Atatürk Düşmanlığının Yeni Boyutları...
1983’te Cumhuriyetin tarihi ve ideolojisiyle ilgili söylediklerinizi (Cumhuriyet İdeolojisi ve Fuat Köprülü, Kaynak Yayınları) değiştirecek ne gibi olaylar cereyan etti de böyle takla atıyorsunuz?
Geçenlerde Halil Berktay, Atatürk düşmanlığını, Kazım Karabekir için Genelkurmay’da düzenlenen törende Orgeneral İlker Başbuğ’un “zaman zaman Atatürk ile ters düşse de” ve “aralarında fikir ayrılıkları olsa da” sözlerini bahane ederek bir kere daha sergiledi. (Vatan, 27 Ocak 2010)
Önce bu dönek II. Cumhuriyetçiler için yakıştırılan “takla atan güvercin” (buradaki vurgu takla atan deyimine yapılmaktadır) nitelemesine uygun olarak Berktay’ın geçmişte tarih ile ilgili söylediklerinin bazılarına bakalım:
1) Osmanlı ile özdeşleşmek, Atatürk devrimlerinin henüz Türkiye’de birçok kesime yayılmamış olduğu düşünülürse, okul öğrencilerine Cumhuriyetçi değerlere ve dünya görüşüne aykırı düşüncelerin aşılanmamasının yaşamsal önemi ortadadır. (Tarih Öğretimi ve Ders Kitapları, Buca Bildirisi, s.68)
2) Türk insanının büyük yenilgilerden sonra benliğini şişirmek belki Cumhuriyetin ilk günlerinde gerekliydi. Bu tartışılabilir. Ama bunca yıl sonra Türk insanını hâlâ gerçek dışı dünyada yaşatmanın yararına inanmak zordu. (a.g.e. s.68)
3) …Yunan uygarlığıyla ilgili konuşmalarımda ben daima uzun uzadıya antidemokratik ‘Köleci Üretim Tarzı’nı anlatırdım. (O zaman sosyalist olduğumdan) bu benim için her şeyden önemliydi. Buna karşılık faraza eski Yunan demokrasisinin kuruluş, siyasal tecrübeleri üzerinde durmazdım, bunlar aldatmacaydı…
Şimdi ise olgunlaştım… İnsanlığın demokrasi alanındaki bu ilk deneyiminin düşe kalka ilerleyişini, neleri başarıp neleri başaramadıklarını ve Pelepones savaşından sonra demokrasinin demagogların elinde nasıl dejenere olduğunu görmeyi ilginç buluyorum. (a.g.e. s.72)
Osmanlıya yaslanmak
Bu üç itirafı sırasıyla irdeleyelim:
1) Demek ki tarih yazarken Osmanlı’ya öyle çok yaslanmak Atatürk devrimlerinin yaygınlaşmasını önleyeceği için sakıncalı imiş(!).
2) Türk Tarih Tezi ve Güneş Dil Teorisi’nin daha Atatürk’ün sağlığında yumuşatıldığını Berktay’ın bilmesi gerekirdi. (Ancak son arkeolojik buluntuların (Sümer-Hitit ve Orta Asya-Göç) şaşırtıcı sonuçları yakında çok kimseyi utandıracak gibi gelişiyor.)
Cumhuriyetin ilk günlerindeki benlik şişirmesini olumlaması, deyimdeki uygunsuzluk dışında yerinde bir kabuldür. (Berktay, bu görüşü Cumhuriyet İdeolojisi ve Fuat Köprülü, 1983, s.13’te tekrarlıyordu.) Ancak Türk gençlerini hâlâ gerçek dışı bir dünyada yaşatma görevini 60 yıldır yüklenen Türk-İslam sentezcisi tarihçileri unutması, en azından onlara karşı vefasızlıktır. Onlar da mı tarihe ellerinden gelse bir kaşık suda boğacakları Atatürk’ün gözü ile bakıyorlar?
3) Eski Yunan demokrasi denemesine yeterli önemi veremediği için hayıflanan Berktay, neden aynı ilgiyi “Panmilliyetçiliği, irredantizmi, revizyonizmi, ırkçılığı reddeden, burjuva sınıfının diktasını hedefleyen Batı Avrupa’nın totaliter devletlerini değil, bir orta sınıf devrimi gerçekleştirerek demokratik ülkeleri örnek alan, paramiliter örgütler kullanmadan aydınları aracılığıyla hem burjuvazisini hem de tek partisini destekleyen, yüzyıllarca horlanan Türklüğü bir üstünlük değil eşitlik aracı olarak kullanan, ortak toprakta ortak kültürle yaşama esasını benimseyen bir ideoloji” (Atatürk Milliyetçiliği, Resmi İdeoloji Dışı Bir İnceleme, Baskın Oran, Bilgi 1999, s.48–50) deneyimine göstermez; düşe kalka da olsa ilerleyişini merakla incelemez?
Yunan demagogları ile 1950 sonrası Türk demagoglarını karşılaştırmak az mı ilginç koşutluktur?
Yoğunlaştığı ırkçı Ermeni diyasporası ile Türkiye aleyhine giriştiği işbirliğinden galiba zamanı olmuyor. (Berktay’ın bu uğraşını sergileyen Ruhat Mengi aleyhine açtığı davada Şişli 4. As. Hukuk Mahkemesi’nin 2006/340- 2008/124 sayılı kararını onayan Yargıtay 4. H.D’nin 2008/8710, 2009/631 sayılı kararı.)
Birkaç satır da Karabekir tarihinden(!):
- Şüphe yok ki, yakın günlere kadar Kuran’ı ve Peygamberi her yerde meth-ü sena eden ve hatta hutbe okuyan bir insandan (Atatürk) bu sözleri beklemek herkese eza veriyordu.
- Kuran’ı Türkçeye aynen tercüme ettirmek arzusunu ortaya attı… Buna ne gerek var?.. İslam dinine ve Arap diline hakkıyla vakıf olanlar.. Kuran’ın tefsirini yapmışlardır.. lazımsa yenisini de yaparlar…
- M. Kemal Paşa bu beyanatıma karşı hiddetle bütün zamirlerini ortaya attı: Evet Karabekir, Arap oğlunun yavelerini Türk oğullarına göstermek için Kuran’ı Türkçeye çevirteceğim.. ve böylece de okutacağım. Ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etsinler.
- M. Kemal Paşa, Fevzi ve İsmet paşaların bir arada üçlü resimleri bastırılmıştı. İstiklal Harbi’ni bu üç başın idare ettiği propagandası yapılıyor ve Şark Cephesi adeta İstiklal Harbi kadrosundan benimle birlikte çıkartılıyordu.
- İstiklal Harbi’nin birinci derece mesul bir şahsiyeti.. sıfatıyla karşıma dikilenlerin suallerine ve endişelerine haklı cevap vermek kolay bir şey değildi…
- …M. Kemal Paşa’nın, çıkamadığı bir makamı (Hilafet) yıkma kararı vermiş ve fiiliyatına da geçmiş olduğuna şüphe kalmadı.
- Beni Erkân-ı Harbiye-i Umumiye reisliğine getirmeyi güya düşünüyordu… (İsmet Paşa) Şimdi iki satır bir şey yazmıyor...
- Tıpkı Cumhuriyetin ilanı gibi hilafetin lağvı ve hanedanın yurtdışı edilmesi.. bana haber bile verilmedi...
Karabekir’in tarihe bakışı
Sayın Berktay, Karabekir’in tarihe bu minvalde bakışına ne dersiniz? Muhalefetinin kıskançlıktan ve kompleksten kaynaklandığının ve suçlamalarının düzeysizliğinin farkında değil misiniz?
Atatürk’ün 1925 muhaliflerinden üçünün (Halide Edip, Adnan Adıvar ve Rauf Orbay) zamanın düzelttiği düşüncelerini alıntılayarak sözümüzü bitirelim:
“Sürgünde olanlar yine de Atatürk’ün geçmişte yaptıklarını onaylıyorlardı. O tarihte takip ettiği politikasının da büyük kısmını destekliyorlardı… Özellikle Rauf Orbay eleştiri niteliğindeki her cümlesinden sonra Atatürk’ün önemli bir insan olduğunu, onun bakış açısı ve iradesinin Türkiye’yi kurtardığını ve her vatansever Türk vatandaşının ona yaptıklarından dolayı hayran olup minnettarlık duyması gerektiğini vurgulamaktan kaçınmıyordu.”
(A. Toynbee, Hatıralar, Tanıdıklarım, 2005, s.279-280)
1983’te Cumhuriyetin tarihi ve ideolojisiyle ilgili söylediklerinizi (Cumhuriyet İdeolojisi ve Fuat Köprülü, Kaynak Yayınları) değiştirecek ne gibi olaylar cereyan etti de böyle takla atıyorsunuz?
En Çok Okunan Haberler
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı