'Akil adamlar' nasıl seçilecek?

Başbakan Erdoğan CNN Türk'te yayınlanan Başbakan özel programında kamuoyunu uzun süredir meşgul eden çözüm sürecinde akil adamların nasıl seçileceğini açıkladı.

'Akil adamlar' nasıl seçilecek?
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 29.03.2013 - 17:19

Erdoğan'ın konuşmasından satır başlıkları:

Öcalan'a ev hapsi gündemizde yok diyen Başbakan Erdoğan, çözüm süreciyle ilgili olarak ise "silahı Türkiye'de bırak, silahsız çekil" düşüncesinde olduklarını söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kanal D ve CNN TÜRK ortak yayınında Taha Akyol, Enis Berberoğlu, Hande Fırat ve Hakan Çelik'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Terörün son bulması için yürütülen çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, "Türkiye'de herkesin gözü, kulağı çözüm sürecinde. Süreç nasıl gidiyor" sorusu üzerine, süreci "başarılı bir süreç" olarak değerlendirdiğini ifade etti.

Medyanın da olumlu yaklaşımıyla sürecin isabetli gittiğini ve bundan sonra da böyle devam edeceğine inandığını söyleyen Erdoğan, "Geçmişte yapılmış bazı yanlışlar eğer yapılmazsa inanıyorum ki bu işten başarılı bir şekilde çıkacağız" dedi.

Dolaştığı illerde vatandaşlarla yaptığı görüşmelerde de çözüm sürecine desteğin yüksek olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, bu durumu "geleceği satın almak" olarak nitelendirdi. Kamuoyu araştırmalarında da çözüm sürecine desteğin yüksek olduğuna dikkati çeken Başbakan Erdoğan, şehit ailelerinin kurduğu derneklerin de "ne olur artık bu işi bitirin çünkü yüreği yanan biziz. Bitsin bu iş" dediğini vurguladı.

"Destek yüzde 58"


Çözüm sürecine desteğin yüzde 58 civarında olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, çözüm sürecinin halka daha doğru anlatılması durumunda bu desteğin daha da artacağına inandığını kaydetti.

Yaptırdıkları kamuoyu araştırmasında çözüm sürecine desteğin Doğu Anadolu Bölgesi'nde yüzde 77, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ise yüzde 80'den fazla olduğunu ifade eden Erdoğan, "Canı yanan bölge orası. Maddi ve manevi kayıplar var, yıllar yılı" dedi.

Örgüt ne istedi?


Başbakan Erdoğan, "Bu örgüt ne istedi ve ne elde etmeyi umuyor ki bu süreçte uyum gösteriyor" sorusu üzerine şunları söyledi: "Çok açık net herşeyi samimi değerlendirerek halkıma bu mesajı vermemiz lazım. Ben halkıma inanıyorum. Halkımın da bize şahsımda inandığına inanıyorum. Zira zaman herşeyin şahidi olacaktır ve şu 10 yılda da şahidi olmuştur. Biz göreve geldiğimizde terör örgütünün başı nerdeydi malum, bilinen bir şey. O günden bugüne gelinen süreçte ortada ama biz bazı şeyleri herşeye rağmen göğüsledik. Örneğin benim siyasette bir ilkem vardır. 'Siyaset risktir' diye bunu kullanırım.

Ekonomi de hayat da risktir. Yaradan bunu bu şekilde tayin etmiş. Risklerle beraber biz hayatı yaşıyoruz. Bu süreç içinde, biz daha önceki MİT Müsteşarım Emre bey döneminde biz ada görüşmelerini başlattık. Bunları niye başlattık. Hepsi bugünlerin belki de bir ön hazırlığıydı, çalışmasıydı ve bütün bunları yaparken, asla bunları biz bir pazarlık konusu yapmadık, yapamazdık. Zira ne milletimin bana verdiği böyle bir yetki var. Ne de benim, arkadaşlarımın, partimizin, adalet anlayışımızın böyle bir yaklaşımı sözkonusu olabilir. Asla böyle bir şeye bizim yaklaşmamız sözkonusu değildir."

Genel af var mı?

