Adını Doğru Koymak Yetmiyor...

Adını Doğru Koymak Yetmiyor...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 12.05.2009 - 05:56

Mazıdağı’nın Bilge köyünde gerçekleştirilen katliam ülkemizin “Doğu Sorunu”nun neleri içerdiğini bir kez daha anımsattı herkese.

44 insanın canice öldürülmesinin nedenlerine dönük, sıcağı sıcağına, birtakım yorumlar yapıldı.

“Husumet”, “kin”, “öfke”, “vandallık”, “terör”, “cinnet”, “töre cinayeti” bile denildi. Karşı çıkışlarda, “töre”nin kuralında böyle bir şeyin olmadığı da sık sık dile getirildi.

Gözü dönmüş, eli silahlı, canlarında öfkelerinin gazabını taşıyan o insanları ölüm kusma kıyısına getirip “cani” kılan neydi peki?

Bu topraklarda, özellikle de, Güneydoğu, Doğu ve Karadeniz bölgesinin belirli kesimlerinde “yoğun”ca yaşanan kan davaları birçok alan çalışmasına, araştırmalara, edebi yapıtlara konu olmuştur.

Yaşar Kemal’in Yılanı Öldürseler romanında bu sorunun bir yanı ele alınıp işlenmiştir.

Hem o romanı, hem de roman dünyasında “kan davası” olgusunun nasıl ele alındığına dönük bir çalışma yaparken; Mahmut Tezcan ile Artun Ünsal’ın araştırmalarına dön-müştüm.(*)

Ümit Kaftancıoğlu, Ömer Polat, Bekir Yıldız ve Osman Şahin roman ve öykülerinde Güneydoğu’daki “kan davası”nın neden/niçin ve sonuçlarını ele alıp işlemişlerdir.

1980 sonrası, hem Türkiye hem de o bölge(ler) artık farklı bir dönüşüm noktasına gelmiştir.

Özellikle terör, şiddet, linç, katliam, faili meçhul cinayetler toplumun mayasında giderek çatışma kültürü yaratmaya başlamıştır.

Şiddetin şiddeti beslediği bir ortamda, bölgenin geri kalmışlığının neden/niçin ve çözümlerine bakılmaksızın; tıpkı 1891’de II. Abdülhamit’in kurduğu Hamidiye Alayları’na benzer bir yapıda “Koruculuk” sistemi kurularak, sözüm ona bölgenin güvenliğine katkı sağlamaya çalışılmıştır.

Öyle ki; yörede hiçbir iş/geçim olanağı olmayan köylüler bunu bir geçim kaynağı olarak benimsemişlerdir.

Silahın girdiği her yerde şiddet ve güç savaşımı vardır. Hele bunu güvenlik otoritesinin dışındaki alanlara yayarsanız, sonuçta “kontrolsüz güç” olarak her şeyi yapabilme cesaretini verirsiniz.

Nedeni ne olursa olsun, adını nasıl koyarsak koyalım; “Bilge Köyü Katliamı” böylesi bir yapılanmanın sonucudur.

Bunu açımladığımızda, “Doğu Sorunu”nun orada da uç veren şu üç temel özelliğini görmekteyiz.

• Ekonomik olanaksızlık

• Eğitim

• Toprak sorunu

Bir karış toprağında bile bu sorununu çözemeyen, “sosyal devlet” olma varlığını gösteremeyen bir ülkenin; iç savaş, terör, çatışma gibi söylemlere sığınarak silaha dayalı şiddet ortamının filizlenmesine nasıl önayak olduğunun da bir göstergesidir bu katliam.

Düşünüyorum da; o bölgenin yöneticileri, sorumluluk üstlenen görevlileri sözünü ettiğim bu çalışmalardan bölgelerinin sorunlarını dile getiren edebi yapıtlardan acaba ne ölçüde haberdarlar?..

Şanlıurfa, Diyarbakır, Batman ve Mardin’e yaptığım bir yolculukta; yakılıp yıkılan köyleri gezmiştim. 1990’ların sonuydu. Orada korku kol geziyordu, yöre halkı en çok da Korucular’dan yakınıyordu.

Birçok olayın arkasından onların çıktığını, kanunsuz birçok şeye girişmelerinin tedirginliğini anlatıyorlardı.

Yörede 70 binin üzerinde korucunun olduğu düşünülecek olursa; “geçici” görevli diyerek onlara bölgenin belli yörelerinin güvenliğinin teslim edilmesinin ne denli tehlikeli olduğunu bu olay ayan beyan gösteriyor.

Geçmişte, bu ülkede kırsal kesim insanının aydınlanması, eğitilmesi için Köy Enstitüleri kurulmuştu.

Bunlar kapatılarak hem kırsal kesim insanının gelişmesine engel olundu, hem de ülkenin “Doğu Sorunu”nun kat be kat artmasının önü açıldı.

İsterseniz “Bilge Köyü Katliamı”nı bir de bu pencereden okumaya çalışalım sevgili okurum.

Yurtseverlik, ülkesini, insanını sevmenin ne demek olduğuna bir de buradan bakalım.

Ne dersiniz; bu olaya bir ad koymak gerçekten sorunları çözebilecek mi?

Karanlıklardan aydınlıklara böyle mi çıkacağız sizce de?

Dönüp o 44 insanın kanının yüzümüze nasıl sıçradığına bakıp, vicdan duygumuzu yoklayalım derim.

_____

(*) Mahmut Tezcan, Kan Gütme Olayları Sosyolojisi, 1972, Ankara Ünv. Yay., 193 s.

Artun Ünsal, Anadolu’da Kan Davası (1990), 1995, YKY., 233 s.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon