"Açılım adı altında yıkım projesi"

Şafak, Kayseri'de düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''teğet geçti'' dediği krizin, Türk ekonomisinde önemli tahribata yol açtığını öne sürdü. AKP iktidarları döneminde yoksulluğun toplumun kaderi haline geldiğini iddia eden Şafak, ''Yaşanan ekonomik krizin en olumsuz etkisi hiç şüphe yok ki istihdamda olmuştur. 2009 yılında yüzde 4.5 küçülen ekonomide işsizlik oranı yüzde 14'ü bulmuştur. Gençlerin yüzde 20'si, üniversite mezunlarının yüzde 25'i işsiz ve ümitsiz gezmektedir'' diye konuştu.

Bu iktidar döneminde sayıları 2 milyon civarında olan küçük esnaf ve sanatkarın ihmal edildiğini söyleyen Şafak, ''8 yıl içinde 120 binin üzerinde basit ve gerçek usulde vergi mükellefi işyerlerini kapatmak zorunda kalmıştır. Vergisini, sigortasını, Bağ-Kur prim borcunu ödeyemeyen esnafımız, Torba Yasadaki taksitlendirme ve kredi kartıyla ödeme kolaylığı sayesinde belki biraz rahatlayacaktır, ancak esnafın sorunları yine de çözülmeyecektir'' dedi.

Mazot, gübre, tohum, gibi girdi maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle çiftçinin ürünlerinin değerini alamadığını öne süren Şafak, ''AKP iktidarları döneminde emekli, memur, işçi, esnaf ve çiftçi gibi önemli gruplar fakirleşirken kazananlar hep sıcak para sahipleri ve AKP yandaşları olmuştur'' ifadesini kullandı.

''Demokratik Açılım'' çalışmalarını da eleştiren Şafak, ''AKP'nin demokratik açılım adı altında yürüttüğü yıkım projesi, bir beka sorunu haline dönüşmüştür. Etnik bölücülük, demokratik özerklik, iki dilli hayat düzeni gibi tartışmalar, ülkenin en önemli sorunları arasındadır. Bu tartışmaları başlatan, Habur'da çadır mahkemeleri kuran AKP iktidarları terör örgütünü siyasallaşma sürecine sokmuştur. Tunceli'de genel af isteyen, BDP ile seçim ittifakı yapmayı diline dolayan anamuhalefet partisi CHP de, bölücülerin ve AKP'nin değirmenini su taşımaktadır. Herkes ana dilini konuşabilir, bunda hiçbir mahzur yoktur ve saygıyla karşılanmalıdır. Ancak, resmi dilimiz ve eğitim dilimiz Türkçe'dir. Bunun dışında hiçbir dil kamusal amana taşınmamalı ve eğitim dili olmamalıdır'' diye konuştu.
 

İstanbul'daki kızamık vakaları

Eski Sağlık Bakanı ve MHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Üyesi Osman Durmuş da gazetecilerin soruları üzerine, İstanbul'da 28 kişide kızamık, Ankara'da 1 kişide kuşpalazı (difteri) hastalığına rastlandığını söyledi. Sağlık ocakları kapatıldığı için koruyucu sağlık hizmeti verilemediğini iddia eden Durmuş, ''Aile hekimleri bürosundan dışarı çıkamıyor, sadece İstanbul'da 160 sağlık ocağı kapalı. O nedenle aşılama programı aksadığı için bu hastalıklar çıkmaya devam edecektir. Ancak, en tuhafı bakanın verdiği cevap. Kendi döneminde ortaya çıkan 28 kızamık hastasının hangi yaş grubunda olduğunu söylemiyor, '1975-1990 doğumlular risk grubunda' diyor. Ortaya çıkan vakalar gerçekten 21-36 yaş arasındaki adamlar mı, yoksa çocuklar mı'' ifadelerini kullandı.

Domuz gribi aşısıyla ilgili kayıtları ilk kez Kayseri'de açıkladığını ifade eden ve aşının deneylerinde kullanılan fareler ile incelenen organların mikroskop altındaki görüntülerine ilişkin fotoğrafları basın mensuplarına gösteren Osman Durmuş, aşının hayvan deneyleriyle incelendiğini belirterek, ''Hıfzıssıhhanın bu konudaki kanaati; hem fareye hem de kobaylara enjekte edilen aşılarda, 7. günden itibaren karın bölgesinde tüy dökülmesi, kızarıklık, döküntü ve şiddetli yangı gözlenmiş, 10. günden itibaren de karın zarında iltihap, karaciğer ve dalakta büyüme gözlenmiş. 'Ürün güvenli değildir ve kullanılamaz' diye rapor var'' dedi.

Raporun yok sayıldığını öne süren Durmuş, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den, aşıları incelemek için Devlet Denetleme Kurulunu görevlendirmesini istedi.

''Bu aşılar bozuk. Soğuk zincirle taşınması gereken aşıları üstü açık kamyonlara yükleyip gönderdiklerini cep telefonları fotoğraflarıyla tespit ettik'' diyen Durmuş, ''Şu an aşılar Ankara Esenboğa'daki soğuk hava deposunda ve Büyükşehir Belediyesinin Yenimahalle'deki soğuk hava depolarında kira verilerek saklanıyor. Fırsat bulurlarsa millete bu aşıları yine yapacaklar'' iddiasında bulundu.