Zaman zaman, "genel af" konusunun gündeme getirildiğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Biz, kendi yargılamalarımızın silsilesi içinde, bizler devlete ait haklar konusunda af yetkisi kullanabiliriz ama şehitlerimizin veya bir maktülün hakkının affını sağlayamayız. Bu benim bireysel inancımdır ama benim ülkemde inancımızdan gelen yapı da bunu gerektirir. Böyle bir af varsa, böyle bir yetki varsa o maktülün varislerinindir" diye konuştu.

Geçmişte, Uşak'ta bir konuşmasında bu konuyu gündeme getirdiğinde kendisine 'Yoksa şeriatı mı getireceksin' denildiğini hatırlatan Erdoğan, "Böyle bir yetkim olamaz. Şimdi bize kalkıp da 'ne karşılığı' diyenlere ben şu cevabı veriyorum : Karşılık değil, bir amaç uğruna bunu yapıyoruz. Nedir bu, güvendir, istikrardır, milletimin huzurudur, milletimin refahıdır. Bu hedeflere yönelik biz riski alıyoruz, bu adımı atıyoruz. Yoksa birşey karşılığı 'şunu verelim bunu alalım' asla böyle bir şey sözkonusu değil" diye konuştu.

Al başkanlığı, ver özerkliği

Başbakan Erdoğan, muhalefet tarafından gündeme getirilen, "al başkanlığı ver özerkliği veya Öcalan'a af değil ama ev hapsi" iddialarının hatırlatılması üzerine şunları söyledi : "Bunu geçmişte de söyledim. Ev hapsi falan böyle bir şey asla sözkonusu değildir. Onu da geçelim biz İmralı'da niye bu kadar bedel ödüyoruz. Çünkü normal bir f tipi cezaevine alsak her gün orada toplu mitingler mi izleyeceğiz veya bu toplu mitinglerle mi uğraşacağız ve bu huzursuzluğumuzu daha da artıracağı için biz bu bedeli millet olarak karşılıyoruz. Bu bedeli ödemenin ne kadar ağır olduğunu bile bile buna katlanıyoruz. Burada da risk alıyoruz. 'Al başkanlığı ver şunu...' haşa. Bunu söyleyen bir defa bizi iyi anlamamış.

Eğer bizim böyle bir derdimiz olsa biz kalkıp da tüzüğüne '3 dönem arka arkaya milletvekilliği yapan dördüncü dönem ayrılmak durumundadır' ilkesini getirmez. Biz bu ilkeyi getirmişiz. Bu ilkeyi getirmek ne demek. Bir diğeri de bu ülkede biz, cumhurbaşkanını millet seçsin diye milletin talebine cevap veren partiyiz."

Başkanlık sistemi

Başkanlık sisteminin, Süleyman Demirel ve Turgut Özal ve Alparslan Türkeş tarafından da gündeme getirildiği hatırlatan Erdoğan, merhum Türkeş'in kitabında, "Osmanlı'nın varisleri olarak bizlere yakışan budur" ifadeleriyle Başkanlık Sistemi'ni desteklediğine dikkati çekti.

"Provoke etmek isteyenler var"


Başbakan Erdoğan, "Geçmişteki yanlışlar yapılmazsa sürecin iyi gideceğini söylediniz. Geçmişteki yanlışlar derken, çekilirken çekilenlerin vurulması mı? Bunu önlemek için ne yapacaksınız?" sorusu üzerine ise şunları kaydetti:

Burada iki başlık çok önemli. Bir, bu işi provoke etmek isteyen içerde bazı mahfiller olabilir. İki, dışardan bazı mahfiller olabilir çünkü Türkiye'nin bölgede huzurlu ve güçlü olmasını açık söylüyorum kimse istemiyor. Güçlü bir Türkiye'nin, nelere muktedir olabileceğini görüyorlar. Türkiye'nin kişi başı milli gelirde 11 bin dolar seviyesine ulaşması bile bazı mahfilleri rahatsız ediyor. Çünkü güçlü bir Türkiye, kenar köşe, garip gureba, milli geliri çok düşük olan yerlere eli uzanacaktır. Geçmişte biz alan eldik ama şimdi veren el olduk. Güçlendikçe daha fazla vereceğiz. Burada bunların bütün sıkıntısı, içerden bizi nasıl provoke ederler. Benim endişem orada. Biz bütün askerimizle, polisimizle, istihbarat teşkilatlarımızla buna karşı bütün tedbirlerimizi alacağız. Dikkat ederseniz ben sık sık, 'silahların bırakılması' diyorum çünkü bırakılmaması, sıkıntı doğurabilir çünkü silahlı olan birisinin geçtiğini olur ya görmeleri halinde, 'ha bu silahlı olduğuna göre acaba."

"Bırak, silahsız olarak geçişini yap"


Erdoğan, silahıyla birlikte çekilme sırasında hukuki meselelerin de çıkabileceği yönündeki bir hatırlatma üzerine ise "O da çıkabilir. 'Sen buna nasıl bir müsaade edebilirsin" dedi.

Başbakan Erdoğan, askerlere bu yönde bir talimat verilip verilmediğinin sorulması üzerine ise şöyle devam etti: "Bunlar kalkıp, hukuk devletinin içindeyiz her şeyden önce. Hukuk devletinin içinde hukuk devletinde yol geçen hanına çevirmek diye bir şey tabi ki olmaz. Bunlar, o geliş gidiş yollarını gayet iyi bilirler. Suriye'yle 910, Irak'la 380-400 kilometre hududumuz var. İran hududu var. Buralar devasa bir sınır. Biz hep şunu söyledik halen de onu söylüyoruz. Silah değil, siyaset buna doğru bir yaklaşımın kesinlikle telkinini biz de yapıyoruz ve bunu da özellikle bekliyoruz. Dolayısıyla niye silah. Bırak, silahsız olarak geçişini yap."

"Gidecek olan silahını nereye bırakırsa bıraksın"

Gazeteci Taha Akyol'un, "Ben sizin sözlerinizden 'madem çekiliyorsunuz, silahı Türkiye'de bırak, silahsız çekil' anlamını çıkardım" demesi üzerine, Başbakan Erdoğan, "Aynen öyle, öyle olmak durumda" dedi.

Başbakan Erdoğan, "Gidecek olan silahını nereye bırakırsa bıraksın, gömerse gömsün o bizi ilgilendirmiyor, bırakıp gider. Çünkü, aksi takdirde provokasyona bu iş çok açıktır. 'Yasal zemin' denildiği zaman, hazırlanacak yasal zeminler anayasa hükümlerine aykırı olamaz. Biz, şimdi anayasaya aykırı bir yasal zemin nasıl oluşturabiliriz. Bu işin muhatabı hükümettir" diye konuştu.

"Yeni Oslo sürecine müsade etmem"

Terör sorununun çözümü için daha önce yürütülen Oslo sürecinin hatırlatılması üzerine Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: "Oslo sürecinde mağdur aranıyorsa, mağdur başta MİT müsteşarımdır, ondan sonra biziz. Çünkü, orada fatura bize kesilmek istendi. Kimse mağdur olmadı. Oslo sürecinde olmayan şeyler varmış gibi gösterilmek suretiyle birçok manipülasyonlar, provokatif girişimler yapıldı. 'Yeniden bir Oslo süreci yaşamak ister misiniz?' denilse... Ben, şu anda ilk bakışta yeniden bir Oslo sürecine müsaade etmem. Niye? Demek ki gurbette böyle şeyler yapıldığında orada farklı bazı böcekler devreye girebiliyor, o böcekler devreye girdikten sonra bazı yerlere servisler yapılabiliyor."

"Eli silahsız olanların hepsine de terörist diyemezsiniz"


"Eli silahsız olanların hepsine de terörist diyemezsiniz" ifadesini kullanan Başbakan Erdoğan, ilgili mercilerce şu anda Türkiye topraklarında bin 500, 2 bin teröristin varlığının telaffuz edildiğini vurguladı.

Terör örgütünün silahsızlanmasının Türkiye sınırları dışındaki aşamasının ne gibi bir takvimde, nasıl gerçekleşeceğinin sorulması üzerine Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: "Benim ülkemin dışında sorun o ülkenindir. Bu illa Irak'tır diye bir şey yok, belki Irak'a gitmeyecek, belki İran'a gidecek, belki Suriye'ye gidecek, belki Avrupa'ya gidecek, belki İskandinav ülkeleri malum oralara gidecek. Ancak şunu çok iyi biliyorum: Bir; ülkemin refahı, huzuru çok önemli. Biz bu noktada eğer Doğu'da, Güneydoğu'da ekonomik noktada patlamayı gerçekleştirdiğimiz anda hava bir defa değişecektir. Orada yaşayan benim Kürt kardeşim hayata başka bakacaktır. "

"Ben 'silahların susması' demiyorum, 'silahın bırakılması' diyorum"

Silahların bırakılmasının başarıldığı anda huzurun sadece belli bölgelere değil, Türkiye'nin geneline yayılacağını ifade eden Başbakan Erdoğan, "Bu yayıldığı andan itibaren de Türkiye, bir anda o bizim hedeflerimiz olan 2023 hedeflerine çok daha süratle ulaşacaktır. Çünkü bizim için Güneydoğu, Doğu şu anda ham, işlenmemiş. Her yönüyle orada başlayacak olan yatırımlarla biz sıçrayacağız" diye konuştu.

Gelecek yıl Mart ayında yerel seçimlerin, arkasından cumhurbaşkanlığı seçimi ve 2015 yılında da genel seçimlerin yapılacağını hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Bu 2 yıl adeta Türkiye için bir prova olacaktır. Eğer bu yılı başarılı bir şekilde aşabilirsek, hakikaten verilen sözler, Diyarbakır'da okunan mektup içeriğiyle hakikaten uygulamaya girecek olursa o zaman Türkiye'nin çok daha farklı bir şekilde 2013, 2014, 2015'i karşılayacağı, yaşayacağı inancındayım" ifadesini kullandı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "silahların bırakılmasına" yönelik açıklamalarını defaten partisinin grup toplantıları ve değişik televizyon programlarında yaptığını belirterek, şunları kaydetti: "Bazen şu söyleniyor, 'silahların susması' deniliyor. 'Susması' değil, 'susması' demek 'silah elimdedir, her an ateşleyebilirim' demektir. Ben 'silahların susması' demiyorum, 'silahın bırakılması' diyorum. Zaman zaman bize şu söyleniyor 'operasyonların durması.' Operasyonun durması nerede olur? İşte burada olur... Silahlar bırakılırsa orada operasyon olmaz, ama senin sırtında silah, diyelim ki kanas, doçka onunla sınırdan geçiyorsun. Güvenlik gücü bunu gördüğü zaman ne yapacak? Suç işler, yardım yataklığa girer bu iş. Buna sessiz kalması mümkün değil. Ne anayasa hükümleri buna müsaade eder, ne yasa hükümleri buna müsaade eder. Bunun için de bir yasal düzenleme talebiyle teklifiyle gelmek bu ülkede yasa bilmezliktir, yasa tanımamazlıktır, böyle saçmalık olur mu?"

İran ve Irak engel mi?


İran ve Irak'ın, Türkiye'de terör sorununun bitirilmesine yönelik "Çözüm süreci"ni engelleyici bir tutum içine girip girmeyecekleri sorusu üzerine Erdoğan, şu anda Irak'ın kendi içinde bir bütünlüğe sahip olmadığını, bu ülkenin başbakanı Maliki'yi de tek başına bir güç olarak görmediğini söyledi.

"Irak halkını bir güç olarak görüyorum. Irak halkının da şu anda Türkiye'ye bakışıyla farklıdır, Başbakanı gibi bakmıyor" diyen Başbakan Erdoğan, "Maliki gibi düşünen bir Irak halkını düşünmüyoruz. Eğer Maliki gibi düşünürlerse bu tabii Irak için büyük bir kayıp olur" dedi.
---

Öcalan'a ev hapsi


Ev hapsi mev hapsi söz konusu değildir. İmralı'da biz niye bu kadar bedel ödüyoruz. F Tipi'ne alsak hergün toplu mitinglerle mi uğraşacağız. Al başkanlığı ver şunu.... diyenler bizi iyi anlamamış.

Öcalan niye bu çağrıyı yaptı?


11 metrekarelik odası var. Bu radyo meselesi konusunda biz artık buna bir tv verelim dedik. Biz onu hayata dahil ettik. Kendi takımını hem de Türkiye'deki gelişmeleri artık takip ediyor. Jimnastik yapıyor ve arkadaşlarıyla sürekli görüşüyor. Yaşam koşullarını iyeleştirdik. Benim verebileceklerim bu kadar. Masanın bir ucunda o bir ucunda Başbakan yenilir yuturulur gibi bir iddia değil.

Öcalan ile doğrudan temas


Öcalan ile doğrudan teması kim kuracak? BDP'liler kurmadı mı? Üç kez gittiler. Hala BDP'liler ipe un seriyorlar.

Yunanistan ile işbirliği


Yunanistan ile görüşüyoruz. Dedik ki onlara 'sizin orada PKK kampları var' Onlar da dedi ki biz bu kampları dağıtacağız. Dağıttılar ve 14 tane teröristi gözaltına aldılar.

Akil insanlar

Bizim toplumda karşılığı olan akil insanlar oluşturalım diyoruz.  Bu 7 kişinin içinde bir kişi başkan, başkan vekili, sekretarya ve dört kişidi grubun üyesi olacak. Başkanlarla bire bir muhattap olacak. Hedef bir ayda çalışmaları bitirmek.

Hayır . tamamen toplumsal süreç için çalışacağız. Süratli bir çalışma olmasını istiyoruz.
Kamu güvenliği kurulu bunların sekretaryasını yürütecek. Nihai çalışmayı toplumu sunacağız

Kılıçdaroğlu süreci tıkadı

Biz ana muhalefetle bu süreçler için çok gayretlere girdik. Bundan 6-7 ay önce Kılıçdaroğlu partimize geldi. Oturduk konuştuk. Dedi ki MHP kabul etmiyor. BDP ile görşmekte onlar için herhalde uygun değildi.

Gel beraber yapalım dedim. Hemen talimatı verelim arkadaşlarımız çalışsın dedim. Yasa ise yasa etkinlikse etkinlik.

Ve Akif Hamzaçebi bu bir anda olmaz bize biraz müsaade edin dedi. 7 ay geçti. Cemil Bey bana bir süre için bana: “Kılıçdarolu ile uçakta konuştuk. Kendisini bir kiyi sen ver bir kişi de Başbakan versin. İki kişi çalışma başlatsınlar dedi. Cemil Bey bana konuyu açtı. Ben Beşir Bey’i görevlendirdim. O oa Laloğlu’nu aradı ancak geri dönen olmadı. Bana bir öneri ile gelen olmadı demiş. Ya önce bir araya geleceksiniz. Maalesef  bu süreç o anlamda gerçekleşmedi.


Yeni anayasa

Mart sonu itibarıyla yeni anayasa çalışması çağrımız sona eriyor. TBMM Başkanı 'bu iş olmuyor' diyecek. Artık alternatiflerle yola devam edeceğiz.

Eyalet sistemi

Güçlü bir Türkiye eyalet sisteminden korkamamalıdır. Eyalet sistemi tarihimizde vardır. Osmanlı'daki azınlıklar konusunda hoşgörüyü yakalamış değiliz. Seçilmiş vali mevzusu 2023 yılının konusu. Osmanlı Kürdistan, Lazistan demiş bizim bunu dememiz gerekmiyor.

Afyon'daki İçki yasağı


Afyon'daki konuyu bütün içerğiyle bilmiyorum. Afyon valisi mi yaptı bilmiyorum. Kadıköy'de CHP, belirli saatlerden sonra alkollü mekanları kapatma kararı almış. Yanlıştır demiyorum, ancak medyada bu konuşulmadı. AK Partili belediye yapıca kıyamet kopardı. Biz alkolik gençlik istemiyoruz, bunu da anayasaya göre yapıyoruz.

Diyanet İşleri Başkanı'nın İzmir sözleri

Diyanet İşleri Başkanımızın İzmir ile ilgili sözlerine karşı verilen tepki haksızlık. Başkan, atadığı müftünün tanımını yapıyor. Kendisine teşekkür etmemiz gerekirken, yeriyoruz. Artık bunları kimse yutmuyor.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler