Aslı Erdoğan: Beraat ve müebbet arasında kocaman bir sarkaç sallanıyor

“Türkiye’den kritik sesler” panelinde konuşan Yonca Şık, Türkiye’de hâlâ gazetecilik yapan ve tutuklu meslektaşları için mücadele edenler olduğunu belirterek “Dönem dönem kriminalize edilmelerine rağmen mücadele etmekten vazgeçmiyorlar” dedi.

Aslı Erdoğan: Beraat ve müebbet arasında kocaman bir sarkaç sallanıyor
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 15.10.2017 - 23:50

Dünyanın en büyük kitap fuarı olan Frankfurt Kitap Fuarı’nda 14 Ekim tarihinde “Türkiye’den kritik sesler” paneli gerçekleşti. Aralık 2016’dan beri cezaevinde bulunan gazetemiz muhabiri Ahmet Şık’ın eşi Yonca Şık ve avukatı Can Atalay’ın yanı sıra, yazar Aslı Erdoğan ve gazeteci İrfan Aktan katılımıyla gerçekleşen panelde Türkiye’de verilen demokrasi mücadelesi ve basın özgürlüğü konuları ele alındı.

Türkiye’de tutuklu bulunan Alman gazeteci Deniz Yücel ve diğer tüm gazetecilerin serbest kalması için kampanya yürüten “taz.die tageszeitung gazetesi editorü Doris Akrap ve yazar İmran Ayata’nın moderasyonu yaptığı panelde Almanya’dan bakıldığı kadar çaresiz ve umutsuz bir Türkiye olmadığı görüşü hâkimdi.

Sosyal Haklar Derneği’nden avukat Can Atalay, “Pek çok demokratik mücadele hâlâ sürüyor. Bunlara yoğunlaşmalıyız ve desteklemeliyiz. Her şeye rağmen iyi gazetecilik yapanlar var” dedi. Almanya ve Avrupa’nın Gezi öncesi AKP’yi desteklemesini de eleştiren Atalay, “Türkçe konuşmayanlar için söylüyorum: Bugün AKP varsa, sizin açık desteğinizle oldu” ifadelerini kullandı. Türkiye’de verilen demokratik mücadeleler arasında yükselen kadın hareketinin önemine dikkat çeken Yonca Şık ise, “Kadın hareketi, bana çok büyük umutlar veren bir hareket. Tüm kadınların gündelik hayatına doğrudan bir etkisi var” dedi. “Tabii bir feministin başına gelebilecek en absürt şey, sürekli kocası adına söz söylemek zorunda kalmak” diyen Yonca Şık, eşi Ahmet Şık ve cezaevindeki gazeteciler hakkında hazırlanan iddianamelerin içinin tamamen boş olduğunu ve bu belgelerin hukuki metin olarak değerlendirilemeyeceğini belirtti. Türkiye’de hâlâ gazetecilik yapan ve tutuklu meslektaşları için mücadele edenler olduğunun altını çizen Şık, “90’larda Metin Göktepe’nin öldürüldüğü zaman bunun faillerini ortaya çıkarmak için mücadele eden insanlardan oluşuyorlar. Dönem dönem kriminalize edilmelerine rağmen mücadele etmekten vazgeçmiyorlar” dedi.

“Türkiye’de korkunç, karanlık bir dönemin geldiğini görmeliydik, çok fazla ipucu vardı” diyen yazar Aslı Erdoğan, cezaevinde geçirdiği süreyi değerlendirdi. “10 ay önce cezaevinden çıktım ama bunu özgürlük olarak algılayamadım. O kadar çok arkadaşım içeride ki, bir parçamız içeride kalıyor” diyen Erdoğan, “Beraat ve müebbet arasında kocaman bir sarkaç sallanıyor. O kadar çok haksızlığa uğrayan var ki... Bunu yapmaya hakkınız yoktu diye bağırmak istiyorsunuz” ifadelerini kullandı.

“Türkiye otoriter düzene teslim olmuş değil. Bize ‘yazık, Türkiye’den gelmiş’ muamelesi yapmayın. Merak etmeyin, sokakta sürekli ağlayarak gezmiyoruz” diyen gazeteci İrfan Aktan ise Kürtlere karşı geliştirilen nefret söyleminin zemin kazanarak yayıldığını ve meşrulaştırıldığını ifade etti. Türkiye’deki sol ve Kürt mücadelesinin “ortak bir kader paylaştığını” söyleyen Aktan, “İktidar bundan korktuğu için ikisini birden ezmeye çalışıyorlar” dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon