."

Kılıçdaroğlu, PM toplantısında, tüzük değişikliklerinin görüşüleceğini ifade ederek, uzun yıllar sonra parti tüzüğünün ilk kez, bu kadar çok katılımla olgunlaştırıldığını ifade etti.

Bugün tüzük taslağının daha da olgunlaşacağını belirten Kılıçdaroğlu, yarın da milletvekilleriyle toplantı yapacaklarını anımsattı.

Kılıçdaroğlu, Fransa'da rahatsızlanan PM Üyesi Ekrem Kerem Oktay'a da geçmiş olsun dileklerini tekrarlarken, "Durumu iyi, umarız taburcu olur ve partideki görevine dönmüş olur" dedi.