Bakan Çiçek PKK konusunda sert çıktı

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, "Türkiye Cumhuriyeti devleti ve onun hükümeti olarak kimseye ağabeylik yapma niyetimiz yok, bizim emperyal niyetimiz de hiç yok" dedi. Çiçek, PKK'nın eylemsizlik döneminin sona ermesiyle ilgili olarak da, "Kimseyle pazarlık yapacak halimiz yok" diye konuştu.

Bakan Çiçek PKK konusunda sert çıktı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.03.2011 - 13:01

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası'nın (İNTES), Ankara Sheraton Oteli'nde düzenlediği "Güncel Değerlendirmeler" toplantısına katıldı. Buradaki konuşmasında Libya, Mısır ve Tunus'taki olaylara değinen Çiçek, bu üç ülkede meydana gelen gelişmelerin ortak yanının bu ülkelerin "demokratik olmamaları" olduğunu, bu noktada "nüfusunun çok büyük bir kısmı Müslüman olduğu halde demokrasiyi tercih etmiş, eksiklikleri aksaklıkları olsa da bunu özümsemiş bir ülkede yaşamanın şükrünü yapmak" gerektiğini söyledi.

Çiçek, "demokrasiyi bize armağan edenleri rahmetle, saygıyla anıyoruz. Türkiye bugün neye sahipse demokrasisine borçludur, bu demokrasi kahramanlarına borçludur" dedi. Türkiye'nin "halkının çok büyük bir kısmı Müslüman ama demokratik değerleri benimsemiş, tercihini birçok konuda batıyla beraber olmakta bulmuş, batı kurumlarında yer alan ama tarihi geçmişi ve hinterlandı itibarıyla da hem İslam coğrafyasıyla hem de başka ülkelerle ilişkilerini belli bir denge içinde götürmeye çalışan bir ülke" olduğunu vurgulayan Çiçek, son zamanlarda İslam dünyasında meydana gelen bu gelişmeler sebebiyle "Türkiye model ülkedir, Türkiye bu ülkelere ağabeylik yapsın" gibi temenniler bulunduğunu hatırlattı ve "Türkiye Cumhuriyeti devleti ve onun hükümeti olarak kimseye model olma iddiamız yok, kimseye ağabeylik yapma niyetimiz yok, bizim emperyal niyetimiz de hiç yok" dedi.

Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada bir ülkeyle ilişki kurarken o ülkenin petrolünü, doğal gazını hesaba katarak, kararlarının merkezine bunları koyarak ilişki kurmadığını ifade eden Çiçek, Türkiye'nin ilişkilerinin dostluk, kardeşlik ilişkileri olduğunu söyledi. Bu ülkelerde yaşanan karmaşanın arkasından "bir soğuk propaganda dönemi"nin de geleceğine işaret eden Çiçek, şöyle devam etti: "Dış politikanın hamasetle ilgisi yoktur. Biz olabildiğince gerçekçi olmaya, olup bitenleri hissiyatımızı işin içine katmadan olduğu gibi görmeye mecburuz. Ülkelerin, toplumların, insanların yaşadığı tecrübeler herkes için önemli bir değerlendirme kaynağıdır. Eğer birileri de İslam coğrafyasında 'acaba biz neyi yaparsak ne olur?' düşüncesi içinde bir değerlendirme yapacaksa bir tecrübeden istifade edecekse Türkiye'nin bu konuda çok önemli tecrübeleri var, bu tecrübeleri paylaşıyoruz paylaşırız ama kendimize bir rol biçerek Türkiye'yi başka konumlarda göstermeye çaba sarf edenlere de fırsat vermek istemeyiz. Çünkü günümüz dünyasında en evvel konuşması gerekenler en son konuşuyor. Yaşanan bu kargaşalardan birinci derece sorumlu olan ve olması gerekenler yeri geldiğinde iç kargaşalarda silah veren, mühimmat verenler en son konuşuyor. Bu tür insanların en son konuştuğu yerde Türkiye daha tedbirli daha akılcı daha gerçekçi politikalar belirlemek mecburiyetindedir. 'Gerçekçi olmaya mecburuz' dedik elbette Kaddafi'nin Kıbrıs Çıkarması sırasında yaptıklarını hepimiz hatırlıyoruz ama bugünkü gazetelere baktığınızda orada görev yapmış bir büyükelçimizin açığa vurduğu, tarafımızdan da bilinen, Türkiye'nin canını yakan, yüreğini yakan PKK terör örgütüne destek verdiğini de biliyoruz. 'Dış politikada hamasete yer yok' derken işin sadece olumlu tarafına değil beraberindeki olumsuz konulara da iyi bakıp politikalarımızı bu gerçekler üzerine oturtmaya mecburuz."

'Demokrasi dışı arayışlar ilkellik'

Türkiye'nin demokrasiyi tercih etmekle doğru yaptığını yineleyen Çiçek, sorunları demokrasi içinde çözmek ve demokratik yol ve yöntemlerle neticeye ulaşmak gerektiğini, bunun dışındaki yol arayışlarının ilkellik olduğunu ifade etti. 74 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının her şeyi konuşabileceğini, tartışabileceğini ama bu milletin ortak paydalarını zayıflatacak, aşındıracak, devleti ve milleti ayakta tutan sütunları zaafa uğratacak tartışmalardan da kaçınmak gerektiğini belirten Çiçek, "12 Haziranda bir seçim daha yapacağız. Hepimize sorumluluk düştüğünün farkında olmamız lazım. Doğusuyla batısıyla öncelikle şunu kabul etmemiz gerekir; Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhuriyettir, üniter bir devlettir. Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir" dedi.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin resmi dilinin Türkçe olduğunu vurgulayan Çiçek, bugün dünyada 6 bin 912 yaşayan dil bulunduğuna ancak resmi dil sayısının 200 civarında olduğuna dikkat çekti. Her yaşayan dilin devletlerin resmi dili olmadığını kaydeden Çiçek, "Eğer bir ülkede birden fazla yaşayan dil varsa ve bunların hepsini resmi dil haline getirmeye çalışırsanız o ülkede kaos çıkar. Dil anlaşma vasıtasıdır, ayrışma vasıtası değildir. Bu milletin milli marşı İstiklal Marşıdır. Bu milletin bayrağı bellidir, bu milletin başkenti de bellidir. Bu ortak paydalara zarar vermeden bunları güçlendirerek geleceğe emin adımlarla yürümemiz gerekiyor" diye konuştu.

Libya'dan gerçekleştirilen tahliyeler

Türkiye'ye dönmek isteyen vatandaşların Libya'dan tahliyelerine de değinen Çiçek, en geniş çaplı operasyonu yapan hem Türk vatandaşlarının hem de başka ülkelerin vatandaşlarının kurtarılması noktasında kapsamlı bir planı, programı uygulayan yegane ülkenin Türkiye olduğunu söyledi. Bugün itibarıyla 18 bin 375 kişiyi Türkiye'ye getirdiklerini bildiren Çiçek, orada halen dört Türk gemisi bulunduğunu ama toplu halde Türkiye'ye gelecek vatandaş kalmadığını ifade etti.

Türk insanının Allah'tan bir şey isterken "Allah milletimize, devletimize zeval vermesin" dediğini, Libya'da yaşanan kaos ortamının bu isteğin ne anlama geldiğini açıkça ortaya koyduğunu belirten Çiçek, şunları kaydetti: "Devlet orada çökmüştür. Bir iş yapacaksınız karşınızda bir muhatap yok. Nitekim bir keskin nişancı tarafından hayatına son verilen Trabzonlu Yunus Emre'ye otopsi yaptırabilmek için bile büyükelçimiz üç gün uğraşmıştır. Bu zorluklar altında 18 bin 375 vatandaşımızı getirmiş bulunuyoruz. Halen dört gemimiz orada bekliyor, bunlardan biri yola çıkmış olabilir şu saatlerde. İçinde bizim vatandaşlarımız olduğu kadar başka ülkelerin vatandaşları da var. Şu ana kadar ülkemizden kendi vatandaşlarının tahliyesi için talepte bulunan ülke sayısı
42'dir. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya dahil 42 ülke kendi vatandaşlarının o bölgeden çıkarılması noktasında bizden talepte bulunmuştur. En kapsamlı talep de Mısır'dan gelmiştir. Bunu da imkan ölçüsünde değerlendirmeye çalışıyoruz. Bu kriz süresince Libya açıklarında operasyon yapan ve bayrağı dalgalanan tek ülke de Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Bu da iftihar ettiğimiz bir başka husustur. Allah'a şükür böylesine kapsamlı bir tahliye işlemiyle Türkiye, tüm dünyanın takdirini topladı. Son bir haftada yurt dışında çıkan neşriyatı takip edenler bilirler, başka ülkeler kendi sorumlularını 'Türkiye'nin yaptığını siz eden yapamadınız' diye sorgulamaktadır."


Bakan Çiçek, Libya'da şantiyesi zarar görmüş firmalardan taahhütleri devam edenler bulunduğunu, bunların hukukunun korunması gerektiğini, banka işlemleri, vergi de dahil birçok sorun olduğunu da belirtti ve işin bu kısmı üzerinde de özel bir çalışma yaptıklarını söyledi. Çiçek, diğer bir çalışmanın da bir başka ülkeyle yürüttükleri yardım çalışması olduğunu, Libya halkına ilaç başta olmak üzere acil ihtiyaç maddelerinin ulaştırılması için bir yardım köprüsü kurmaya çalıştıklarını bildirdi. Çiçek, bu ülkede halen belirsizliğin devam ettiğini ifade ederek, "Bir hava köprüsü kurmak istiyoruz ama inecek hava alanını bulmak adeta petrol bulmaktan daha zor hale gelmiştir" dedi.
 

28 Şubat

Çiçek, konuşmasında bugünün 28 Şubat olduğuna da dikkati çekti ve "28 Şubat yakın tarihimiz açısından etkileri şu veya bu şekilde değerlendirilmeye, analize muhtaç bir önemli tarih. Belki de bir kırılma noktası. Bu işin mağdurları var, failleri var bu bile başlı başına bir toplantıyı yeteri kadar işgal edecek bir konu. Ama bugün yakın siyasi tarihimizin devlet, siyaset ve bilim adamı değerli insan, Necmettin Erbakan başbakanımız vefat etmiştir ona Allahtan rahmet diliyoruz" dedi.
 

PKK'nin eylemsizliği sona erdirmesi

Çiçek, bir gazetecinin "Terör örgütü bugün eylemsizlik dönemini sona erdirdiğini açıkladı, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz" şeklindeki sorusuna, "Böylesine önemli bir toplantıyı PKK konusuyla berbat etmek ne kadar doğru? Devlet bugüne kadar ne yaptıysa bundan sonra da onu yapar. Kimseyle pazarlık yapacak halimiz yok. Bu çok açık ve nettir. Bugüne kadar ülkenin imkan ve kabiliyetlerini, devletin gücünü kullanarak nereye kadar getirdiysek bundan sonra da aynı kararlılıkla götürürüz" yanıtını verdi.

Bu tür soruların sorulmasının bile kendisini üzdüğünü ifade eden Çiçek, "Zaten bu örgütlerin en önemli amacı kendilerinden devamlı bahsettirmektir. Siz soruyorsunuz, biz cevap veriyoruz adamların istediği hasıl oluyor. Keşke siz sormasanız biz de bu cevapları vermesek. İşi gereği neyse bugüne kadar olduğu gibi tedbirlerimizi güncelleştirerek devam ettireceğiz. Onun için bu soruyu siz sormamış, ben de cevap vermemiş olayım" dedi.
 

Anayasa değişikliği

Bakan Çiçek, demokrasiyi ortak payda olarak ifade ettiği hatırlatılarak, "Bu siyasi partilere bir mesaj mıdır? Seçim sonrası anayasa değişikliği söz konusu bu değişikliğe yönelik olarak üzerinde uzlaşılmasını düşündüğünüz başka konular var mı?" sorusunu cevaplarken de anayasa değişikliğinin toplumsal bir talep haline geldiğini söyledi.

Anayasa temel metin olduğuna göre bunun uzlaşmayla çıkarılmasının esas olduğunu ancak uzlaşmanın her zaman ittifak anlamına gelmediğini belirten Çiçek, "Bazı maddeler, bazı konular var ki herkes ittifak eder, bazı konular var ki bunlar ittifak edilemeyecek konular olabilir. Eğer 'herkes ittifak etsin' dersek o zaman bu değişiklikleri yapmakta güçlük olabilir. Onun için önümüzdeki dönem ne gösterecek bilemiyoruz ama hiç olmazsa seçimlere giderken uygunsa kendi yönümüzden artık yeni anayasanın özellikleri, nitelikleriyle ilgili kamuoyuna açıklamalar yapılmasının uygun olacağını düşünüyoruz" dedi.

Yeni anayasanın hangi yöntemle yapılacağının da ikinci konu olduğunu ifade eden Çiçek, yöntemde ihtilaf edildiğinde esasta uzlaşmanın da zorlaşacağını kaydetti. Sadece siyasi partiler değil anayasa değişikliği konusunu gündeminde tutan sivil toplum örgütleri başta olmak üzere tüm kesimlerin hangi yöntemle bu anayasanın değişmesini istedikleri ve bu yeni Anayasa'da olması gereken özellikleri ortaya konulabilirse o zaman bu tablodan uzlaşılabilecek noktaların çıkacağını anlatan Çiçek, şöyle devam etti: "Uzlaşılamayacak noktalar da çıkar. Anayasanın ilk üç maddesi değişmez maddelerdir. Bu, tartışmanın dışındadır. Onlar, yani orada, ülkede resmi dil bir tartışma bir uzlaşma konusu olamaz. Ülkenin milli marşı tartışma konusu yapılamaz. Anayasa'nın kendisi dahi hangi usulle değiştirileceğini 175'inci maddede koymuş. Yani 'bu ilk üç madde değiştirilemez, 4. maddeye göre değişikliği teklif edilemez. Geri kalanlar belli usullere riayet edilerek değiştirilebilir' deniliyor. Anayasa'nın çağdaş bir anayasa olması noktasında belli özellikleri olması lazım. Bunlar kamuoyu önünde tartışılabilir. Bu değişiklik bize göre Parlamentoda yapılacaktır. Kendi fikrimi söyleyeyim, 'Bugünkü Meclis olmaz mutlaka bu işler için ikinci bir Meclis oluşturulması lazım' tarzındaki görüşler bizim çok üzerinde durduğumuz, benimsediğimiz görüşler değildir. Uzlaşmanın bir sürü yolu, yöntemi var ama nihai karar da Parlamentoda verilecek."
 

Libya'da faaliyet gösteren firmaların durumu

Çiçek, toplantıya katılan bazı müteahhitlerin Libya'da önümüzdeki günlerde karşılaşacakları, sözleşmelerin feshedilmesi, vergi, istihkak gibi sorunlar noktasında hükümetin ne yapacağını sormaları üzerine de Libya'da olup bitenlerin sorumlusunun ne orada faaliyet gösteren firmalar ne onların işçileri ne de Türkiye olduğunu söyledi.
"Olaylar bizim dışımızda gelişti ve insanlarımız yakınlarına ulaşarak can güvenliklerinin olmadığını belirttiler" diyen Çiçek, böyle bir ortamda yapılması gereken ilk şeyin isteyen vatandaşların Türkiye'ye gelmelerini sağlamak olduğunu ve kendilerinin de bunu yaptığını ifade etti.

Çiçek, Libya'da halen kamu düzeninin tesis edilemediğini, Türkiye'nin bir taraftan oradaki vatandaşları tahliye ederken bir taraftan da daha sonra ortaya çıkacak sorunları çözmek için çalışma başlattığını belirtti. Libya'da faaliyet gösteren firmaların tümünün durumlarının ayrı ayrı ele alınacağını dile getiren Çiçek şöyle devam etti: "Ama asıl sorun şurada, ben kiminle konuşacağım? Orada ülkenin Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı isyancılar safına geçiyor. Karşımda muhatap yok. Bütün bu bilinmezler içinde bir çözüm bulmaya ve en az zararla bu işi götürmeye çalışıyoruz. Biz oradan çekilmek niyetinde değiliz. Biz çekilirsek başkaları orayı doldurur. Onun için de dengede tutmaya çalıştık. Burada aldığınız kararı orada kiminle uygulayacaksınız. Temennimiz belirsizliğin bir an evvel ortadan kalkması, bu da Türkiye'nin tek başına üstesinden gelebileceği bir sorun değil. Devlet olarak bugüne kadar olan sorunları nasıl aştıysak onları aşmanın da gayreti içinde olacağız ama şundan emin olasınız bu işin hap cinsinden kestirme bir çözümü yoktur. Böyle bir çözümü hiçbir ülke bulamaz. Türkiye böyle bir ortamda ne yapılabilirse onu yapmaya çalışıyor."

Libya'da iş yapan firmalarla önümüzdeki günlerde bir araya geleceklerini kaydeden Çiçek, "Toplantı yapacağız hem genel hem de teker teker. Siz orada ne kadar iş yaptınız, ne kadar yapmanız gerekiyordu, ne kadarını yaptınız, ne kadar alacağınız vardı, ne kadarını aldınız? Bu konularda mutabakata varılması gerekiyor. Bütün bu belirsizlikler içinde mümkün olanı yapacağız onun dışında bir şey söylersem yanlış olur ama her halukarda vardığımız mutabakatın karşı ülkede bir muhatabının olması lazım" dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon