Atalay: En sert şekilde cezalandırılacaklar

AKP Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay, "Kobani'de militanlar dışında kimse kalmadı" dedi.

Atalay: En sert şekilde cezalandırılacaklar
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 10.10.2014 - 14:01

AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Beşir Atalay, "AK Parti hükümetlerinin her zaman yaptığı gibi hukukun içinde olacağız, hukuka uygun şekilde, gereken her şey yapılacak. Failler, organize edenler, provoke edenler, bu vandalizmi yapanlar, hepside en sert şekilde cezalandırılacak. Bunu özellikle ifade ediyorum. Hükümetimizin bu konuda kararlılığı var" dedi.

Atalay, Parti Genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısında, dün akşam partilerinin Merkez Yürütme Kurulu Toplantısı'nın yapıldığını hatırlattı.

Atalay, toplantıda daha çok son gelişmelerin değerlendirildiğini, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yürütülen çalışmalarla ilgili Merkez Yürütme Kurulu'na bilgi sunduğunu ve toplantı sonunda bazı kararlar alındığını dile getirdi.

Bazı şehirlerde, Kurban Bayramı'nı hüzne boğan üzücü gelişmeler yaşandığını belirten Atalay, "Bir siyasi partinin fevkalade sorumsuzca haddini aşan tutum ve eylem çağrısıyla bazı illerimizde, ilçelerimizde gösteriler, yağmalamalar, bina, okul yakmaları, kamu binalarının yakılması, araçların yakılması, hatta can kayıpları meydana gelmiştir" diye konuştu.

Olaylarla ilgili İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın bilgileri paylaştığını anımsatan Atalay, birkaç gün içinde büyük bir vandalizm yaşandığına işaret etti.

Bingöl'de dün akşam dükkanları zarar gören esnafı ziyaret eden emniyet müdürü ve arkadaşlarına saldırı yapıldığını kaydeden Atalay, orada da iki tane şehit bulunduğunu, şu ana kadar 31 vatandaşın hayatını kaybettiğini söyledi.

Şehitlere, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı dileyen Atalay, 350 civarında yaralı bulunduğunu vurguladı.

Atalay, olayların yaşandığı il ve ilçelerdeki çok sayıda belediye binası ve özellikle partilerinin binalarının saldırıya uğradığını ve tahrip olduğunu belirtti.

AKP'nin bu konudaki kararlarından bahsedeceğini dile getiren Atalay, Patnos ve Kurtalan başta olmak üzere bazı belediyelere büyük zarar verildiğini, binalarının yakıldığını ifade etti.

Tüm belediyelerin bütün zararlarının karşılanacağını vurgulayan Atalay, binalarının da daha iyisinin yapılacağını, oradaki imkanların tekrar yenileneceğini söyledi.

Parti teşkilatlarına ve binalarına zarar verildiğini hatırlatan Atalay, 29 il ve ilçede siyasi parti binalarına zarar verildiğini dile getirdi.

Genel Merkez olarak parti binalarının hepsinin yenilenmesi için karar aldıklarını kaydeden Atalay, partilerinin bayrağının her yerde dalgalanacağını ifade etti.

Türkiye'nin her yerinde AKP binaları ve bayrağını mutlaka açık tuttuklarını, bu hassasiyetlerinin de sürdüğünü aktaran Atalay, zararların tespitinin teşkilat başkanı tarafından bugün yapılacağını dile getirdi.

Zararların genel merkez tarafından karşılanacağını vurgulayan Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ayrıca vatandaşlara verilen zararların tamamı karşılanacak. Onların envanteri çıkarılıyor. Büyük oranda çıkarıldı. Başbakanlık Acil Destek Fonu'ndan karşılanacak. Acil Destek Fonu şu anda takviye ediliyor. Vatandaşlarımız o zararların hepsinin karşılandığını hemen görecekler ve bütün bu çalışmaları yaparken bizim kararlılığımız, AK Parti hükümetlerinin her zaman yaptığı gibi hukukun içinde olacağız, hukuka uygun şekilde, gereken her şey yapılacak. Failler, organize edenler, provoke edenler, bu vandalizmi yapanlar, hepsi de en sert şekilde cezalandırılacak. Bunu özellikle ifade ediyorum. Hükümetimizin bu konuda kararlılığı var. "

Şu ana kadar bin 24 gözaltı bulunduğunu, bunların 58'inin tutuklandığını aktaran Atalay, gözaltıların bir kısmının olaylar devam ederken, bir kısmının da görüntüler izlenerek kişilerin evlerinden alınmasıyla yapıldığını anlattı.

''Kamu düzenini bozanlar hesabını verecekler''

Bu olaylara katılanların, özellilikle tahrik ve provoke edenlerin ve yağmalayanların tespit edildiğini kaydeden Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu gözaltılar da artacak. Biz bunu devlete karşı büyük bir şiddet olarak, şiddetin tahriki olarak görüyoruz. Onun için de bu konuda hiçbir müsamaha söz konusu olmayacak. Kamu düzenini kimseye bozdurmayacağız. Onda kararlıyız. Bu gözaltılar daha da artacak. Şu anda tutuklamalar başladı. Bunlar devam edecek. Bu tam bir şiddet hareketidir ve burada rol alanlar, mutlaka cezasını görecek. Bunu en önemli vurgu olarak burada ifade etmek istiyorum. Burada kamu düzeni bozanlar hesabını verecekler.

Tabi, güvenlik birimlerimiz çalışıyor halen. İyi tespitler var. Aralarında fırsatçı, provokatörler de var. Ama her şeyin hukuk içinde iyi analiz edilerek yapılmasını, hükümetimiz çok önemli görüyor. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum. İnce ince dokunuyor herşey. Devletin bütün birimleri büyük bir dikkat içinde çalışıyor. Tabi bu olaylar sırasında bölgede özellikle bazı belediyelerde, orada bir yangın çıktığı halde, belediyenin itfaiye araçlarını vermeyen, o yangına göndermeyen belediye başkanları var. Bunlar biliniyor. Ve bunlarla ilgili de tabi ki gerekenleri yapacaklardır. "

''Şiddetin gölgesine sığınıyorlar''

Olaylarla ilgili hükümetin açıklamaları olduğunu, en son İçişleri Bakanı'nın açıklama yaptığını hatırlatan Atalay, bugün Başbakan'ın Malatya'da konuşacağını ve bu konulara değineceğini söyledi.

Dün HDP Eş Başkanı'nın bir basın toplantısı yaptığını anımsatan Atalay, şunları kaydetti:

''Dikkat ederseniz terleyerek o basın toplantısını yaptı. Yaptıkları hukuksuzluğa gerekçeler bulmaya çalışarak ve çok zorlanarak bir basın toplantısı yaptı. Tabi hiçbir gerekçenin şiddeti, vandalizmi, insan öldürmeyi haklı kılmayacağını kendilerini de biliyorlar. Ama 'bu kargaşayı, şiddeti biz yaptık ama gerekçelerimiz vardı' anlamında bir açıklama yaptı. Ve bu gerekçelerinin hiçbirisinin de altı çok dolu değil. Tabi burada doğrusu açıkça bir siyasi parti eleştirisi olarak şunu söylemek istiyorum. Siyaset yapmak kolay değil, siyaset yapmak sabır ister, siyaset yapmak ilkeli olmayı gerektirir. Ömür boyu şiddetin gölgesinde, desteğinde siyaset yapanlar, tabii biraz siyaset yapar gibi oluyorlar ama ondan sonra tekrar o şiddetin gölgesine sığınıyorlar. Şu anda HDP'nin yaptığı budur. Sayın Genel Başkanın, eş Başkanın yaptığı budur. Ve Eş Başkan, Cumhurbaşkanlığı seçiminde geliştirdiği daha Türkiye'yi kucaklar politikası vs. hepsini harcamıştır şu anda. HDP'yi Türkiye partisi olarak güya kurdular ama onların ne kadar göstermelik olduğu şu anda ortaya çıkıyor."

Suriye'de yıllardır vahşet, zülm olduğunu ifade eden Atalay, "hiç sesi çıkmayanlar, Araplar, Türkmenler, Süryaniler, ne kadar orada zulme uğradılar, kıyıma uğradılar hiç sesi çıkmayanlar, oradaki Kürt vatandaşlara gelince o zulüm ne hale düşüyorlar, gördünüz"değerlendirmesinde bulundu.

