Ahmet Kural: Cemcir'le başta birbirimizi hiç sevmedik

Sevilen oyuncular Ahmet Kural ve Murat Cemcir nasıl bir anda herkesin bildiği iki isim haline geldiklerini ve aralarındaki dostluğun nasıl başladığını anlattılar.

Ahmet Kural: Cemcir'le başta birbirimizi hiç sevmedik
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 27.06.2014 - 10:49

Ahmet Kural ve Murat Cemcir’in pek sevdikleri bir laf var; “Karakterin oturmadan şöhret olursan, şöhret senin karakterin olur” diye giden. Kendilerinden dizi çıkaracak kadar oturmuş karakterlerin, öylesi hallerle, işleri güçleri olmaz. Kural ve Cemcir, GQ dergisine çeşitli açıklamalarda bulundular.

İşte o açıklamalardan satır başları;

''BAŞTA BİRBİRİMİZİ HİÇ SEVMEDİK''

- Ahmet Kural: Kaderle ilgili bir durum vardı. Başta birbirimizi hiç sevmedik. Birtakım oyuncu tripleri vardır, odada tek kalırım, falan... Ama işte bir gün ben de odada tek kalamadım, o da tek kalamadı; Allah bizi o gün aynı odada yatırdı. Ben onunla konuşmuyorum, o benimle konuşmuyor, tavana baka baka geçti o gece öyle. Ertesi gün de derhal ayrıldı odalar.

''KOMEDİ FALAN İSTEMİYORDUM''

Sonraki dönem Selçuk Aydemir’in “Ramazan Güzeldir” diye bir işi oldu TRT’de, Murat da onun başrollerinden birinde. Murat “Bir bölüm gelir misin?” diye çağırınca, sırf onu kazanabilmek için “Gelirim kardeşim” dedim. Bir bölüm gelip herkesi dövüp gideceksin, rol de bu! Herkesi derken; mafyayı da, salıncakta sallanan çocuğu da, keçiyi de, kuzuyu da dövüyorum yani. Selçuk’u da o dizide tanıdım. Ve bana ilk defa bir yönetmen “Ne yapabilirsin?” diye sordu bir sahne için. “Vallaha mı!” dedim hayret içinde. Yüz bulunca, dağıttım diziyi. Öyle olunca da tak diye “Çalgı Çengi”yle geldiler hemen akabinde. Komedi falan istemiyordum hiç; “hayır” dedim.

- Murat Cemcir: “Ben çalgıcı değilim, çengi hiç değilim” dedi hatta...

''HERKES KENDİ İMKANIYLA BİR ŞEY YAPIYORDU''

- Ahmet Kural: Aynen. Fakat yaptık sonunda. Şöyle söyleyeyim, ben anca setin üçüncü günü ikna oldum ki çekim sürecinin toplamı altı gün zaten... Herkes kendi imkanıyla bir şey yapıyordu. Selçuk mazot ve ekibin parasını kendi veriyor, filmi görüntü yönetmeninin kaynanasının evinde çekiyoruz falan. Bir yandan o kadar yoruluyor, bir yandan o kadar gülüyor ki insanlar; dedim ulan bir dakika, burada bir şey var. Sonra Erdal Tosun vasıtasıyla film Cem Yılmaz’a gidiyor, o da diyor ki “Ne yapabilirim sizin için?” Film, sağ olsun Cem sayesinde vizyona girdi.

''KANAL KANAL GEZDİK, KİMSE ALMADI''

- Murat Cemcir: “Çalgı Çengi”den sonra “Üsküdar’a Giderken” diye bir iş yaptık. Dizi yayından kaldırılınca “Meslek Hikayeleri” diye bir projeyle geldi Selçuk. Hakikaten de meslek erbaplarıyla oturup konuşalım, Bir de Benden Görün diye bir bölümünde, mesela ben de döner kesmeye çalışayım falan, böyle bir format kurmuştuk kafada. O sırada tek derdimiz, mizah dolu bir belgesel yapmak... Kanal kanal gezdik, kimse almadı “Meslek Hikayeleri”ni. İyi ki de almamış yani. Sonra Selçuk “Abi ben bu projeyi satamama hikayemizi yazayım mı?” dedi. “İşler Güçler” öyle çıkmıştır. Hep “O kadar ebleh ve zavallı durumdayız ki şu anda, yazsak hikaye olur” denir ama kimse de yapmaz ya; biz yaptık işte onu. Yaptık, oldu işte.

''KARAKTERİN OTURMADAN ŞÖHRET OLURSAN...''

Çok sevdiğim bir laf var; “Karakterin oturmadan şöhret olursan, şöhret senin karakterini belirler” diye giden... Biz öyle tipler olmadığımız gibi, bu hali gördüğümüz insanları, arkadaşlarımız dahil, gerekirse hayatımızdan çıkarıyoruz.

MURAT CEMCİR: “İŞLER GÜÇLER”İ ERKEN BİTİRDİK ÇÜNKÜ...

Toplum olarak, her şeye üç aşamalı yaklaşıyoruz. Birinci aşamada, mesela salaş bir mekan, sadece bize özel, başka bir yerde olmayan ürünlerin satıldığı ya da yemeklerin yenildiği bir yer bulduğumuzda filan; o bizi çok mutlu ediyor. Sonra bu ikinci aşamaya taşınıyor, bu bilgiyi sevdiğimiz insanlarla paylaşıyoruz. Üçüncü aşamada, orası artık daha bilinen, herkesin gittiği bir mekan olduğunda da ilk keşfedenler, artık oraya gitmemeye başlıyor. Hatta ilk ben buldum, ilk ben eleştireceğim duygusu giriyor işin içine. Bizim toplumumuzun sevgi algılayışı bence böyle. Dolayısıyla “İşler Güçler” herkesin sevdiği, gördüğü bir iş olmadan, bizim onu bitirmemiz gerekiyordu. Biz onun verdiği motivasyonla “Düğün Dernek”i yaptık, seyirci de karşılığını verdi.

AHMET KURAL: YAPTIĞIN ESPRİ BİRİLERİNİ İNCİTMEMELİ

Espri, karşı tarafı incitmeden, cılkını çıkarmadan yapıldığı zaman, kimsenin buna kızacağını, kırılacağını, müsaade etmeyeceğini düşünmüyoruz. Herkesin her konuda, kendine göre bir düşüncesi var elbette ama bu ülkede, özellikle de sinema yapıyorsan, arkadaşım bir zahmet seni herkes izlesin yani. Herhangi birine yalakalık, birilerine laf sokmak, insanları incitmek, dini, siyasi, futbolla ilgili espri; bunlar çok uç noktalar. Dozunu kaçırdığınız zaman işin tadı da kaçıyor. Ben Beşiktaşlıyım mesela; niye Galatasaray ya da Fenerbahçe’yle ilgili ölçüsüz bir espri yapıp bizi izlemelerini engelleyeyim? Biz oyunun kendisiyle ilgileniyoruz.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler