AKP'nin kalesinde İnce izlenimleri: Söyledikleri doğru ama oyumu değiştirmem

Muharrem İnce'nin Düzce mitingini izleyen bir AKP'li seçmen “Birkaç hafta önce buraya bizim partinin büyükleri geldi, kimse umursamadı. Eskiden olsa balkonlar, sokaklar yıkılırdı. Artık kimse onlara inanmıyor" diyor.

AKP'nin kalesinde İnce izlenimleri: Söyledikleri doğru ama oyumu değiştirmem
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 20.06.2018 - 14:35

Muharrem İnce'nin Düzce mitingini takip eden eski CHP Milletvekili Şafak Pavey, miting izlenimlerini “Erdoğan Yeniliyor” başlığı ile Ameikan The New York Times gazetesi için yazdı.

Düzce'de AKP seçmenleri ile olan diyalogunu da yazısına taşıyan Pavey, Düzceli seçmenin “Birkaç hafta önce buraya bizim partinin büyükleri geldi, kimse umursamadı. Eskiden olsa balkonlar, sokaklar yıkılırdı. Artık kimse onlara inanmıyor. Zekât verdikleri toplantılarda bile “fakirler bunların yanına yaklaşmasın,” diye aramıza şerit çekiyorlar. Memleketi değil kendilerini zengin etmeye gelmişler meğer!” dediğini aktardı.

İşte Şafak Pavey'in NYT'ye yazdığı o yazı:

Haftasonunda yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci “Baş edilemez Erdoğan” efsanesini derinden sarstı. Çok kısa bir sürede Erdoğan’ı titreten politikacı ise muhafazakâr bir çiftçi ailesinin fizik öğretmeni çocuğu Muharrem İnce’ydi.

54'üncü yaşını doldurduğu gün Cumhuriyet Halk Partisi'nin cumhurbaşkanı adayı olan İnce 2002 yılından bu yana devam eden milletvekilliği süresince ‘sosyal medya fenomeniydi’; adaylığından bu yana da ‘miting fenomeni’ oldu. Meydanlarda söyledikleri klipler haline getirildi, esprileri karikatürlere ilham verdi. Kişisel olarak ben rakibi hakaretle değil mizahla yenmeyi savunanlardan biriyim. Onun esprilerle yerel danslarla yürüttüğü kampanyası benim gibi düşünenleri çok heyecanlandırdı.

Düzce mitingindeyiz. Düzce’de bugüne kadar AKP’den başka hiçbir partiden milletvekili çıkmadı. 2016’da CHP Düzce İl Başkanı Zekeriya Tozan, Erdoğan’ın kurduğu “Osmanlı Torunları” derneğinin üyeleri tarafından “Düzce hainleri affetmez” konseptiyle ağır bir şekilde dövülmüştü. AKP’li Düzce Belediyesi büyük nefretini dizginleyemeyip, CHP’nin 2017 Adalet Yürüyüşünde kamp alanına kamyonla gübre döktü.

İnsanlar; AKP müteahhidine akıl almaz servet, şehrin yaşayanına alerjik toz, kırık kaldırım, selde eşyalarını kaybetme olarak dönen beton çarpıklığında avuç içi kadar kalan meydanda toplanmış. CHP cumhurbaşkanı adayının gelmesini bekliyorlar. Düzce’de toplanan büyük kalabalığın siyasi anlamı muazzam.

İnce’nin adaylığı açıklandığı Mayıs başından itibaren iki hafta geçmiş. Meydanlarda, sosyal medyada, TV tartışmalarında kampanyanın üstünlüğünü ele geçirmesinin en AKP’li şehirdeki kanıtı.

"SÖYLEDİKLERİ DOĞRU AMA..."

Topluluktan biraz uzak ama konuşmayı dinlemeye geldiği belli genç adama yaklaşıyorum. Ne düşündüğünü soruyorum:

“Birkaç hafta önce buraya bizim partinin büyükleri geldi, kimse umursamadı. Eskiden olsa balkonlar, sokaklar yıkılırdı. Artık kimse onlara inanmıyor. Zekât verdikleri toplantılarda bile “fakirler bunların yanına yaklaşmasın,” diye aramıza şerit çekiyorlar. Memleketi değil kendilerini zengin etmeye gelmişler meğer!” dedi.

“O halde artık onlara oy vermeyeceksin sanırım?”

Hızla itiraz etti. “Olur mu öyle şey! Geçen ay çevre köylerde imam efendi hepimize Kuran’a el bastırıp yemin ettirdi... Eliyle meydanda konuşan İnce’yi göstererek, kendisinin söyledikleri doğru ama oyumu değiştirmem. Günaha girerim.”

Oyunu değiştirmeyecek olan yeminli AKP’linin bile ilgisini çeken Muharrem İnce cesur, içten, mütevazı, zeki, muzip. Seküler seçmenlerin belki de son 16 yıldır ümit ettikleri bütün özelliklere sahip.

Bu nedenle temsil ettiği değerlerin geleceği inşa etme gücünü göstererek ana muhalefet partisine büyük itibar kazandırdı.

Muharrem İnce, Erdoğan’ın sistemden sildiği “kamu önünde adaylar tartışması’nı hatırlatarak bugüne kadar yaptığı 90’dan fazla miting ve 7 ulusal kanal söyleşisinde meydan okudu: “İstediğiniz kanala istediğiniz uzmanlarla gelin tartışalım!” İktidardan uzun süre çıt çıkmadı. Yurt içinde ve yurt dışında AKP’lilerin taraftar medyaya bile konuşmaları yasaklandı. Bıçak sırtındaki seçimi İnce’ye kaptırmaktan korkuyorlar.