''Siyasi partiler siyaset yapmak için var, sokak olmasın diye var''

Bunun ırkçı hassasiyetten başka hiç bir hassasiyeti olmayan bir siyaset olduğunu belirten Atalay, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bu ilkesizliktir. Bu Türkiye'yi düşünmemektir. Ve sorumsuzca bir açıklama yapıyorlar. Nedir açıklama? 7 Ekim'de yazılı açıklama yapıyorlar, bir MYK toplantısı yapıyorlar, 7 Ekim'de Halkların Demokratik Partisi ve orada Kobani için acil eylem çağrısı yapıyorlar. Çağrıda şu ifadeler var: 'Kobani'de yaşanan katliam girişimine karşı 7'den 70'e bütün halkımızı, sokağa, alan tutmaya ve harekete geçmeye çağırıyoruz.' Sokağa çağırıyor. Bir siyasi parti sokağa çağırıyor. Bu siyaset değil arkadaşlar. Siyasi parti bir miting yapabilir, insanları bir konuda görüş ifade etmek için mitinge çağırabilir. Başka açıklamalar yapabilir, ama eğer insanları sokağa çağırıyorsa, bu siyaset değildir. Bu siyaset dışı yöntemleri meşru görmektir. Siyasi partiler siyaset yapmak için vardır, sokak olmasın diye vardır, sokaklarda eylem olmasın, siyasetle TBMM'de ve gerekli mahfillerde siyaset yoluyla ülkenin sorunlarını çözelim diye vardır. Bunlar sanki siyaset ve özgürlük savunucusu ama görüyorsunuz zamanı gelince yine şiddeti ve sokağı devreye sokmakta hiçbir tereddüt göstermediler. Ve bu onlara çok zarar verdi, çok zarar verecek. Çok yanıldılar"

Atalay, partisinin genel merkezindeki basın toplantısında, HDP'lilerin dün "Biz şiddet çağrısı yapmadık" dediklerini anımsatarak, "O çağrı şiddeti içerir. O çağrının sonunda şiddetin gelmeyeceğini bilmemek mümkün değildir. Provokatörler varmış, o çağrıyı yaparsanız, fırsat bulan provokatörler de olabilir. Ama neticede Türkiye'ye, milletimize bir Vandalizm yaşattınız. Bu çok acıdır" dedi.

"Milletin bir yanlışı iyi gördüğünü, vatandaşların büyük kısmının büyük bir olgunlukla tavır gösterdiğini" belirten Atalay, İçişleri Bakanlığı verilerine göre, Türkiye'deki 35 il ve onların bazı ilçelerde eylemler olduğunu, bunlara 120 bin civarında vatandaşın katıldığını kaydetti.

Bunun, bir mitinge katılan insan sayısı kadar olduğuna işaret eden Atalay, "Yani, Kürt vatandaşlarımız da dahil bölgede ilgi göstermediler. Onlara teşekkür ediyorum. Bunun yanlış olduğunu milletimiz gördü. Sadece marjinal bir grup, partinin kendi militanları katıldı. Vandalizmi de, bütün bu tahribatı da yapan onlar" dedi.

Olaylardaki ölümlerin daha çok grupların kendi aralarındaki çatışmalar sonucu gerçekleştiğini vurgulayan Atalay, 31 kişiden bir tanesinin polis kurşunuyla öldüğünü bildirdi.

Atalay, hükümetin Suriye politikasıyla ilgili açıklamalarına dikkat edilmesini arzuladıklarını belirterek, "Yani, bu Kobani, esas ismi de Ayn El-Arab'dır, biliyorsunuz, Kobani sonradan çıkarılan bir isimdir, oranın ismi Ayn El-Arab'dır, orayla ilgili de Türkiye ilk günden itibaren çok sorumlu bir politika izliyor" dedi.

Uluslararası hukuk

Türkiye'nin, Suriye politikasında daima uluslararası hukukun içinde kaldığını, uluslararası hukuku zorlayan hiçbir şey yapmadığını kaydeden Atalay, Türkiye'nin hep "Suriye'de herhangi bir fiili durum olacaksa, mutlaka uluslararası hukukun içinde ve uluslararası camiayla yapmamız lazım" dediğini anlattı.

Türkiye'nin Suriye politikasının üç ayağının insani yardımlar, diplomatik süreçler ve tezkere ile ilgili çalışmalardan oluştuğuna dikkati çeken Atalay, insani yardımların bilindiğini ve herkese açık kapı politikası uygulandığını hatırlattı. Şu anda 1.6 milyondan fazla Suriyelinin geçici koruma statüsü alarak, Türkiye'de ağırlandığını belirten Atalay, bunun maliyetinin bilindiğini söyledi.

"PYD militanları dışında kimse kalmamıştır"

Sadece "Ayn el Arap"taki olaydan sonra Türkiye'ye gelen Kürt kökenli Suriyeli sayısının 185 bin olduğunun altını çizen Atalay, ilk üç günde 130 bin kişinin Türkiye'ye geldiğini anımsattı. Atalay, şöyle devam etti:

"Zaten Kobani'nin nüfusu 200 bin civarındadır. Şu anda orada PYD militanları dışında kimse kalmamıştır, hepsi Türkiye'ye gelmişlerdir. Kapımızı açtık. Türkmenler için de aynısını yaptık. Araplar için de aynısını yaptık. Süryani vatandaşlar için de aynısını yaptık. Süryanilerden de gelenler oldu. Midyat'a yerleştirdik, kamplarımıza. Biz hiçbir ayrım yapmadık. Suriye politikamız, Suriye'deki bütün vatandaşlar için aynıdır. Onların Türkiye'de rahat etmesi için elimizden geleni yaptık. Uluslararası camia da bunu çok iyi biliyor. Bizim burada hiçbirisiyle ilgili hiçbir ayrım yapmadığımızı bilirler. Yani ne etnik kimlik, mezhep, din ayrımı vesaire söz konusu olmuştur. Hatta, zaman zaman o tür talepler oldu, 'Nusayrilerden de gelmek isteyen olursa Türkiye'ye, onlar için de ayrı kamplar kurarız' dedik. Şimdi, bizim yürüttüğümüz politika bu."

"Uluslararası toplumu uyardık"

Beşir Atalay, diplomatik süreçlerde de Türkiye'nin çok açık, net bir politika izlendiğini ifade ederek, "Esed rejimi konusunda aktif bir tutum takınılmazsa, bölgedeki istikrarsızlığın yayılacağı ve kriz ortamlarında radikal terör örgütlerinin, gruplarının güçlenebileceği konusunda uluslararası toplumu daima uyardıklarını" anlattı.

Bunu, en başta Türkiye'nin söylediğini belirten Atalay, "Eğer o ilk baştaki muhalefete ciddi destek verilseydi, bu terör örgütlerinin hiçbirisi orada bugün barınamazdı, yetişemezdi. Biz bunu Cenevre 1, Cenevre 2 toplantılarında dile getirdik. Dolayısıyla bizim bu konuda yürüttüğümüz tavır çok açıktır. Ama, Suriye'nin içine girerek, orada hiçbir harekette, askeri bir harekette bulunamadık, bulunamayız. Uluslararası hukuka bu konuda riayet ettik. Ancak uluslararası camiayla söz konusu olursa bunların olabileceğini söyledik" diye konuştu.

Tezkerenin Türkiye'nin milli güvenliği için her türlü tedbiri alma politikasını hükümete verdiğini kaydeden Atalay, şu anda uluslararası camiayla, Suriye'de güvenli bir tampon bölge oluşturulması için görüşüldüğüne işaret etti.

Atalay, "Suriye sınırının ötesinde, Suriye toprakları içinde bu güvenli bölge olursa, Kobani de dahil, diğer bölgeler de dahil, bizim oraya meşru zeminde girmemiz söz konusu olur, Türkiye'ye, bize meşruiyet sağlar, hem insani yardım açısından, hem diğer yardımlar açısından. Bunu arzu ediyoruz" ifadelerini kullandı.

"Kapsamlı gelecek öngörüsüyle hareket etmek..."

Türkiye'nin, güvenli bölge sağlanmadan Suriye'ye girmesinin meşru zemini olmayacağını belirten Atalay, şunları söyledi:

"Özellikle Suriye'de olup bitenlerin hepsini bir partinin bırakıp sadece Kobani ile meşgul olması, çok farklı bir değerlendirme. Yani biz orayla ilgili de her düzeyde aktif tutum takındık ve insani yardımları sonuna kadar orası için de geçerli kıldık. Ama Suriye'nin geleceğini tek bir örgüt veya belli şehirlerdeki gelişmeler üzerinden anlamak yerine kapsamlı bir gelecek öngörüsüyle hareket etmek esas ilkemizdir. Öncelikle ifade edilmesi gereken şey bu sürecin insani boyutudur. Türkiye Kobani'de yaşanan drama kesinlikle sessiz kalmamış, tüm imkanlarını seferber ederek, can havliyle sınırımıza yönelen insanlara kucak açmıştır. Zaten başta gidecekleri de yer yok, sadece Türkiye."

"Çözüm sürecinden memnun olmayanlar var"

"Kobani vesilesiyle Türkiye ile Kürtler arasında yeni ihtilaflar üretmek çabasında olanlar var. Dışarıda da bu yönde olanlar var, içeride de. Çözüm sürecinden memnun olmayanlar var" ifadelerini kullanan Atalay, benzerinin geçmişte Erbil üzerinde de yapılmak istendiğini hatırlattı.

HDP'ye seslenen Atalay, şunları söyledi:

"Bazen farklı siyasetlerden bahsediyorlar. Burada Araplar, Türkmenler, Türkmenlerin bütün şehirleri ve köyleri yerle bir edildi, Türkmenlerden çok hayatını kaybedenler oldu Suriye'de, hiç seslerini çıkarmadılar. Bunlar sadece PYD ile ilgilendiler, başka hiçbir şeyle değil. Vatandaşlarımızın bunu iyi görmesi, bilmesi lazım. Vicdan sahibi Kürt vatandaşlarımızın da bunları iyi görmesi lazım. Suriye'deki Kürt vatandaşlarımıza karşı hiçbir ayrım yapmadık, yardımda ve Türkiye'ye gelmelerinde. Ama şunu da söylemeden edemeyiz, HDP, PYD ile işbirliği içinde ve PYD, Suriye'de bugüne kadar pek çok yanlış yapmıştır. Hem Türkiye'ye karşı negatif tavrında hem Esed'e yönelik destekleyici tavrında hem de Esed'in zulümleri karşısında sessiz kalan tutumu, bu durumun bilinen örnekleridir. Esed ile işbirliği de yapmıştır PYD. PYD sadece kendi geleceğinin ve kendinin orada kuracağı sistemi düşünmüştür. Suriye'nin bütünüyle ilgili oradaki diğer mensupların zulme uğraması onları hiç ilgilendirmemiştir. Ama şimdi sıra kendilerine geldiğinde kıyamet koparıyorlar."

"Uluslararası mahfillerin de algı operasyonu"

Atalay, ''sessizlik eleştirisi'' yapılmasının tutumlarını etkilemediğini vurgulayarak Türkiye'nin, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile HDP'nin açıklamalarında, sürekli IŞİD'e destek veren bir konumda takdim edildiğini belirtti.

Beşir Atalay, şunları kaydetti:

''Bu aslında şu anda, Türkiye'ye karşı olumsuz kampanya yürüten uluslararası mahfillerin de algı operasyonudur. Maalesef anamuhalefet partisi bile bu algı operasyonuna destek veriyor. HDP de buna destek veriyor. Uluslararası alanda 'Türkiye'nin IŞİD ile işbirliği yaptığı' gibi bir senaryoyu yaygınlaştırmak isteyenler var. Türkiye, IŞİD'i 10 Ekim 2013'te terör örgütü ilan eden, defalarca IŞİD'in terör saldırılarına ve tehditlerine maruz kalan bir ülke olarak Türkiye, IŞİD'in faaliyetlerini, söylemini lanetlemektedir. Ben de buradan lanetliyorum. Bu terör örgütlerinin ne İslam ile, ne de Müslümanlık ile ilgisi yoktur. Bunlar İslam'a ve Müslümanlığa en büyük zararı vermişlerdir, veriyorlar.''

IŞİD'vari gelişmelerin olmaması için ilk kez uyarıda bulunanların kendileri olduğunu tekrarlayan Atalay, "Biz Esed'e ne kadar karşıysak, IŞİD'e de o kadar karşıyız. Bunu bir defa daha burada parti olarak ifade ediyorum. Bu konudaki, özellikle Sayın Kılıçdaroğlu'nun dün belli teklifler ve açıklamalar yaparken bunları yenilemesini kınıyorum" diye konuştu.

''Bu Türkiye'ye karşı bir algı operasyonudur''

"CHP'nin, bu uluslararası algı operasyonunda hiç Türkiye'den yana olmadığını" savunan Atalay, "(Bunlar hükümete karşı bir operasyondur, biz de destek verelim) demişlerdir. Fakat şunu bilmiyorlar, bu sadece AK Parti Hükümeti'ne karşı bir algı operasyonu değildir, bu Türkiye'ye karşı bir algı operasyonudur. Bunun etkileri çok uzun sürer. Bunların yerleşmesi, bunların telafisi kolay değildir" dedi.

Anamuhalefet partilerinin "iktidarın yarısı" ve "iktidar alternatifi" olduğunu söyleyen Atalay, "Anamuhalefet partileri sadece iktidarı yıpratmak için politika yapmazlar. CHP, yine dikkat edin, şunu söylüyor, 'Sadece Kobani ile ilgili bir tezkere çıkaralım'. Bu tezkereye hem onlar hem HDP karşı çıkmıştı. Şimdi o hatalarını anladılar. Aslında o tezkere bunun hepsini kapsıyor. Bunu vatandaş görmüyor mu zannediyorlar? Bu ne sorumsuz, ne cahil bir anamuhalefet partisi genel başkanı. Böyle bir şey olur mu?'' ifadelerini kullandı.



Beşir Atalay: Kılıçdaroğlu'nu kınıyorum - VİDEO


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler