Akbaba’dan tarihi bir nostaljik parti
Türk rock tarihinin 30 yıllık ‘demli’ grubu Akbaba, yedi kişilik kadrosuyla önceki akşam Kadıköy’ü tarihiyle inletti. Topluluk sahneye iki konuk müzisyenle de çıkarak, kanatlarını üç kuşaktır tüm klasiklere özgürce açtığını bir kez daha ispatladı.
“Moonlight” adını verdikleri tek albümle memleketin rock müzik tarihindeki güzel sayfalardan birini dolduran Akbaba, orta yaşı gerilerde bırakanlar için hafızalardaki soluk fotoğraflardan biriydi. Ta ki (23 Ağustos’a denk gelen) Salı akşamı Kadıköy Dorock XL’da sahne alana değin. Hem de vokalde Can Orkan Özülkü, gitarlarda Serhat Çiftdal ve Tamer Turna, basta Haydar Tacettin ve davulda Aykut Sabak’tan oluşan ilk orijinal kadrosuyla...
Kuruluşlarının 30. yılı şerefine verilen konser, aslında geçen yıldan bu yana planlanıyor ve muhtelif şahsi engeller nedeniyle yapılamıyordu.
Hayat bu insanları farklı istikametlere yönlendirmiş; hatta bunlardan birkaçı yıllar evvel müziği bırakmıştı. Örneğin müziği bırakmayanlardan gitarcı Serhat, yıllarca Beyaz’ın televizyon programında çalmıştı, bir profesyonel olarak.
25 yıl sonra ilk kez yeniden -sadece üç günlük bir provanın ardındansahnede buluşan eski dostlar, müzikal bir gövde gösterisinden ziyade, geçmişe hürmeten hafıza tazelemek amacıyla toplamışlardı dostlarını buraya. Ancak yine de görünen oydu ki, sahneye adım attıktan kısa bir süre üzerlerinden attıkları bir sahne stresi yok değildi.
Orijinali beş kişiden oluşan Akbaba, o akşam sahnede yedi kişiydi. Geri vokalde Faruk ve klavyede Salih eklenmişti. 1990 yılında kaset formatında çıkardıkları albümde yer alan dokuz parçanın -biri dışındatamamını çaldılar.
Kırmızı bandanalı, Led Zeppelin tişörtlü solist Can, yıllar önce ses tellerinden ameliyat geçirmişti. Sesinde belirgin bir nodül ile söylediği şarkılar, Türk rock topluluklarının en çok Deep Purple’vari şarkı yapısını ve vokallerini kendilerine örnek aldığı günlerden kalma.
Repertuarda -iki medley ve “Kan İçinde” adında albümde yer alamayan Türkçe bir parçanın dışındaepey de kavır vardı. Örneğin “Smoke On The Water”ı solistin kız kardeşi Pelin (Direnen Mızıkacılar) söylerken, “Knockin’ On Heaven’s Door”un sonunda kocaman beyaz şapkasıyla davulcu Cins Derya (Bozkurt) göründü sahnede.
Kalabalık topluluğun parçalarından ziyade, “Purple Rain”, “Wish You Were Here”, “The Wall”, “Separate Ways” gibi bu kavırlara daha çok eşlik ediyordu, ama anlaşılır bir hadise, aradan çok zaman geçmiş: malum hafıza-i beşer nisyan ile malûl.
Neredeyse üç kuşak bir aradaydı bu akşam. Yıllarca evinden çıkmayan bezgin ve müzmin rock müzik sevdalıları bir yana, teyzelerin çekirdek çıtlattığı Gülhane konserlerini andırıyordu, sadece mekân kapalı ve alkollü. Davulcu Alpay (Şalt), Objektif Vecdi (Yücalan), Kesmeşeker Cenk (Taner), saksofoncu Ümit (Onartan); hepsi orada...
Devil ve Whisky’nin ardından gençliğinin müziklerini özleyenler için -en sevilen şarkıları “Devil” ile sona eren- Akbaba’nın -muhtemelen tekrarı olmayacak- bu konseri nostaljik bir partiydi.
(muratbeser@muratbeser.com)
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı