Anadolu’nun dokuz bin yıllık tarihini gündelik eşyalara bakarak anlamak için Rezan Has Müzesi’ndeki sergiyi gezmeli...
Rezan Has Müzesi Direktörü Ahu Has’ın düzenlemesiyle yaklaşık 400 eseri kapsayan “Gündelik Yaşamın Arkeolojisi” sergisi 31 Mayıs’a kadar görülebilir.
Cibali Tütün Fabrikası II. Abdülhamid tarafından döneminin ünlü mimarı Alexandre Vallaury’e Haliç’te Reji İdaresi adına yaptırılmış. Önce Fransızlar sonra Osmanlı tarafından işletilmiş, 1925’te millileştirilmiş ve Tekel Yönetimi tarafından da 1990 yılına kadar üretime devam ettirilmiş, ama sonra kaderine terk edilmiş.
Demirel tarafından rahmetli iş insanı Kadir Has’a üniversite kurması için tahsis edilmişti. Binaya yapılan restorasyon çalışmaları sırasında ortaya çıkan kalıntıların Seferiko Sarnıç’ı olduğu saptanınca bu tarihi bölüm üniversite tarafından kültüre ve sanata adanmış. İşte Kadir Has Üniversitesi’nin, Rezan Has Müzesi olarak anılan bölümünün öyküsü.
GÖBEKLİTEPE’NİN ÖĞRETTİĞİ...
Göbeklitepe’nin bize öğrettiği, Anadolu’da medeniyetin günümüzden 12 bin 500 yıl öncesine kadar dayandığı. Rezan Has Müzesi’nin (RHM) yeni sergisi “Gündelik Yaşamın Arkeolojisi”, bizi milattan önce 6500-7 bin yılına kadar geriye götürüyor. Günlük yaşamımıza giren mutfak eşyaları, takılarımız, savaşta kullandığımız silahlar ya da inançlarımız ile ilgili ne varsa 8500-9 bin yıldan fazla nasıl bir evrim sonunda bize kadar ulaştıklarını görüyoruz bu sergide. Anadolu Uygarlıklarının nasıl uygarlık olduklarını, bir ölçüde...
BAĞIŞ YOLUYLA ESERLER
Sergiyi restoratör ve arkeolog Mehmet Ayrancı ve RHM Koordinatörü Zeynep Çulha ile geziyoruz.
Burada sergilenen eserlerin çoğunun hukukçu, koleksiyoner ve tematik müze kurucusu Haluk Perk tarafından bağış yoluyla RHM’ne geçtiğini öğreniyoruz. Sergi tarihöncesinden başlayarak zaman şeridi gibi ilerliyor. MÖ 8000-5500 arasında yaşandığı düşünülen Neolitik Dönem ile başlıyoruz. İnsanlar yerleşik döneme o zaman diliminde geçmeye başlamışlar. Tarıma geçiş de çanak çömlek yapımını getirmiş. Henüz toprağa şekil verecek torna bulunmadığından pişmiş toprak elle biçimlendirilmiş ve basitçe pişirilmiş. Avcılıkta kullanılan kesiciler, el baltaları, sapan taşları, ok uçları, idoller, bu dönemin temsilcileri. Hatta madenin keşfiyle değiş tokuş ve envanter tutma alışkanlıkları da başlamış. Arpa teslimatıyla ilgili bir tabletin üzerinde hiyeroglif-resim yazısıyla “4 buğday tanesi gümüş hesabıyla” kaydı düşülmüş (4 buğday tanesi gümüş 240 gr. ediyormuş). Tunç Çağı’na geldiğimizde (MÖ 3500-1200) Anadolu’da etrafı surlarla çevrili kent yerleşimlerinin bulunduğunu pişmiş topraktan yapılı maketlerden anlıyoruz. Anadolu bu dönemde sadece Asurlu tüccarlarla tanışmıyor, yazı ile de haberleşiyor. Bunu da mühürlerden ve çeşitli kazılarda bulunmuş tabletlerden anlıyoruz. Çift katlı seramik tapınak maketinin alt ve üst kat kapılarının iki yanında doğurganlığı simgeleyen ayakta duran, iki eliyle göğüslerini kapatan kadın tanrıçalar var.
Sergide, Demir Çağı (MÖ 1200-330) metal kemerler, saç tokaları, bilezikler, kolyeler, kenarları işlemeli bakraçlar, fibula denilen çengelli iğne tarzı iğnelerle temsil ediliyor. Artık Doğu’dan Batı’ya doğru ilerliyoruz Anadolu’da. Zaman da milada doğru yaklaşıyor.
Yunanistan ve Adalar üzerinden gelen göç dalgalarıyla kent devleti denilen siyaseten ve ekonomik olarak özgür olan küçük devletler görüyoruz. Anadolu’nun batısı böylece Yunan etkisine giriyor. Karşımıza süslü püslü, üzeri mitolojik figürlerle bezeli seramikler çıkıyor bu vitrinde. Kalıba dökülü kaplar bize seri üretime geçildiği bilgisini de veriyor. Tabii tiyatro maskeleri, kalıplı kandiller, miğferler hep bu döneme ait. Milattan sonra 499 yılına kadar uzanan Roma Dönemi mermere oyulmuş atlı tanrı adakları, olta iğneleri, yün eğirmek için iğ, balmumu tabletlere yazı yazmak için kullanılan metal kalemler, mezar stelleri, parfüm şişeleri, cam işleri ile temsil ediliyor.
Aşık kemiği ve tavla zarları da oyunlar hakkında bilgi veriyor. MS 4. yüzyıl ile 15. yüzyıl arası Bizans eserleri arasında nazara, göze karşı ve sağlığı korumaya yönelik tılsımlar ve muskalar var vitrinlerde.
Roma döneminin banyo alışkanlığını taşınabilir ve kenarlarında kulpları olan bronzdan yapılmış kocaman bir küvet ile gözümüzde canlandırıyoruz. RHM Gündelik Yaşamın Arkeolojisi sergisinde Selçuklu Dönemi’ni (MS 9-13. yüzyıl) temsilen tepsiler, parfüm şişeleri, kemer tokaları, mataralar, üzeri motifli pişmiş topraktan objeler ve turkuvaz sırlı panolar ve çeşit çeşit kandiller sergileniyor. Rezan Has Müzesi’nde 31 Mayıs 2021’e kadar açık kalacak olan bu sergi, Anadolu’nun 9 bin yıllık geçmişine bir pencere açıyor.
En Çok Okunan Haberler
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!