Al Birini Vur Öbürüne...
Gerçek demokrasilerde bilinçli aydınlar ve bilinçli seçmen dengelerini bulmakta güçlük çeken kızgın siyasilerin küplerine zarar vermesini duruşlarıyla önlerler. Çünkü sonunda çatlayacak küp, kendileridir.
Türk halkının demokratik özlemlerini yansıttıklarını öne süren iki benzer parti, 1950’lerin DP’si ile bugünün AKP’sinin yargıya karşı düşünce ve eylemlerinin günümüzle ne kadar benzeştiğini anımsayalım da anayasa değişikliğindeki asıl amacı keşfedemeyenlere yardımcı olalım.
“1954 senesi seçimlerinin ertesi günü… Celal Bayar…büyük bir asabiyetle Adalet Bakanı Osman Çiçekdağ’a ‘bu hâkimlerin bizle alıp veremedikleri nedir? Davalarımız olur daima iktidar aleyhine mütalaa ederler, karşı partiden mütemadiyen adaylıklarını koyarlar, karşımıza çıkarlar, benim Bursa’da vermek istediğim nutka men kararı verirler. Yüksek Seçim Kurulu da bunu tasdik etmiş, elbette dinlemedim, nutkumu verdim. Bu hâkimler hakkında bir şeyler yapmak lazım’ dedi. (Asım Ruacan’ın Yassıada ifadesi 23.06.1961, Anayasaya Aykırılık Davası.)
Bu emir üzerine 23.06.1954’te Emekli Sandığı Kanunu’nun meşhur 39/b maddesi değiştirilerek 25 yılını dolduran hâkimleri de resen emekliye sevk etme yetkisi Adalet bakanına verildi, bakan da bu yetkiyi cömertçe kullanarak 4 dalga (!) halinde aralarında Yargıtay 1. Başkanı Bedri Köker ve C. başsavcısı, (5’i) ceza daire başkanı ve 9’u üye olmak üzere 16 yüksek yargıcı emekli etti. Hiçbir neden gösterilmeden emekli edilen kürsü hâkimleri sayısının haddi hesabı yoktu.
Menderes ise kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı konusundaki düşünceleri en azından Bayar’ınki kadar ilkeldi:
“Hâkim istiklali hâkim teminatı. Bu anayasaya aykırı bilmem ne… Sizin karşınıza teminat diye çıkıp sizin, selahiyetini aşarak ve sizi anayasanın asla amaçlamadığı bir duruma düşürmek suretiyle bir mecburiyet karşısında bulundurur gibi bir tavır almaktalar… TBMM elbette tedbirleri almakta gecikmez. Hâkime de mahkûma da dur demek zamanı gelmiştir ve TBMM bu dur emrini verdi.” (20 Şubat 1955)
Yargı bağımsızlığı ve anayasayı küçümseyen bu saldırgan söylevin ardından büyük 1956 dalgası patladı ve Yargıtay darmadağın edildi. DP iktidarının gazabına uğrayanların hemen hepsi ceza yargıçlarıydı. Suçları DP iktidarının istedikleri yönde karar vermemeleri, verilenleri ise bozmalarıydı. Aradan geçen 55 yıl ve bunca siyasal kazanımdan sonra, demokrasi ve hukuk devleti anlayışında sağcı liderlerin söylem ve eylemlerinde bir milim olumlu ilerleme gözlenmemektedir. Ustaları gibi çırakları da yargıya ağız dolusu saldırılarını sürdürmekte ve üzerinde baskı kurmak istemektedirler.
Terörü önleme amacıyla Devlet Güvenlik Mahkemeleri yerine kurulan Olağanüstü Mahkemeler eliyle TSK ve muhaliflerini terörist niyetiyle yargılatan ama cezalarını mahkûm olmuşçasına peşinen çektiren zihniyet ve böyle düşünen AKP iktidarı, bu kararların son gideceği yer olan Yargıtay ve yönetsel keyfiliklerine engel olan Danıştay’ı da toptan hizaya getirmek için anayasayı değiştirmek istemektedir.
Anayasa Mahkemesi hakkındaki planları da aynı art niyetin izlerini taşımaktadır. İşledikleri anayasal suçların parti olarak bir kere daha huzuruna gideceği bu yüksek mahkemenin, kişisel Yüce Divan tehlikesini de göz ardı etmeden şimdiden kalıplarını dökmeye hazırlanmaktadırlar.
Yandaş sözcüğünün çok hafif kaldığı bir aşağılık basın ve kiralık sözcüler korosu ise ayrı bir hicran yarasıdır. 27 Mayıs’tan birkaç gün önce tehlike çanları çalarken bile Menderes’in aklını başından alan düşünce sistemi onu havaya sokarak üniversite hocalarına “Kara Cüppeliler” diye bağırtmıştır.
Bugün de benzer tabloyla karşı karşıyayız. Gerçek demokrasilerde bilinçli aydınlar ve bilinçli seçmen, dengelerini bulmakta güçlük çeken kızgın siyasilerin küplerine zarar vermesini duruşlarıyla önlerler. Çünkü sonunda çatlayacak küp, kendileridir. Bu yandaş basına naçiz tavsiyemiz yangına körükle gitmemeleri ve “milli irade” kavramındaki gerçek demokrasi vurgusuna layık sağduyuyu göstermeleri için şapkalarını önlerine koymalarıdır.
Şevket Çizmeli Hukukçu
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'