Ancak İnce meydan okumaya devam edince nihayet birkaç gün önce “Benim üzerimden kendisine reyting yaptıracak” cevabını verdi Cumhurbaşkanı. İnce’nin cevabı sosyal medyayı kopardı. “Hava durumu bile senden fazla izleniyor.”

Öncelikle İnce seçimin paradigmalarını değiştirdi. Özgürlükle korku, ulusal itibarla ulusal yapayalnızlık, seküler hayatla bağnazlık, modern dünyayla yabancı şüpheciliği arasındaki tercihlerle eş anlamlı kıldı ve kendisini pozitif tarafta tanımladı. Erdoğan’ın 8 Mayıs’taki konuşmasında “fakirin biri” diye tanımladığı pası atlamadı ve sadelikle garibanlık arasındaki ince çizgiyi kendi lehine çevirdi:

“Aynı sürelerde aynı maaşları aldık, sen nasıl zengin oldun?”

"İKTİDARIN PROPAGANDA GÜCÜNÜ KIRDI"

Rüzgârın önüne ateş yakarak başlattığı kampanyasını siyasi kurnazlıklara göre değil ahlaki sorumluluklara göre düzenledi.

İktidarın siyasal ve tarihi yalanlarını anında ve sürekli cevaplayarak propagandanın gücünü kırdı.

AKP’den önce taşra illerinde hatta İzmir’de havaalanı, üniversite, hastane olmadığı yalanlarını fotoğraf ve videolarla yıktı. Çanakkale savaşında Atatürk’ün olmadığı, İnönü’nün savaş kazanmadığı yalanlarını uluslararası tarihçilerin kitaplarıyla çökertti.

Bursa’da bir şehit cenazesi katıldığı için elli bin kişilik mitinge on beş dakika geç gelince özür dileyen ilk politikacı olarak Türkiye siyasi tarihine geçti.

Son derece saygı içinde geçen mitinglerinin saha düzenlemesini partinin futbol gönüllülerine emanet edecek kadar kıvrak bir zekaya sahip.

Üretim ekonomisi, tarıma dayalı sanayii, yerli ve yabancı yatırımcıya güven, merkez bankasının bağımsızlığı ve dünya vatandaşı gençlik yetiştirme projeleriyle kalabalıkları ikna etti ve laik seçmeni gururlandırdı. Nisan sonunda yüzde 20 görünen CHP oylarını “Kindar ve Dindar nesiller yetiştireceğim.” diyen Erdoğan’a karşı “Barışmak- Büyümek- Bölüşmek” meydan okumasıyla iki haftada on puan yükseltti.

Baskılardan bunalmış, siyasal İslamcı bir gelecekten ürken toplumda “çareyi Erdoğan taklitlerinde aramak yerine kendi gücünde bulma” özgüveni yarattı. Başörtülü kız kardeşiyle miting alanına el ele çıkarak, Cumhurbaşkanı adayı Demirtaş’ı cezaevinde ziyaret ederek AKP’nin güçlü Kürt düşmanlığı ve mağduriyet propagandalarının etkisini kırdı.

2016’da da dokunulmazlıkların kaldırılması için yapılan oylamada da 'hayır' oyu vererek; AKP’nin sistemli olarak pompaladığı “HDP ile yan yana görünmek fobisine teslim olmamıştı.

Erdoğan’ın Ergenekon sahte davalarıyla ordunun deniz kuvvetlerini, 15 Temmuz darbe girişiminden faydalanarak da hava kuvvetlerini yok etmesinin açıkça karşısında durdu.

AKP’nin yerle bir ettiği modern eğitim hakkındaki meclis tartışmalarında AKP elitlerinin çocuklarını İmam Hatip Liselerinde okutmadığını, savaş kışkırtıcı politikalarına rağmen oğullarını askere göndermediklerini ortaya çıkararak iki yüzlülüklerini gösterdi.

Türkiye’nin seküler seçmeni AKP’nin iktidara gelmesinin bir rejim değişikliği tehdidine yolaçacagını öngöremedi. Ama İnce; AKP’nin 2002 iktidar tarihiyle aynı olan kendi parlamenter siyasi tarihi boyunca seçmenlere kaybettiklerini göstermek için güçlü konuşma yeteneğini sonuna kadar kullandı.

"MİZAHIN VE GURURUN ÜSTÜNLÜĞÜ AKP'DE DEĞİL RAKİPLERİNDE"

İnce’nin beklenmedik kalabalıklarla coşan mitinglerinden birinden ayrılan insan seline bakıyorum: Erdoğan’ın en büyük hayali bu kitleleri yok etmekti. Artık hiç şansı kalmadı. Seçmenler cesur ve enerjilerini tazeleyen cumhurbaşkanlarını buldular.

Bu hafta Erdoğan’ın seçim ekibine HDP’ye oy vereceklere karşı markaj yapmaları ve sandık kurullarında çoğunluk üye bulundurmaları yasadışı talimatları sızdı. Bu seçimi almak için Erdoğan ve ekibinin şapkadan daha hangi tavşanları çıkaracağını kimse bilmiyor. Ama ilk kez sokakların, medyanın, sosyal psikolojinin, mizahın ve gururun üstünlüğü AKP’de değil rakiplerinde…

Her bir vatandaşımızın korkmadan yaşayabileceği bir Türkiye sonunda mümkün görünüyor.    


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler